9. Half A Heart

En başından başla
                                    

Son birkaç günüm kafein, ders, not, koşuşturma kelimeleriyle geçmişti. O kadar az şey yiyordum ki Bell arada bir gelip ağzıma lezzetli yemekler tıkıştırıyor, bazen de çantama enfes sandviçler koyuyordu. Bulunmaz bir ev arkadaşıydı. Bu sıkışık dönemde bir de bölümün son iki çekimini tamamlamıştık. Neyseki rolüm azdı ve bir günde bitmişti.

Harry'yi düşünme konusunda kendime yasak koymuştum. Onu seviyordum ama o kızla olan görüntüleri gözümün önünden gitmiyordu. Unutamıyordum ve bu beni üzüyordu. Üstelik onu özlediğim gerçeği gölgem gibi peşimdeydi. Çok mu abartıyordum? Sonuçta gerçek bir haber bile olmayabilirdi. Öff!!

Sabah sevinç ve gerginlik dolu bir şekilde uyandım. Sevinçliydim çünkü son sınavımdı. Gergindim çünkü bu en zor sınavımdı. Bell'in enfes sandviçlerinden birini çantama atıp onun yanağına tatlı bir öpücük kondurdum.

Bir saat sonra sınavda zor sorularla boğuşuyordum. Soru işaretleri çok fazlaydı ve her yerdeydi. Bir buçuk saat boyunca o kadar çok yazmıştım ki parmaklarım uyuşmuştu. Neyse ki bitmişti ve artık rahat olabilirdim.

Çantamı toparlayıp anfiden çıktım. Okulun içi boğucu gelmişti. Binadan çıktığımda arabama doğru yürürken karşımda Harry'yi buldum. "Merhaba Winter." Bu kez saçları açıktı ve onlara dokunmak istiyordum.

"Merhaba Harry." gergin şaşırma karışımı bir yüz ifadem vardı.

"Artık sınavların bitti değil mi? Sanırım bana birkaç dakikanı ayırabilirsin." Sabırsızdı. Kırgındı.

"Tabi." diyebildim.

Arabalarımıza geçince önce o çıktı. Onu takip ettim ve yaklaşık beş dakika yoldan sonra Gloria Jeans Coffee's in otoparkına girmek için sinyal verdi. Ben de aynısını yaptım ve yan yana park ettik. Arabadan inince yanıma gelip girişe yönlendirdi beni. Köşede, sandalyeleri birbirine yakın olan bir masaya oturduk.

"Sınavın nasıldı?" iyi bir açılış cümlesiydi bu.

"Zordu. Birkaç sorudan emin değilim."

"Winter... "

Garson gelip onu böldü. " Ne alırdınız? "

Uzattığı menülere kısa bir bakış attıktan sonra "Ben bir cafe mocha istiyorum." dedim.

Garson isteğimi not ettikten sonra Harry'ye döndü. "Ben bir latte istiyorum." dedi ve menüleri garsona geri verdik.

"Geçen günkü konuşmamızda... " boğazını temizledi. " Bana arkadaşın olduğumu söyledin. Sen tüm arkadaşlarınla tutkulu bir şekilde öpüşüyor musun Winter? "

"Tabi ki hayır." diye itiraz ettim.

"O zaman neden benim için arkadaşım dedin?" Soru dolu yeşil gözleri üzerimdeydi. Cevap veremedim. Bir cevabım yoktu çünkü.

"Ben aramızdakilerin arkadaşlıktan daha özel olduğunu düşünüyorum." Cevapsız kaldığım için usulca devam etmişti. "İşte bu yüzden sana açıklama yapmak istiyorum."

Garson gelip siparişlerimizi getirdi. Mocha'mdan birkaç yudum alırken o latte'sini karıştırmamıştı bile.

"O akşam bir arkadaşımızın doğum günü vardı. Gitmek istemiyordum çünkü çok yoğun çalışmıştık ve yorgundum. Fakat o arkadaşımız biraz kırılgan biri. Bu yüzden çocuklar beni gitmeye zorladı. Ardından doğum günü için kadeh kaldırdık." Biraz ara verip devam etti. "Bizimkiler çoktan dans ediyordu, bense yorgunluktan bir kenarda duruyordum. O arkadaşım da yanıma gelip neden eğlenmediğimi sordu. Çok gürültülü olduğu için kulağına eğildim. Sana yemin ederim ki bir şey olmadı. Eve gidip uyudum."

Konuşma sırası bendeydi ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Kalbim bana masum olduğunu fısıldamıştı iyi de kalbim zaten ondan yanaydı. Aşk bir kumar ve kazanacağın da kaybedeceğin de bir yürektir.

"O haberde senin eski sevgililerinden söz etmişlerdi ve ben... " Gözlerime dolan yaşları geri göndermeye çalıştım. " Ben sanki önemsiz biriymişim bir eğlenceymişim gibi bahsetmişlerdi."

Uzanıp elimi tuttu. "Haberlerin canı cehenneme. Sen önemlisin ve özelsin. Sen o kadar hayranlık uyandırıcısın ki birine ihtiyacın yok. Ama biliyorsun bendeki yerin çok farklı. Bunun aksini düşünmene sebep olacak bir şey yaptığımı sanmıyorum."

Söylediği her cümle önceden defalarca düşünülmüştü. Kırılmayayım, yanlış anlamayayım diye uğraşıyordu. Daha fazla surat asamadım ve gülümsedim. O da bana katıldı. "Haklısın aksini düşünmedim."

"Buna sevindim." gözleri yeniden parladı. Parmaklarımı inceledi ve sonrasında bir şey fark etmiş gibi "İçmemişsin" dedi bardağımda soğuyan Mocha'yı göstererek.

Gerçekten az içmiştim. "Aslında acıktım. Sınav uzundu."

"Tabi ya haklısın düşünemedim." Saçlarını karıştırdı. "Çok güzel yemek yapan bir yer biliyorum gidelim mi?"

"Olur." diye onayladım onu.

Hesabı ödedikten sonra çıktık ve arabalara bindik. Harry yine öndeydi ve ben de onu takip ediyordum. Uzun bir süre gitmemize rağmen hâlâ durmamıştık. Tam elim telefona gidecekken birden bulunduğumuz semti fark ettim. Onun evine gidiyorduk.



Merhabalar. Hikaye ile ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum. Lütfen yorum yapın. Bu bölümü tatlılık abidesi olan Sena'yaa ithaf ediyorum.

Landing in London 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin