1 2

607 53 84
                                    

-

"Tamam, patlama!"

Levi huysuzca aynadan son kez kendini süzdükten sonra cüzdanını cebine koyarak çıktı odasından. Gelenin kim olduğu sık ve sabırsız kapıya vuruşlarından belliydi. Aslında Levi'ınn içinde de değişik bir heyecan vardı. Bu sıralar Hange ile konuşurken de, onu düşünürken de karnında kelebekler uçuyormuş gibi hissediyordu. Bunun kendisi de farkındaydı.

Hange doğal ve kendine özgü bir insandı. Bu yüzden onun yanında kendini rahat hissediyordu. Üstelik yenilikçi, açık ve rahat bir tipti, bu yüzden yanında yaptığın anormal bir davranışı yadırgamazdı. Çünkü Hange Zoe, başlı başına bir anormallik abisediydi.

Aralıksız çalan kapıyı açıp kendisine sırıtan arkadaşına baktı. Heyecanlı ve sevimli görünüyordu. Onun mutlu olmasını seviyordu. Hange dile getirmese de, aile içi sorunları çok olan bir insandı. Ailesi Hange'nin ders notlarına ve akademik başarısına çok değer veriyordu. Çocuklarının her zaman en iyisi olmasını istedikleri için ona gerçekten ciddi bir baskı uyguluyorlardı bazen. Levi ona böyle davranlamarına karşıydı fakat dışarıdan birisi olarak tutup da Hange'nin ailesine ayar çekecek değildi. O da kendi üzerine düşeni yapıp elinden geldiğince arkadaşına destek olmaya çalışıyordu.

"Hazır mısın?"

Hange heyecandan yerinde duramıyordu. Onun hiperaktif bir karakter olduğunu biliyordu Levi, şimdi bile yerinde duramıyordu. Tamam, Levi'da mutluydu fakat onun gibi duygularını dışarıya vuramıyordu. Bu huyuna da imreniyordu Hange'nin.

Sakince kafasını salladı, hırkasını eline aldıktan sonra evden dışarı çıktı.

"Evet," dedi Hange, sondaki 'e'yi uzata uzata. Ellerini havaya kaldırıp birleştirdi ve gerindikten sonra hafifçe aşağı inen gözlüğünü düzeltti.

"Gidelim mi, yakışıklı?" Dedi kolunu girmesi için ona uzatarak. Levi bir centilmence uzatılan kola, bir de kendini centilmen sanan kolun sahibine baktı. Hange yüzünde komik bir ifade ile bekliyordu. Surat ifadesini bozmadan dirseği ile kolunu ittirdi ve bir elini cebine koyup diğeri ile hırkasını arkasına sarkıtarak yürümeye başladı.

"Sana bana yeni gelin muamlesi yapma diye elli kere söyledim kalın kafalı. Eğer birisi kol uzatacaksa o ben olurum."

Ona bakmamıştı ama Hange'nin gülümsemesinin silinmediğini, aksine daha da büyüdüğünü biliyordu. İki adıma yanına yetişince kollarını arkasında birleştirdi Hange.

"Sen uzatmayınca ben yapayım dedim. Kibar Hanzo."

Kendisine sürekli böyle saçma isimler takmasını kafasına takmıyordu fakat bunu yol ortasında yapınca biraz rahatsız oluyordu. Oulo'nun kendisini taklit etmesi gibi, bu da umrunda değildi. Kendisine isim takabilecek tek cesur manyak ancak Hange olurdu zaten.

Oflayarak kolunu uzatınca Hange kıkırdayıp kolunu Levi'nin omzuna koydu. Aralarındaki boy farkı çok sevimli duruyordu. Hange'nin saçma isimlerinin yanında bir de bu boy takıntısı vardı. Sürekli Levi'ın boyuna takılır, kendisinin uzun olması ile gururla dalga geçerdi.

"Gitti mi senin kuzen?"

"He ya. O gitti, eğlence bitti. Yemin ediyorum sıkıntıdan patlayacağımı sandım bir an."

Levi yandan Hange'ye bir bakış atıp devam etti.

"Tamam, fazla hareketli ve eğlenceli değilim ama en azından yüzüme vurma. Çok bir haltmış gibi..."

Göz devirişini izledi gülerek Hange. Kendini beğenmiş bir tavırla kıskançlığını gizlemeye çalışırken ne kadar sevimli olduğunu düşündü Levi'ın. Hans'ın eğlenceli karakterini kıskanıyormuş gibi bir hava vardı onda. Bunun farkındaydı ve her zaman dile getirecekti. Çünkü hoşuna gitmişti.

dude, levihan✓Where stories live. Discover now