1. Bölüm : "Büke"

Start from the beginning
                                    

"Araştırıyorum." birkaç tuş sesinden sonra sessizlik oldu.

"Bu adam Parslardan, Doruk Pars. Bizim sistemimizde kayıtlı daha önce işini yapmışız." dedi, Onur.

"Bu paketin peşindeki büyükbaşlardan biri de Parslar o zaman." alt sokaktan adım sesleri duyduğumda kendimi duvara yapıştırdım.

"Bunlar kalabalıklaşıyor." dedim, sessizce.

"Sakin ol, nerdesin ?" dedi Onur. O benden daha stresli konuşuyordu. Asıl sakinleşmesini gereken kendisiydi.

"Menekşe sokak. Ana caddeye iki sokak var ama bunlar beş kişi oldular." dedim fısıldayarak.

"Şuanda herkes kargoda. Oraya gelebilecek kimse yok Büke. Aklını kullan bir şekilde çıkmalısın."

"Şansımı sikeyim." diye mırıldandım ve hemen telefonu kapattım. Apartmanda tanıdık bir zil aradım ve Buket'in ziline bastım. Kapı açıldığında içeriye girdim. Hemen üst kata koştum.

Buket kapıya yaslanmış merdivenlere bakıyordu. "Hayırdır Büke ?"

"Buket benimle geliyorsun." dediğimde güldü ve kollarını birbirine bağladı. "Gelemem, git burdan." kapıyı kapatmak için ittiğinde araya ayağımı koydum.

"Gelir misin demedim Buket, geliyorsun dedim." dudaklarını aralayıp konuşacağı sırada izin vermeden konuştum "Bana birden fazla can borcun var. Şimdi siyah bir sweatshirt ve şapka takıp gel, hızlı."

Apartmanın eski penceresinden dışarı baktım. Birkaç tanesi hala burda ve etrafı kontrol ediyordu. Kapı kapanma sesi duyduğumda kafamı çevirdim.

"Merak etme bir şey olmayacak. Aradıkları şey sende olmadığı için yakalanırsan bile seni bırakacaklardır. Eğer bırakmazlarsa beni satarsın." dedim ve şapkasını iyice öne eğip sweatinin şapkasını da üzerine kapattım.

Bende aynı şekil şapkamı kapattım ve merdivenlerden indik. Saate baktığımda bir buçuğa geliyordu. Dış kapıyı açıp yavaşça sola döndük ve yürümeye başladık.

"Durun !" arkamızdan bağıran adamla dönüp birbirimize baktık. "Üç deyince sağ sokağa doğru koş. Muhtarın bahçesinden geçip Köprünün altına saklan." kafasını salladı.

"Bir, iki, üç." o sağa doğru koşmaya başladığında bende sol sokağa girdim. Böylelikle adamlar ikiye bölündü. Artık atlatmam gereken kişi sayısı üçtü.

Hızlıca arkama baktım ve hemen önüme döndüm. Köpek gibi koşuyorlar maşallah! Biraz önceki koca adam yoktu. Merdivenlere zıpladım ve yüksek duvara ellerimi attım. Kendimi yukarı doğru çekerken soluma baktım. Adamlarda geliyordu. Keşke bi aksiyon müziği açsaydım he ! İyi giderdi şimdi.
Duvarın üstüne çıktığımda iki adım uzağımdaki çatıya atladım. Birbirine yakın olan çatılardan atlayarak koşmaya devam ettim.

Kulaklığıma gelen sesle parmağımla iki kere dokundum. "Ne durumdasın Büke ?" Onur'un telaşlı sesini duyduğumda güldüm.

"Ne o Onur ? Benden daha çok stres yapmışsın." nefes nefese konuşuyordum dediğimi anladı mı onu bile bilmiyorum.

"Hala koşuyor musun sen ?" dedi, Bastonlu. Onunda telaş yapmaya başladığını anlamıştım. Daha önce bundan daha uzun kovalamacalar yaşamıştım. Ama bunlar kalabalıktı ve eğer Buket'i yakalayıp paketin onda olmadığını öğrenirlerse, bu sefer altı kişiden kaçmam gerekecekti.

"Evet ama sorun değil atlatacağım. Sadece üç kişicik." silah patlamasıyla hemen yanımdaki duvarın arkasına geçtim.

"Hassiktir amına koyayım napıyorsun?!" diye bağırdım silah sıkan adama.

ay'büke | gerçek ailemWhere stories live. Discover now