"Ne?" Sigarasından derin bir nefes çekip bana döndü.

"Körsün Dila. Senin için yanıp bittiğimi göremeyecek kadar körsün. Yıllardır gözlerine bakarken bile içimin titrediğini göremeyecek kadar, yanında kalbimin sesi sana ulaşmasın diye nefesimi tuttuğumu bilemeyecek kadar, en sevdiğim kurabiyeyi bir tek seninle paylaştığımı anlamayacak kadar körsün. Ulan aşkından ölüyorum lan! Herkesi anladın da bir beni anlamadın ya, ne diyeyim sana." Söyledikleri karşısında ne diyeceğimi bilememiştim.

"Ege biz beraber büyüdük. Sen, yani bunca zaman ben anlamıyorum nasıl olabiliyor?"

" Çocukluğumsun sen benim. Bende anlamadım ki ilk. Sana hissettiklerimi Asel'e hissetmiyordum. İlk dedim saçmalama olum olur mu öyle şey? Oldu... Engel olmaya çok çalıştım. Hatta senden uzaklaşmayı bile denedim. Yapamadım ama. Başaramadım." Gözleri dolu dolu bakıyordu. Şok üstüne şok yaşamıştım.

"Ege ben yapamam, yani olmaz anlıyor musun? Sen ve ben ne bileyim garip geliyor. Diyecek bir şey bulamıyorum çıkmaza soktun resmen beni."

"Sen ve ben ne?"

"Biz birlikte büyüdük Ege. Ne bileyim aklımdan bu düşünce geçmedi, geçemezdi de."

"Ya nolmuş beraber büyüdüysek bundan sonra da beraber büyürüz. Ya bak Dila ben bu anın gelmesini çok bekledim. Annemden sonra ilk kez bi kadını istedim ben anlıyor musun?" Sesi titreyince dayanamayıp sarıldım. Sarılmamla bedeni kaskatı kesildi. Ellerini ilk başta nereye koyacağını şaşırmış bir halde kaldı öylece. Sonra belime yerleştirip sıkıca sarılışıma karşılık verdi. Biraz uzaklaşıp alnımı alnına yasladım.

"Bana biraz zaman ver, kafamı toparlayayım. Olur mu?" Cevap vermek yerine kafasını salladı. Garip hissediyordum. Hemde çok garip.

"Çişim geldi." Birden söylediğim şeyle bir iki saniye boş boş baktı önce, sonra kahkasını salıverdi.

"Tamam önce seni çişe götürelim sonra eve geçeriz olur mu?" Kafamı sallayıp tebessüm ettim. Gülünce gamzem ortaya çıkmış olmalı ki gamzemin olduğu tarafa doğru baktı. Bir şey diyecek gibi oldu ama vazgeçti sonra.

"Ne diyecektin?"

"Boşver, önemli değildi."

"Söyler misin? Rica ediyorum."

"Şey diyecektim, ııı gamzen yani gamzenden öpebilir m-mi-miyim?" Bunun için mi kıvranıyordu deminden beri.

"Bilmem öpebilir misin?"

"Öpmeyeyim mi?"

"Bilmem öpmesen mi?"

"Öpmeyeyim yani?"

"Bilmem öpsen mi?"

"Dila bilerek mi yapıyorsun? Zevk alıyorsun değil mi kıvranmamdan?" Kafamı sallayıp güldüm.

"Demek öyle ha?" Burnu burnuma değecek kadar yaklaştı. Bu hareketiyle donup kalmıştım. Elimi bile hareket ettiremiyordum. Nefesi nefesime çarpıyordu. Dudaklarıma doğru fısıldadı.

"Demek bu halimden keyif alıyorsun. Birazdan yapacağım şeyden de ben çok keyif alacağım." Gözleri dudaklarıma kaydığında gözlerimi kapattım. Bu gece için ikinci bir kalp krizi tehlikesi geçiriyordum. Dudaklarımın üzerine minik bir buse bırakıp yanağıma yani gamzemin tam üstüne dudaklarını bastırdı. Geri çekildiğinde gözlerimi açacak ne cesaretim vardı ne de halim.

"Özür dilerim tutamadım kendimi. Hadi gel çişe götürelim seni." Elimden tutup sürüklemeye başladığında düşmemek için gözlerimi açtım. Kadınlar tuvaletinin önüne geldiğimizde elimi bıraktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 26, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

QuerenciaWhere stories live. Discover now