-bölüm 1, çift seçimi-

6.2K 345 85
                                    

Sınıfın kapısı açılmıştı. Özel sınıf öğretmenimiz Ari içeriye girdi. Jev'in cevap verdiği tek kişi oydu, bu tamamen mecburiyete bağlıydı.

Jev sessizliği, yakışıklığı ve bakışlarıyla tanınıyordu.

İşin doğrusu, onunla yalnızca bir kere temasta bulunmuştum, sonbahar günüydü. O gün rüzgar şiddetli bir biçimde esiyor adeta ağaçlar yerinden sökülecek gibi sallanıyordu. O zamanlar belime kadar uzanan saçlarım rüzgardan allak bullak olmuştu gözlerimin önünü dahi görmekte zorlanıyor, karambole yürüyordum. Okulun içerisine girmemle yere yığılmam bir olmuştu. Jev'e çarpmıştım. Çantamın düşmesi ile etrafa dağılan eşyalarımı toplamama yardım ederken eli elime değmişti. Dışarıdan gelen bendim fakat elleri benimkinden daha soğuk olan oydu. Soğuk zaten soğuk olan tenime anında yayılmış ve bir ürperti beni sarmıştı. Bir anlık göz göze gelişin ardından yürüyüp gitmişti. O zamandan beri bana sadece gözleriyle bakıyor ve hep uzak duruyordu. Aslında aramızdaki bu mesafe banada güven veriyordu. Çünkü onu hiç tanımıyordum, nasıl biri olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu...

Dersi dinlemeye odaklanmıştım, Ama izlendiğimi hissediyordum. Sınıfa şöyle bir gözlerimi gezdirince, bir an için donup kaldım, çünkü Jev doğrudan gözlerime bakıyordu... Anın şokuyla afallamıştım. Emma kolumu dürttü. Emma'nın suratına baktığımda, bana açıklama bekler bir ifade ile bakıyordu. 'sen beni dinlemiyor musun melek? Dedi sitemkar bir sesle. Masum masum gülümsedim. 'ah hadi ama!' dudaklarını buruşturup yüzünü astı, sonrada önüne döndü ve tek kelime daha etmedi. Arkamı dönüp Jev'in oturduğu yere baktığımda artık bana bakmıyordu. Bende derin bir nefes aldım ve önüme dönüp derse odaklandım..

Zil çalıp sınıftan çıktığımda Deon yanımda bitti. ' Melonie, ne o Emma ile bir sorun mu var? ' diye sordu. Başımı hayır manasında salladım, 'pek önemli değil gölge, neden buradasın? Erin'i taciz ediyor olman gerekirdi' dedim muzipçe. Omuz silkip yanağımı okşadı, ürperdim. 'Burası daha güzel manzaralara ev sahipliği yapıyor, Melonie' dedi ve hızla uzaklaştı.

Başımı çevirince karşıda duvara yaslanmış, kısık gözlerle bana bakan Jev'i gördüm. Tuhaf bakışları beni bir hayli rahatsız ediyordu. Boş,donuk ve korkutucu! Başımı önüme eğip sınıf kapısına yöneldim. Anne yani Emma yerinde oturmuş Isaac ile sohbet ediyordu. Derren'da yanlarında oturuyor arada sırada konuşmaya katılıyordu..

Emma beni görene kadar ona baktım. bakışlarımdan yardım istediğimi anlamış olacak ki, Isaac ve Derren'a bir şeyler söyleyip yanıma doğru yürümeye başladı. 'bir sorun mu var Melek?' diye sordu. Başımla onayladım. 'bu sabah okula geldiğimden beri beni izliyor..' dedim. Sesim gergin çıkıyordu. Emma kaşlarını çattı, 'kim sana bakıyor? ' , 'Jev' söylediğim kelime, sanki tuğla bir duvara çarpmış gibi donuktu, Emma böyle bir şeyin saçma ve manasız olduğunu sezdiğinden ellerini ağzına örtüp bana dahada yaklaşarak 'Emin misin?' diye sordu. Başımla onayladım. 'Derste beni izliyordu, ayrıca az önce Deon ile konuşurken yine bana bakıyordu. Bu normal mi?' diye sordum. Emma başıyla yok sayarak 'bu çocuk ürkütücü derecede gizemli, ondan uzak durmalısın' dedi. Başımı salladım. Benim düşüncemde aynen bu yöndeydi. Mümkünse ondan çok çok uzak duracaktım...

Emma ile konuşmamızın ardından korkan bir edayla hareket etmeye başlamıştım. Emma dersin beden olduğunu hatırlatmak istercesine giysi dolabının anahtarını alıp soyunma odasına gitmek için kapıya yönelmişti. Onunkinin hemen yanında olan anahtarımı alıp Emma'nın ardından koştum... Eşofmanlarımı giymiştim bahçeye çıkıp çimlerin üzerine oturdum. Bugün yaşadıklarımı gözden geçirerek anlam vermeye çalışıyor, tek tek analizini yapıyordum. Bi an gözlerim iki el ile kapandı. Erkek olduğunu anlamıştım, ama kim olduğunu çıkaramamıştım...

Sonra gözlerimi açtı ve yanıma oturdu. Gülümseyerek, 'selam sana Melek!' dedi Deon her zaman ki gibi neşeli ve pozitifti. Gülümseyerek yanıt verdim. 'bugün çiftler halinde ders işlenecekmiş haberin var mı Melek? Dedi Deon. Anlamadığımı belirten boş bi ifade ile suratına baktım. Cevap vermek istercesine tam söze girecekti ki Koç bahçede toplanmamızı işaret eden komutla boynunda asılı olan düdüğüne üfledi. Deon oturduğu yerden kalkıp daha sonra ellerimden çekerek doğrulmamı sağladı. Deon'ın biraz önce söylemek istediklerini söylemek üzere Koç söze başladı. 'bildiğiniz gibi bundan sonra beden derslerimizi çiftler halinde işleyeceğiz arkadaşlar. Şimdi sıra sıra kimi istediğinizi söylemenizi istiyorum. Karşı cins olmak şartıyla' hepimiz başımızı tamam anlamında salladık. O an dişlerimi sert bir biçimde sıkıyor Jev ile çift olma düşüncesiyle ürperiyordum. Bu 5 de 1 di ama korkuyordum. Emma'ya korktuğumu belirten bir bakış attım. Ama o an Emma'nın pek umrunda değildim, çünkü aşık olduğu çocuk ile çift olmak için dua ediyordu. Liste sırasına göre hepimiz koçun yanına gidip birer isim söyledik. Sıra Jev'e geldiğinde koça doğru yavaş ve emin adımlarla yürüdü. Bakışları donuk, yüzü ifadesizdi. Koçun kulağına fısıldarken dudakları neredeyse hiç kıbırdamamıştı. Koçun gözleri şok içinde kızların üstünde gidip geldi sonra Jev'i onayladı.

Koç elindeki kağıtlara belli belirsiz bir şeyler karalayıp bize döndü. Adeta herkes anlaşmış gibi birbirlerinin isimlerini söylemişlerdi. Ve direkt eşleşmiş oldular. Benim söylediğim isim Isaac idi. Lakin Isaac Luna'yı seçmişti. Yani boşta kalmıştım derken koçun Jev ve Melonie diye bağırmasıydı büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Kalbimin hızlı bir biçimde ve korkuyla attığını hissedebiliyordum. Daha bu şoku atlatamamışken koçun, 'Jev çift olarak seni seçti' demesi adeta serçe parmağımı bir yere sert bir şekilde çarpmışım gibi acı vermişti...

HAYALETWhere stories live. Discover now