23. Yeni başlangıçlar

En başından başla
                                    

"Yanlış görüyorsun Zümra." Dediğinde sinirle gülümsedim. Şu an Yiğit'in saçını başını yolmak istiyordum. Onu ve kaslarını teker teker cimciklemek istiyordum.

"Tamam şimdi sakin olup, seni ve bu çok mantıklı konuşmanı dinleyeceğim. Aklıma yatmazsa çeker giderim!" Dedim sakin olmaya çalışarak. Kafasını aşağı yukarı sallayıp, içine derin bir nefes çekti. "Bak eğer zehri birkaç gün alamazsan sana panzehiri vermek zorunda kalırız. Yani birkaç gün seni kayıp olarak göstermeliyiz. Eğer birkaç gün zehirsiz kalırsan küçük bir kriz geçireceksin ve o krizi geçirmeden hemen önce seni Demir'e teslim edeceğim. Demir ise sana panzehiri vermek zorunda kalacak. Ve sen iyileşir iyileşmez söz veriyorum, kendi ellerimle, ailene teslim edeceğim." Dedi.

Birkaç saniye sadece duraksayıp, Yiğit'in kahverengi gözlerine baktım. Bu söyledikleri aptalcaydı. Madem panzehir onlarda beni kaçıracağına panzehiri çalıp bana verseymiş!

"Aptalsınız!" Diye bağırdım. "Beni kaçıracağına, panzehiri çalıp bana verseydin daha mantıklıydı! Aksiyon filmlerinde değiliz Yiğit!"

"Zümra! Panzehir bizde değil! Demir de panzehiri bilmiyor." Dedi sakince. Gözlerindeki çaresizlik açık bir şekilde haykırıyordu. "Panzehir bizde değil. Altı ay sonunda da öleceksin... Sana Demir'in istediği şeyi ver demiştim... Ama ısrarla beni red ettin. Oysa Demir'e sevgini ve merhametini verseydin her şey daha kolay olacaktı. Hâlâ küçük de olsa kurtulman için bir şansın var... Neyse, bir süre zehirsizlikle baş edebilir misin?" Diye sorduğunda, birkaç saniye düşünüp, "Sanırım dayanırım." Dedim sakince.

"Yani umarım dayanabilirim. Umarım bu aptal oyunun işe yarar ve umarım sizden hemen kurtulurum." Dediğimde, Yiğit tebessüm ederek, cebinden çalan telefonunu çıkartıp, "Demir..." Deyip telefonu açıp, hoparlöre alarak sessiz olmam için, işaret parmağını dudaklarına götürdü.

"Zümra yok." Dedi Demir.

"O Mert aptalını alıp evime gelin hemen!" Diye bağırdı bu sefer. Sesindeki korku ve endişe tüylerimi diken diken etti.

"Abi nasıl Zümra yok? Batuhan'ın yanında değil mi?" Diye sordu Yiğit herşeyden habersizmiş gibi davranarak.

"Kaçmamış. Batuhan burada Zümra'yı görmemiş. Karım ortalıkta yok lan! Çabuk o Mert aptalını bulup eve gel! O telefonunu da açsın!" Diye bağırdığında Demir'in bu kadar sinirlenmesini saçma buldum. Benim için endişelenip, korkacak son insan bile değildi.

Bana karım da dememeliydi! Çünkü onun karısı da değildim! Sadece arzuladığı bir beden için bu kadar endişelenip, kızması fazla saçmaydı! Tabi ya bedenim için kızıyordu! Yoksa ben onun umurunda bile değilim! Onun umurunda olan tek şey bedenim!

Yiğit yüzüne kapanan telefonu cebine koyup, "Senin için endişelenmiş." Deyip odadan çıktı. "Ha bu arada, evde rahatça gezebilirsin... Demir'in gizli sığınağı... Ve lütfen evden de çıkma. Akşam yanına gelirim." Dedi ve onu onaylamam için gözlerime ısrarla baktı. "Tamam... Git sen. Akşama kadar evdeyim. Ve kaçmayacağım." Dediğimde, son kez bana bakıp, kafasını aşağı yukarı sallayıp odadan çıktı.

🖤

Yiğit, gittiğinden beri yatağa oturup karşımdaki aynadan kendime bakıyordum. Demir'in en başından beri ve şimdiki hal ve tavırlarını düşünüyordum. İlk günler bedenen ve fiziken uyguladığı onca şiddet dolu anılar bir türlü aklımdan silinmiyordu.

Onun da yaşadığı şeyler çok ağırdı ama bana karşı yaptıklarının hiçbir affı ve telafisi yoktu. Ne olursa olsun böyle yapmamalıydı. Bana yaşattığı onca şeyden sonra, bana karşı bir şeyler hissedemezdi!

Zümra 15 Mayıs'ta kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin