Minho, bir anlığına nefes almayı unutuyor. Bu bir rüya değil, değil mi?

"Minho, iyi misin?" Diyor, karşısındaki çocuğun donuk bakışlarını farkeden Hanse. "Rahatsız mı oldun yoksa? Ben-"

"Ne!? Hayır ben.. sadece beklemiyordum. Aksine sevindim seni gördüğüme. Biliyorsun okulda az-çok konuştuğum tek kişi sensin."

Hanse şaşkın ama Minho ondan daha da şaşkın. Hayatında ilk kez böyle ifade ediyor kendini. Bir o kadar gururlu ama.

"Ah, buna çok sevindim o zaman."

Sessiz kalıyorlar bir müddet, ne diyeceklerini bilemeden birbirlerine bakıyorlar. Aralarında garip bir atmosfer var.

"İşe koyulalım o zaman." Diyip oturuduğu yerden ayaklanıyor Minho. Tüm vücudunun titrediğine emin.

"Pekâlâ."

Bugün içinde Minho, ona karşı tüm çekingenliğini atıyor neredeyse. Hanse o kadar samimi ki kısa süre içerisinde kaynaşıyorlar ve tahmin edemeyecekleri bir yakınlık oluşuyor aralarında.

.
.
.

Sabırsızca oturduğu bankta ayaklarını sallandırıyor Minho. Bir yandan da soğuk havadan dolayı üşümüş ellerini hızlıca birbirine sürtüp, ısınmaya çalışıyor. Hava soğuk ancak onun içinde büyük bir yangın yeri var. Sanki hissediyor saf benliği... dakikalar sonra yaşanacak şeyleri.

Uzaktan görünmeye başlayınca beklediği beden, daha da heyecanlanıyor Minho. Anlaştıkları saatten biraz erken gelmiş ancak sorun değil, Hanse'yi bekletmeyi göze almaktansa soğukta bir saat daha oturur tereddüt etmeden.

Hanse, yanına gelince ayakları kendiliğinden hareket edip ayağa kaldırıyor bedenini.

"Çok bekletmedim değil mi Min?"

"Ha-hayır, sorun değil."

Tekrar ve tekrar sadece ismini kısaltmasına rağmen nasıl bu kadar etkilendiğini düşünmeden edemiyor. Bu çocuk ona büyü yapmış olmasın? Şayet gerçek bu olsa bile, Minho şikayetçi değil.

"Uhm.. pekâlâ. Oturalım?"

"Evet."

İkili oturuyor aynı banka, aralarında biraz mesafe var ama Minho buradan bile Hanse'nin gergin yüz ifadesini görebiliyor. Sorun mu var? Kötü bir haber mi getirdi yoksa? Bir daha görüşmek istmediğini mi söyleyecek? Minho'nun aklında sayısız karamsar senaryolar dönüyor sadece saniyeler içinde.

"Min.. ben, seni buraya bir şey söylemek için çağırdım aslında." Diyor Hanse titreyen nefesi arasında.

Minho, başıyla onaylıyor onu. Meraklı ama daha çok korkuyor. Lütfen düşündüğü şeyler olmasın.

Bankta biraz daha yaklaşıp aralarındaki mesafeyi düşürüyor Hanse. Vücutları neredeyse temas edecek ve bu Minho'nun nefesini tutmasına sebep oluyor. Garip bir tepki vermemek için zor tutuyor kendini.

"İnan bana bilmiyorum ne diyeceğimi... öyle abartılı ve etkileyici sözcükler söylemesini hiç bilmiyorum. Sadece iki sözcük Minho." Derince yutkunup tekrar aralıyor dudaklarını. "Senden hoşlanıyorum."

blue neighbourhoodKde žijí příběhy. Začni objevovat