Geçmiş ve Bugün

62 1 0
                                    


''Bam Bam...Bam''

Her zamanki gibi bir gün zengin çocuklar tarafından tartaklanıyordum. Yerdeydim karşılık vermiyordum. Güçlü ailelere gösterişli kıyafetlere sahiplerdi ama bilmiyorlardı ki artık canım acımıyordu. Artık bu durumdan çok sıkılmıştım. Karşılık vermek istiyordum ama kendimi tutmak zorundaydım. Her şey yarın sona erecekti. Karnıma bir tekme daha atmaya kalkıştı. Hareketlerini rahatça takip edebiliyordum. Tekmesini yakaladım. Kendimden emin bir şekilde gözlerine bakıyordum. Yavaşça elimi açtım.
'' Hey o bakışta ne lan''
'' Kendini bişey mi sanıyorsun ! ''
Dayak yemeye devam ettim.
''Akıllanmıştır bu piç hadi gidelim''
Beni döven çocuğun ismi Rei Sarı saçlı yeşil gözlü popüler bir çocuktu. Yanında ismini bile bilmediğim Rei'nin egosunu tatmin eden iki çocuk daha vardı. Ayaklandım üstümü sirkeledim  ve eve doğru yürümeye başladım. Bunlara katlanmamın bir sebebi vardı. Sonsuzluk okuluna başarı ile girip babamın tedavisini sağlayabilmekti. Sonsuzluk okulunun herkese açık sadece yeteneklilerin girebildiği , prestij sahibi, ayrım yapmayan, sadece güçlülerin ayakta durabildiği bir okul olduğunu ayrıca Kıtaca bilinen birçok büyük isimin bu okuldan mezun olduğunu söyleyebiliriz. Babam da o büyük insanlardan birisiydi. Vermilion ailesinin başı ve kıtadaki en güçlü 7 insanın arasında yer alırdı. Vermilion ailesi kızıl saçları ve olağanüstü savaş yetenekleri ile bilinirdi ve 5 büyük aile arasında yer alırdı. Daha 9 yaşında bir çocuktum derslerime çalıştıktan sonra yorgun bir şekilde yatağımda uyuya kalmıştım. Gözümü bağrışmalarla açmıştım balkona çıktım her yer yanıyor insanlar can veriyor, tanıdığım insanlar bir bir ölüyordu korkmuştum güçsüzdüm acizdim ağlamaya başlamıştım. Annem bir anda odaya girip beni kucaklamıştı.''Revy kapat gözlerini yanındayım oğlum'' Binada askerlerin sesleri yankılanmaya başlamıştı duyabiliyorduk. Annem duvarda elini gezdirmeye başladı ve doğru noktayı bulunca rahatlamışçasına derin bir nefes vererek bir tünelin kapısını açmıştı. Odamda dışarı uzanan bir tünelin varlığından bihaberdim.''Revy ne olursa olsun ışıkları takip et annen iyi olacak ''dedi ve  kolyesini bana verdi, gülümsüyordu yüzündeki o gülümsemeyi asla unutmayacaktım bir yandan korkuyor bir yandan da beni düşündüğü için belli etmemeye çalışıyordu. O yaşımda bile bunu anlayabilmiştim. Kapıyı yüzüme kapatmıştı. '' Hayır anne benimle gel'' ufacık ellerimle kapıyı yumrukluyordum. Çok korkuyordum. Sessizce ''Revy çabuk git oğlum lütfen'' diye fısıldadı. Vurmayı bırakmıştım. Vücuduma gitmesini söylüyordum ama beni dinlemiyordu. Ondan sonra askerlerin sesini duymaya başlamıştım. En son duyduğum sesler annemin ''bırakın beni'' diyen bağırışlarıydı. Sonra ses bir anda kesildi. Kapının altından kanlar akmaya başlamıştı. Annemin öldüğünü anlamıştım. Duvarın diğerin tarafındaydı biliyordum ama bir o kadarda uzaktı artık. Ellerimle kanına dokunmuştum sıcacıktı vücuduma akın eden sinirin içinde boğuluyordum nefes alamıyordum ansızın sağ gözümün parçalanırmışçasına çok yoğun bir acıdan kıvranmaya başlamıştım. Neler olduğunu bilmiyordum. Acı bir türlü dinmiyordu uzun bir süre öyle kıvranmış olmalıydım. Yoğun bir acı daha hissettim. Gözüm adeta alev alev yanıyordu. Anlam veremediğim bir şeyler oluyordu. Acı kesilmişti. Sanki bir şeyler değişmişti. Yaşadığım acıyı düşünemiyordum. Kabullenememiştim, annemi savunamayacak kadar güçsüz olmayı kabullenememiştim. o kadar güçlü olmalıydım ki bir daha sevdiğim kimseyi kaybetmeyecektim, o an ant içtim bunu yapanlar hesabını ödeyecekti. Gözlerim yaşlı ellerim kanlı bir şekilde ışıkları takip ettim ve tünelden çıkmıştım orda beni atlı askerler bekliyordu. Yoğun bir  karanlıkta ilerliyorduk her nedense karanlıkta görebilmeye başlamıştım. O gün buraya varmıştım. Aradan 2 hafta geçti ve babamda yaralı bir şekilde gelmişti. Tam 3 ay boyunca konuşmamıştı. O gün olanları babamdan öğrendim. Ailemiz ihanete uğramıştı. Bu saldırının arkasında 5 büyük ailenin en başı olan Kraliyet ailesi yer alıyordu. Bizi hain ilan etmiş ve alçakça saldırmışlardı. Dediklerine göre şeytanın kanı damarlarımız da dolaşıyormuş. Babam beni eğitmeye başlamıştı ondan öğrenebildiğimi öğreniyordum. Bana tek öğretemediği gizemli sağ gözümü nasıl kullanacağımdı. Evet, gözüm değişime uğramıştı artık kıp kırmızı kızıl bir rengi taşıyordu. Tek bildiğimiz Vermilion ailesini kurucu atamız Kozuki Vermilion'un da iki gözünün kızıl olduğuydu. Ama onun aksine benim tek gözüm kızıldı. Babamın her gün durumu daha da kötüye gidiyordu. Artık 15 yaşıma girmiştim. Bunları düşününce tekrardan sinirlenmeye başladım. Bugünlük bunları düşünmek yeterdi sanırım. İstemsizce yumruğumu sıkıyordum. Sinirle dolup taşıyordum . Derin nefes alarak yürümeye devam ettim duygularımın esiri olmamalıydım. Yol bugün daha uzun hissettirmişti. Koyu ahşaptan yapılmış kırık dökük bir evde oturuyordum. Eve girdim.
'' Öh öh Evlat yine mi seninle uğraştılar''
'' Evet ''
'' Yarın büyük gün herkese Vermilionların kim olduğunu göster Revy zamanı geldi''
 Kafamı sallayarak babamı onayladım.
Dışarda antrenman yapmam gerekiyordu. Dışarı çıktım antrenmana başladım. Rutin egzersizlerimi ve kılıç antrenmanımı bitirmiştim. Güçlü olmak yetmiyordu. Güçlü bir beden kadar güçlü bir zihne de ihtiyacım vardı. Yaptığım hareketleri zihnimde canlandırıyor eksiklerimi hatalarımı görüyordum. Her bir hareketi 1000 kere 10000 kere tekrar ediyordum. Bu tekniğin babamdan öğrendiğim en iyi eğitim tekniği olduğunu söyleyebilirim. Yatmadan önce aynaya baktım. Boynumda annemin ölmeden önce verdiği kolye duruyordu. Ortasında kırmızı taş bulunuyordu. Bu kolye benim için yapılmış gibi hissettiriyordu. Kızıl saçlara kahverengi ve bir kızıl göze sahiptim, insanlar güzel yüzüm olduğunu söylerler ama bakışlarım insanlara korkutucu geliyor olmalıydı .Çok kirliydim tek gözümde kırmızıydı belki de sebebi buydu. Yarın sınavı kesinlikle geçmem gerekli, hem intikamım hem de babam için bunu başarmalıydım. Artık dinlenmem gerekiyordu. Dinlenmekte eğitimin önemli bir parçasıydı. Kaslarımı gevşetmem rahatlatmam yarın için önem arz ediyordu.  Tavanda büyük bir delik vardı altına uzandım ve yıldızları izledim. Çok zorluk çekmiştim. Her şey yarın son bulacaktı. Sanki kalbime yayılmış bir karanlık var tamamını ele geçirmeye çalışıyor ama aynı zamanda içimde hiç sönmeyen o karanlığı engelleyen bir ışık var gibi hissediyorum. Gözlerimi kapattım artık uyumalıyım.
Sabah oldu. Tavandan gelen güneşle uyandım.
''Evlat buraya gel''
''Efendim baba''
''Oradaki kutuyu babana getir''
Babam o gizemli kutuyu sonunda açacaktı demek. Kutunun üstüne üfledi ve tozlar uçuşmaya başladı, üstünde okuyamadığım antik yazıda yazılmış yazılar, kan kırmızısına benzer bir renkte semboller görebiliyordum. Babam ne olduğunu anlayamadan elini ısırarak kanatmıştı kanını kutunun üstüne damlattı bir kaç damlayla birlikte yazıların ve sembollerin parladığını gördüm kutunun kilidi açılmıştı.

