"Ş-şey, ben bunu tek başıma takamadım da sen takabilir misin?"

Kıvırcık kız elleriyle kopçanın iki ucunu sırtından çocuğa doğru uzattığında Berk sesli şekilde yutkunmuştu. Kapısında olduğu odaya tamamen girip kapıyı kapattı ve herhangi birinin gelme ihtimaline karşılık kilidi çevirdi.

Kızıl çocuk bir şey söylemeden arkasından kıza yaklaştığında genç kız, çocuğun ellerini teninde hissetmeden bile yanmaya başlamıştı. Çocuğun biçimli parmaklarını sırtında hissettiğinde ürpermişti. Dokunuşunu hissetmek istedi, çocuğun onun sırtında ellerini gezdirdiğini,kendine çekip öptüğünü hayal etti bir anlığına.

Berk kopçayı takma işlemini bilerek yapar gibi yavaş yavaş bitirdiğinde ellerini kızdan çekmemişti. Uzun, güzel parmaklarını kızın sırtından beline indirdi. Bel boşluğunu okşadığında kızdan mırıltıya benzer bir ses duymuştu. Ellerini kızın pürüzsüz karnına getirip birleştirdiğinde genç kız boynunda çocuğun sıcak nefesini hissetmişti.

Çocuğun elleri yerinde durmayıp yukarıya çıkarak kızın askılarında gezinmeye başladı. O uzun ve biçimli işaret parmağını köprücük kemiğinin çukurunda hissettiğinde gözlerini kapattı Aybike. Berk genç kızın askılarını da düzeltirken kızı kendine çeken ve içindeki yoğun isteği daha da arttıran renge takıldı gözü, düşüncelerini sesli dile getirdiğinin farkında değildi.

"Bordo ha, güzel renk seçimi."

Genç kız gözlerini kocaman açıp çocuktan bir adım uzaklaşırken göz devirmeyi ve içinden çamaşırı aldığı mağazada kalan tek rengin bu olmasına saydırmayı da ihmal etmemişti. Kız nihayet yüzünü Berk'e döndüğünde ise Berk kızın çamaşırından açıkta kalan göğüslerinin manzarasıyla dudağını ıslatma ihtiyacı duydu.

Kızıl oğlan odadan çıkmayı o an akıl edemezken Aybike bu duruma laf etmeyi bile unutmuş, kenara çıkardığı okul gömleğini alıp giymeye çalışıyordu. Biri odanın sıcaklığını mı yükseltmişti ne? Anın etkisinden kurtulmaya çalışırken hıncını düğmelerden almak ister gibi hızlı hızlı iliklemeye çalışıyordu Aybike. Her sabah rutin olarak yaptığı işi şuan Berk'in gözleri üstündeyken yapamaması sinirini bozmuştu.

Sinirle oflayıp ellerini yine yanında serbest bıraktığında Berk hafifçe gülümsemiş ve kıza doğru yaklaşıp gömleğini kızın elinden kurtarmıştı.

Genç kız konuşmadan kaşlarını hafifçe çatıp çocuğun yaptığını anlamlandırmaya çalışırken Berk de arada kızın gözlerine kaçamak bakışlar atıp düğmelerini iliklemeye başlamıştı. Düğmeler yukarı çıktıkça Berk'in eli Aybike'nin karnından göğüs boşluğuna doğru temas ediyordu ve bu temasın sıcaklığı çocuğun düğmeleri ilikleyebilmesinde hiç yardımcı olmuyordu.

Sonunda ilikleme işlemini bitirebildiğinde kızın az önce gömleğini aldığı yerde duran kravatına ilişti gözü. Bu kravat yine aklının başka yerlere gitmesine sebep olsa da kafasından bu düşünceleri yok etmeye çalışarak kızın kravatını da bağladı.

Aybike kendisini adeta giydiren çocuğa sesini bile çıkaramıyordu çünkü Berk'le bu anı yaşamak pişmanlık duyacağı şeylere sebep olacaksa bile her şeye bedeldi.

Berk kızın yakalarını da düzeltirken gözü bir kaç kez kızın dudaklarına takılmıştı. Kızın da kendisinin dudaklarına baktığına şahit olmuştu. Aslında aklındaki düşüncenin o kadar güzel yeri ve zamanıydı ki... Kızın vereceği tepkiden emin değildi ama korkak gibi de davranmak istemiyordu. Ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada genç kızın elinin eteğine gitmesiyle duraksamıştı, Aybike de ona dönüp konuşmaya başlamıştı.

kurnaz vezirin prensesi | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin