Sherlock'un sayısı gittikçe artan William'a danışmaları sonucunda o gün yine bir davayı çözmüşler ve adetleri olduğu üzere William'ın evine dönüyorlardı.
"Liam , ünvanımı benden çalabileceğini biliyorsun değil mi ? "
William , Sherlock'un gülen yüzüne baktı . Nereden nereye geldiklerine şaşırmıyor değildi , Watson ile dahi bu denli neşeli olmayan bir adamın daha çok keyifli tanımına uyacağını düşünmüştü ama Sherlock onun yanında tamamen neşeli oluyordu .
Evinin kapısını açarken bir yandan da Sherlock ile konuşuyordu lakin hem yorgunluk hem de gerginlikten ne dediğini kendisi de pek bilmiyordu . Anahtarı bile elinin titreyişinden dolayı kullanamıyordu . Öylesine konuşurken Holmes'un kulağında çınlar gibi oldu son cümle
" Daha farklı şeylere niyetliyim aslında. "
Sonunda anahtarla yaşadığı sorunu hallettiğinde önüne dökülmüş saçlarını kapı kolunu tuttuğu eliyle geriye doğru çekti . Holmes'un görüş açısından halihazırda muhteşem görünen gözleri iyice kısılmıştı bu kısa hareket esnasında .İçeriye doğru geçerlerken Holmes bu düşüncelerinden ürktüğünü kabullenmemek niyetiyle başka şeyler düşünüyordu ve bunları düşünürken başka bir noktaya takıldı . İlk defa mesleğine baskın gelen bir duygu , düşünce keşfediyordu.
Her zamanki koltuğunda gözleri kapalı arkasına yaslanmış duran William'a baktı . Kendini fazla yorduğundan uyuya kalmıştı . Çözmesi birkaç saat sürse de çok büyük bir zihinsel efor sarf etmişti William.
Bu hali içini ısıtacak kadar şirin , tenini yakacak kadar sıcak gelmişti.
Bitkin düşmüş bu adamın söylediği ve yaptığı şeylerin ne anlama geldiğini biliyordu , William'ın kendisinin farkındalığını bildiği de bir gerçekti .
Pencerenin önüne kadar gelmişti Sherlock , avuç içlerini pencere pervazına yaslayıp karşısındaki koltukta uyur haldeki William'a baktı. Bu adama zaafı tahmin edemeyeceği boyutlara ulaşmıştı . Bembeyaz ve genelde solgun bulunan teni , hedefi olduğunuzda tapmak isteyeceğiniz gözleri ve ancak böyle zarif bir adama yakışacak parlayan sarı saçlar . Holmes'u düşünme gücünün ötesine geçmeye iten , bu güçten yoksun bırakan adam böyle görünüyordu .
Sherlock , ilişkilerinin bu raddede kalmasını istemiyordu ve bunun için ne yapabileceğini biliyordu . Açıkça görüyor ve alacağı sonuçları yüksek ihtimallele tahmin ediyordu ama bu bir vakayı çözmeye benzemiyordu . Soğukkanlı olamıyor , sesi titremeden duramıyor ve korkmadan edemiyordu .
Nasıl olacağını düşünürken içindeki fırsatı değerlendir emrine karşı gelmek istemediğini kabul etmek zorunda kaldı ve sorusunu daha sonraya erteledi .
William'ın oturduğu ve başını geriye doğru yasladığı koltuğun arkasına doğru yürümeye başladı . Arkasında durduğunda bunun pek de iyi bir fikir olamadığını bile bile durup yüzünü inceledi William'ın .
Doğrudan karşı pencereden gelen ışık adamın zariflik ve asaletini açığa vuruyordu . Sherlock ne yaptığının belki de ilk defa farkında olmadan elini kaldırıp narin görünen yanağında gezdirdi işaret parmağının dışını . Bu uykusunun ağır olduğunu duymuştu , sadece böyle zamanlarda sürekli uyanmadan uyuduğunu ...
Teninde hissettiği tenin sahibi onu nefessiz bırakmıştı her nasılsa . İncitmekten çekinir gibi korka korka nazikçe hareket ettirdiği elini kendisini yakan bu ateşten çekip onu izlemeye devam etti . Nefesinin kesilişi mecazi değildi , gerçekten de gereğinden fazla heyecanlanmıştı. Aslında derince nefes almak istiyordu ama bu fazla sesli olacağından fark edilebilirdi , nefeslerini ölçüyle alıyor ve nefes almadığı halinden daha muhtaç kalıyordu havaya .
Bir an durdu ve içinde bulunduğu durumu düşündü , bununla ufak çaplı bir kahkaha attı . Rahatlamak için belki de , meşhur yüzüğünün bulunduğu sağ eliyle saçlarını karıştırdı .
Bu denli zeki iki adamın duygulardan anlamaması çok gülünçtü . William daha iyiydi bu konuda , tahmin etmediği bir şey değildi bu .
Ne yazık ki sadece Sherlock'a göre daha iyiydi . Duyguları hâlâ kendi ile bütünleşmiş hissetmiyor ve onları garipsiyordu .
Sherlock yavaşça ve çekindiğini belli ederek William'ın saçlarına doğru götürdü elini , tam temas etmek üzereyken durdu .