Parlak mı parlak bir kılıç, sapında kolyemdekine benzer kırmızı bir taş vardı. Sağ gözümde ufak bir yanma hissettim kılıca tepki vermişti. Bu kılıcı yanımda götürmem gerektiğine dair işaret olmalıydı.
''Artık bu kılıcı kullanabilmelisin evlat. Bu kılıç atamız, ailemizin kurucusu olan Kozuki Vermilion tarafından kullanılırdı kılıcın potansiyelini Kozuki'den başka kimse ortaya çıkaramadı belki de sen başarabilirsin.''
Yere doğru baktım. Babamın bana bu denli inanması beni duygulandırmıştı. Kendimden emin bir şekilde başımı kaldırdım ve gülümsedim.
'' Teşekkür ederim baba bu kılıcı taşımaya layık gördüğün için minnettarım ve güvenini boşa çıkarmayacağım''
''Baba artık gitmeliyim''
''Haberlerini duymayı dört gözle bekliyorum evlat''
Kapıyı usulca kapattım ve evden çıktım. Büyük gün sonunda geldi. Hızlıca okula doğru yol aldım.
Sonunda okulun kapısına gelmiştim. Okulun giriş sınavına sadece 15 yaşındaki çocuklar girebilirdi. Gördüğüm en büyük kapılardan biriydi. Kapının önünde doktorlar çocukları kontrol ediyor kemiklerinden yaşlarını öğreniyorlardı. Sonuçta kıtanın en iyi akademisiydi insanlar akademiye girmek için 15 yaşında olduğunu söyleyip sınava girmeye çalışabilirdi. Sıra bana gelmişti. Doktor kontrol etmeye başladı vücuduma dokunuyordu.
''Hmm sıkı evet evet hmm''
''Hmm 15 yaşına göre gayet iyi''
''Çocuk ismin ne senin''
''Revy efendim''
''Böyle yapıya sahip olmak için bayağı bir çalışmış olmalısın umarım aklınıda iyi kullanabiliyorsundur.''
''İçeriye girebilirsin''
Sonunda ilk adımımı atmıştım acaba nasıl sınavlar beni bekliyordu...
                                                                                                                                               SONRAKİ BÖLÜMDE...



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 12 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kızıl ŞeytanWhere stories live. Discover now