4. Bölüm | Bahçe

1K 100 39
                                    

Bölüm | 4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm | 4


      "Gelin, sen git mutfağa çörekler fırında hazırla tabakları. Dolapta da meyve suyu var, unutma. Büyük bardaklara doldur." 

Melis kıkırdadığında, Alisa ve Jale birbirlerine bakıp güldüler ardından Jale'nin bakışları annesine döndü. "He, gelin ya. Gelin." Dedi Jale dalga geçerek.

"Tabii, Melis'i Yiğit'ime alacağım ben."

"Oda koşa koşa kabul eder zaten." Jale'nin kaşları imalı biçimde kalktığında, yüzü oldukça alaylıydı.

"Niye etmesin kız."

"Anne eder dedim zaten ben."

"Dalga geçme anneyle."

Jale bıkkın biçimde başını masaya koydu ardından kaldırdı. "Geçmiyorum anne."

Kıkırdaması sözlerine karıştığında, Şeyma Hanım Jale'yi cimcikledi. "Bak hala dalga geçiyor."

Alisa daha güçlü kahkaha attığında, gülmekten nefesi kesildi. Jale'nin annesiyle tanışma anından itibaren, Melis'e gelinim dediğini duyuyordu. Şeyma Hanım Melis'i çok beğeniyordu ve dalgasına her seferinde takılmayı ihmal etmezdi. Sonuçta nereden bilebilirdi uzun süredir, Yiğit'in Melis'ten hoşlandığını? Anne duası bu olsa gerekti. Melis Şeyma Hanım'a sarıldı ve adımları eve yöneldi.

"Tamamdır ben hallediyorum."

Melis'in adımları evin kapısına ulaştı. Şeyma Hanım' ların evi oldukça sevimli, tek katlı bahçeli bir evdi. Sol tarafa döndüğünde sessiz adımlarla hareket etti. Mutfağa girdi. Fırını açarak tepsiyi çıkarttı. Üst kısımda bulunan rafı açtı. Dört tane tabak çıkartarak, tezgâhın üstüne dizdi ve çörekleri tabaklara koydu. Hemen yan tarafındaki raftan dört tane büyük bardak çıkarttı. Buzdolabından meyve suyunu alarak, doldurdu.

Yiğit'in tabağını götürüp, götürmemekte kararsızdı. Onu gördüğünde, istemese kırıyordu. İncitiyordu, belki daha dikkatli davranmalıydı fakat yapamıyordu. Bahsettiği çocuk, sevgilisi değildi. Sadece yıllardır platonik hoşlandığı bir çocuktu. Geçen sene mahalleden taşınmasının ardından kendisini zor toparlamıştı.

Aslında bakılırsa, Yiğit toparlamasına yardımcı olmuştu. Her seferinde yanındaydı ve destek çıkıyordu. O anlardan birinde Yiğit beyninin içine işlemişti işte... Onu seviyordu fakat eskiyi de unutamıyordu. Kendi içinde verdiği savaş onu o kadar yoruyordu ki... Platonik sevdiği çocuk belki de takıntıdan başka bir şey değildi. Belki de hiç sevmemişti. Sevdiğini zannetmişti. Eğer gerçekten sevseydi Yiğit kafasını asla kurcalayamazdı.

Düşünceleriyle savaşmaya son verip, düşündü. Kendine haksızlık etmemeliydi. Yiğit, esprili, ince düşünceli ve çok tatlı birisiydi. Kalbi bir çocuk kadar saf ve güzeldi. Öyle güzel seviyordu ki, sanki onun sevgisini öğrenene kadar hayatının anlamı yokmuş gibiydi ve hayat bulmuştu. Sesindeki kadifemsi tondan ve çıkan o titreşimlerden, şarkı sözlerinden bahsetmek dahi istemiyordu. Gerçekten çok hoşlanıyordu, sadece...

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin