27 ve 28. BÖLÜMLER

Start from the beginning
                                    

"Bir saniye- ne?"

"Doğru duydunuz, birinin hayatı söz konusu, gitmeme izin verirseniz her şey daha da kolaylaşacak."

"Aslında sen yolda bayılır kalırsan hiçbir şey kolaylaşmayacak." Dedi kahverengi gözlü kız kaşlarını kaldırarak.

Gözlerimi devirdim, niye beni bırakmıyorlardı ki? Eğer biraz daha uzarsa zihinleriyle oynayıp bayıltmak zorunda kalacaktım ki bunu istemiyordum. İnsanların zihnine izinsiz girmekten hoşlanmıyordum, kendimize özel olan tek şey düşüncelerimizken bu tarz bir mahremiyet ihlali yapmayı sevmiyordum.

"Arkadaşın nerede?" Diye sordu mavi gözlü kız.

Biraz duraksadım ama cevap verdim. "Birkaç kilometre kuzeyde, dağ yolunun altında kalan ufak bir koy."

"Sanırım seni biz bırakabiliriz." Dedi yanındaki kıza bakarak.

Böyle bir şey istemediğimi söylesem de yaklaşık bir saat sonra bir arabanın arka koltuğunda gidiyordum. En azından bir sohbet kurmuştuk.

Kızlardan birinin adı Melisa'ydı, normalde buralı değildi ama üniversitesi buradaydı, yanlış hatırlamıyorsam ikinci sınıftı ve söylememe gerek yok, tıp okuyordu. Koyu renkli saçları, masmavi gözleri vardı hatta siması annemi andırıyordu.

Diğer kızın adı da Aral'dı, o da İzmir'li değildi ve üniversite için buradaydı. Birinci sınıf psikoloji öğrencisiydi ve konuşmasına izin verilirse feci derecede kafa açabiliyordu. Kahverengi gözleri ve Melisa'ya göre daha yumuşak yüz hatları vardı.

Bana birkaç kuru kıyafet ve battaniye vermişlerdi, arabayı süren Aral navigasyonu açsa da İnternet çekmediği için benim tariflerime göre ilerliyordu.

"Çok tenha yollara geldik." Dedi Melisa. "Umarım eski Amerikan korku filmlerini izlememişsindir." Dedi bana dönüp.

Güldüm, onlarla büyüdüm diyemedim. "Merak etme, sizi öldürüp yol kenarına atmayacağım."

"Aslında sayıca üstünüz." Dedi Aral da gülerek.

"Büyük güç karşısında sayı üstünlüğünün pek bir önemi olmuyor." Sesim kendimden o kadar emin çıktı ki, bir an dönüp arkaya baktılar.

Yalan değildi, kalabalık oldukları halde ultron robotların ne kadar güzel haklamıştım.

Havadan sudan konuşarak birkaç dakika daha ilerlediğimizde kendi arabamı gördüm ve Aral'ı durdurdum. O kadar uzun süre yüzmeye rağmen oldukça kısa bir araba yolculuğu yapmıştık.

Arabadan inip koşarak yolun kenarındaki barikatlara ilerledim. Hafifçe sarkarak aşağı baktığımdaysa hiçbir şey göremedim.

Tek bacağımı barikatın üzerinden attığımda Melisa aceleyle bana doğru gelse de sorun olmadığını belirttim. Pietro uçurumun hemen altında olduğu için görememiştim.

"Hey!" Diye aşağı bağırdım. "Maximoff, ben geldim!"

Aceleyle yukarı baktı ve beni gördü. Sahilin ortasına gelerek tek elini gözüne siper edip bağırdı. "Beni terk ettiğini düşünmeye başlamıştım!"

Güldüm ama cevap vermedim. Tekrar yola çıkıp arabamın yanına ilerledim, anahtarı üzerinde bırakacak kadar aptaldık, neyseki bu yol kullanmılıyordu da hala üzerindeydi. Bagajı açıp içinden bir ip çıkardım, en fazla 20 metre anca vardı, geriye kalan 5 metreyi Pietro hallederdi. Esas mesele kızlara yenilmez olduğumuzu çaktırmamaktı.

Yani, Pietro'nun yenilmez olduğunu.

"Bu ipi arabaya bağlayıp aşağı atacağız." Dedim onlara dönerek. "Sonra arabayı süreceğiz."

Nyx • Pietro MaximoffWhere stories live. Discover now