Bölüm 8| Gerçekler birikimi.

54 10 3
                                    

Herkese selam. Umarım iyisinizdir. Biz yeni bölümle geri geldik. Bu bölümü ismini kaybettiğim bana ınstegram üzerinden ulaşan bir okuyucuma ithaf ediyorum. O kendini bilir zaten. Ondan o kadar güzel mesajlar aldım ki buradan sonsuz teşekkürler... 

| | | \ |

"Birazdan öğreneceklerinden sonra hayatın tamamen alt üst olacak, Saye. Artık her şey çok farklı olacak senin için." Duraksadı adam gözlerini Saye'den kaçırırken.

"Ahsen... Ahsen hayatına mâl olacak bir seçim yaptı. Ve şu an da yaptığı seçimin sonucuna katlanıyor."

.

Odada büyük bir sessizlik hakimdi. Kimseden çıt çıkmıyordu. Saye söylenenleri anlamaya çalışırken büyük bir çıkmaza girdiğini yavaş yavaş fark ediyordu. Ve bundan çok korkuyordu. Bir şeyleri deli gibi merak ederken bilmekten de çok korkuyordu. Gözlerini sıkıca yumdu. Titreyen dudağına ve sesine aldırış etmeden sordu:

"Ahsen ne seçim yaptı?"

Saye kollarından tutularak olduğu yerden kalktığını hissetti. Fakat buna itiraz edecek gücü de yoktu. Sürüklenir gibi kendisini götürmelerini bekledi. 

Birkaç kapıdan geçtikten sonra beyaz çok sade bir kapının önünde durdular. "Her şeyi öğreneceksin."

Kadın kapıyı açtığında gelen şiddetli ışığın etkisiyle gözlerini yumdu Saye. O ışık o kadar şiddetliydi ki gözlerini açmak istese bile açamıyordu. Işık sanki gözlerine büyük bir savaş açmıştı.

Kapının kapanma sesini duyduğunda adamdan gözlerini açması için bir komut geldi. Saye'de yavaşta araları göz kapaklarını. 

"Geç otur şöyle."

Saye etrafı incelemek ile adama odaklanmak arasında gidip geliyordu. Çünkü burası hiç görmediği bir dizayn şekline sahipti. Ve o kadar çok kitap, yazı, harf vardı ki etrafında... 

"Bu yazılar..." duraksadı Saye. Bu harfleri düşünüyordu. "Ahsen'in gönderdiği mektup." dedi hatırlayarak. "Onun mektubunda da bu harfler vardı." 

Adamla kadın birbirine bakarak kafa salladılar. Ardından adam Saye'nin karşısına geçerek onunla göz göze geldi. Kendini büyük, ciddi bir konuşmaya hazırlıyor gibiydi. Ve ardından boğazını temizleyerek söze girdi:

"Bir evren düşün, Saye.  Kimsenin bilmediği... Fakat orada da bir topluluğun olduğunu, kendi dillerinde konuştuklarını; yediklerini, içtiklerini, yönetildiklerini, yanlış bir şey yaptıklarında cezalandırıldıkları bir evren..."

Adam, Saye'nin gözlerinde korkunun tam olarak anlamını görmüştü.

"O evrenin dünya ile bağlantısı var ama..." adam duraksadı. Saye'yi inceliyordu. "O bağ sizsiniz Saye."

Saye korkudan titrerken gülmeye başlamıştı. Hatta gülmesi o kadar şiddetlenmişti ki kahkahaları bu garip oda da yankılanıyordu. Kendini zar zor dizginlediğin de kendisine ciddiyetle bakan kadın ve adama "Dalga mı geçiyorsunuz?" diyerek çıkıştı. 

Adam derin bir nefes aldı.

"Evet söylediklerim çok uçuk gelebilir Saye. Fakat bu ucu bucağı, büyüklüğü bilinmeyen yerde sadece insanların, bizlerin yaşadığını düşünmüyorsundur herhalde?"

Saye hiç bir ifade takınmadan sadece adama bakıyordu. Öylece, bomboş...

"O evredeki kişiye verilecek en büyük ceza Starto Zindan'ı, Saye. Orası farklı evrelerden oluşan uzun bir süreç. Ve bu süreç kişiyi ölüme götürüyor.                                                                                                Kişinin suçu belirlenince bilgeler huzurunda mahkemeye çıkarılıyor. Daha sonra kişi bir bilge tarafından kızıl bir taş ile kalbine mühür  vuruluyor. O kişi dünyadaki biriyle mühürleniyor Saye."

KIZIL TAŞ: MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin