Bölüm 1 (Aç Sesim-Tok karnım)

25 0 0
                                    

Yine aynı his ve yine aynı kahrolası suçluluk duygusuyla boğuşuyordum. Üstelik mideme koca bir taş oturmuşçasına giren kramp ve ağzıma gelen ekşi tat kendimden daha çok nefret etmeme neden oluyordu. Her seferinde aynı sonla biteceğinin bilmeme rağmen asla durmadan yiyor hatta (bazı zamanlar) ne yediğimin bile farkında olmuyordum. Sonuç ; dehşet bir karın ağrısı, yoğun bir kendini boğma isteği ve çok ama çok büyük bir utanç duygusu. Farkındayım ''Madem bunları biliyorsan neden yapıyorsun?'' diyorsunuz. Emin olun elimde olsa yapmazdım hatta geçen o her lanet saniyenin her milisaniyesinde bile bunu düşünmeme rağmen kontrol edebiliyor olsaydım asla ama asla bunu kendime yapmazdım fakat maalesef sanki transta gibiyim. O an sanki tüm dünya hatta tüm gezegenler durmuş, herkes benim bir şeyler yemeyi bitirmemi bekliyormuş gibi. Ben de daha fazla bekletmemek için önümde ya da farketmez soğuk balkonumuzdaki plastik çekmecede hatta kardeşimin abur cubur dolabında ( şşhh bunu sakın ona söylemeyin) bulunan bütün ıvır zıvırı mideye indiriyorum. Zaman zaman bazı yiyeceklere takılıyorum bazense yıllardır orada öylece duran ve hiç sevmediğim bir paket bisküviyi hüpletiveriyorum kiii hiç sevmediğim kısmının altını çizmemde fayda var. 


Her zaman tek düşündüğüm bunun neyle ilgili olabileceği. Kendime sık sık soruyorum '' Neden ?'' ya da  ''Bu histen bıkmadın mı ?'' veya ''Bu nereye kadar sürecek ?'' fakat tahmininiz üzere hiçbir cevabım yok. Hayatı kendim için ne kadar zorlaştırdığımın farkındayım ama beni ardı arkası kesilmeyen diyetlere sokan düzenin hiç mi suçu yok ? Üzerime yakışmayan kıyafetlerin ya da kemer yerinden çekerken patlayan pantolonlarımın ; evet pantolonlar suçlu değildir, tamammm.  Ama emin olun bir anda olmadı hiçbir şey. Merak etmeyin anlatacağım. Oupss!! Bir dakika hemen bir soda kapıp geliyorumm.


Evet yukarıdan da anlayacağınız üzere benim bir çeşit yeme bozukluğum ya da şöyle diyelim 'Bozuk Yeme Davranışım' var. Bunun üstesinden gelmeye çalışıyorum evet, kendime bitmeyen sözler veriyorum ve bazen onları iki haftaya kadar tutabiliyorum. Ardından o geliyor ve 'TIK!! TIK!! TIK !!! ''Sence de bugün az yemedin mi?'' ya daaa ''Bugün iyice kaçırdın farkında mısın ?'' sonra da ''O zaman biraz daha yiyebilirsin'' ya daa '' Battı balık ya gider, yarın tekrar başlarsın ne de olsa bugün gitti, canımmm'' diyor. Siz ne derseniz deyin ama ben buna ''AÇ SESİM'' diyorum zira hiç doymuyor ve ne zaman gelse benden bir şeyler yememi istiyor. Peki ben ne yapıyorum , meraklanmayın tabii ki de her seferinde koşarak bir şeyler yemiyorum ama o beni benden daha iyi tanıyor ve hep yalnız olduğum anları kolluyor. Hep mutsuz ve savunmasız zamanlarımda gelip beni ilgimi dağıtmaya davet ediyor ki evet bu zamanların çoğunda ona uyuyorum. Dedim ya beni benden iyi tanıyor. 

Tabii ki de tüm hikaye böyle belgesel gibi ya da bilimsel bir araştırmayı anlatıyor gibi gitmeyecek bu sadece başlangıç ama şunu biliyorum ki aranızda benim gibi çok kişi var. Belki çok kilolu belki de çok zayıf ya da benim gibi sürekli kilo verip verip geri alan balık etli tontiş kızlar hatta erkekler. Garip olan biz değiliz, sen değilsin. Ama mutsuz olan biziz ve sesinizi çıkaramadığınızı ya da tercihen çıkarmadığınızı biliyorum. Hepinizin sesi olmak gibi uçarı hayallerim ya da sizi kurtaracağıma dair olağanüstü bir misyonum yok ama şunun garantisini verebilirim ki yalnız değilsin ve tüm bu hikayeyi okurken de bunu iliklerine kadar hissedeceksin. Çünkü sana rakamlardan, göbüşünün katlarından, bacağındaki portakal kabuklarından (selülit diyesim gelmiyor :) ) ya da aynadaki görüntünden ibaret olmadığını göstereceğim. 

Umarım bunu kendini yargılamak için değil de iyileştirmek için okuyorsundur.

Hikayenin devamında görüşmek üzere ;)

Olan ve olacak yazım hataları için şimdiden özür diliyorum :)

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 13, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Aynadaki KendimWhere stories live. Discover now