ilk sor/un

32 1 2
                                    

Aman tanrım ! Bunun ne işi vardı burda ? Elim ayağıma dolaştı . Açıp açmamak konusunda kararsızdım . Kızarmaya başlamıştım , nefes alış verişlerim hızlandı , etraf üstüme geliyodu ki dışardan bir ses '' içerde olduğunu biliyorum İra lütfen kapıyı aç ''  olacaklardan habersiz biçimde kapıyı açtım . Boş boş ona bakıyodum . '' merhaba ira '' dedi sanki hiç bir şey olmamış gibi 

- Noldu Berkcan yine ne istiyosun 

- Beni içeri davet etmeyecek  misin ? 

-Ne istiyosun ? 

-Sadece seninle konuşmak istiyorum İra lütfen beni dinle . 

Cevap vermeden ona bakmaya devam ettim sonra içeri davet etmeye karar verdim ve elimle girmesi için içeriyi işaret ettim . Zaman kaybetmeden içeri girdi . Belli bir yere kadar arkasından gittim salona girdiğimizde yanından geçip koltuğa oturdum . Onunla yüz yüze gelmemek için elime telefonu aldım ve bir yerlere girip çıktım . O sırada  Berkcan da gelip yanımdaki koltuğa oturdu . Bi süre  beni izledi . Bunu farketmiştim ama ona belli etmek istemedim . '' Telefonu bıraksanda konuşsak '' dedi sıkılmış bir ses tonuyla . 

- sen konuş ben seni dinliyorum 

- olmaz dedi ve telefonu elimden çekip masaya koydu . Bu sefer de ben ona konuya girmesi için dik dik bakıyodum . O da beni daha fazla bekletmedi direkman konuya girdi . 

- seni öyle görmek çok canımı acıttı İra ...

- bana acıma Berkcan 

- sana acımıyorum İra sözümü kesme lütfen . Dedi ve konuşmaya devam etti 

- bütün gece gözüme uyku girmedi birşey devamlı batıp uyutmadı beni . Sabahı zor getirdim . 

Berkcan çapkın biriydi . Ondan böyle birşey beklemezdim ama gözleri çökmüştü , uyumadığı besbelliydi . 

- Ne dememi bekliyosun yani 

- Diceklerim bitmedi . Bizi öyle gördüğün için özür dilerim . Senin orada olacağını düşünmedim . 

-Senin napacağına karışamam. Size mutluluklar diceklerin bittiyse evimden çıkarmısın  sizi dinlemek istemiyorum . 

- İra lütfen ben buraya ne seni üzmek için ne de Elifle yaptıklarımızı anlatmak için gelmedim . Ben buraya bizi konuşmak için geldim . 

- Biz mi ? 

- Evet İra  biz 

- Sen beni bırakıp Elifi tercih ettiğin gün biz diye birşey kalmadı Berkcan . O andan itibaren biz farklı dünyaların sen ile beniydik .- Böyle deme lütfen İra  

- Dicek başka bir şey bırakadın 

- Haklısın ama benimkisi bi anlık heycandı 

- Onun için 4 yıldır çıkıyosunuz 

- Sevmiyorum ama 

- Sevmesen bu kadar katlanmaz ve bu kadar mutlu olmazdın 

- Mutluyum çünkü beni tatmin etmeyi başarıyo sevmekse onu senden ayrıldığımdan beri hiç hissetmedim . 

- Bunlar artık beni ilgiledirmiyo neyse artık çıkarmısın . 

İra ben seni seviyorum dedi ve dudaklarıma yapıştı  . Berkcanı itip tokat attım . Evi terk etmesi için ona bağırdım . Kafasını eğip evden çıktı . Yine aklıma takılmıştı . Neydi bu şimdi . Elifle ayrılmışlar mıydı gerçekten ? Bitmiş miydi o bitmez dedikleri aşk ? İki gün boyunca bunları düşünmeden edemedim . Evde stoklarım tükenmişti . Biraz dışarı çıkmalıydım . Evim ünüversitenin ordaydı .  Merkezden uzak bir yerde ağaçların içinde güzel bir yerdeydi . İnsanlardan uzak olmak beni rahatlatıyordu . Bazı insanlar beni tuhaf değerlendirebilir belki ama ben böyle olmayı seviyorum . Dışarı çıktım . Güneş bile acımıştı bana . Tüm şefkatini üstüme yansıtıyodu . O da anlamıştı sarılacak kimsem olmadığını . Temiz hava ne kadar da iyi geliyomuş insana . Bu güzel havanın tadını çıkara çıkara bakkale yürüdüm . Bakkala varmak istemiyordum ama malesef varmak çok uzun sürmedi . İçeri girdim . Sanırım kendimi kaptırmıştım . Önüme geleni sepet atıyordum . Ruhsuz biriydim evet amakızlık mirasımdan kaybetmedim heralde . Kasaya geldiğimde anlamıştım kendimi aştığımı . amaan neyse sanki her gün alışveriş yapıyordum . bunlar bana en az 3 hafta hatta 4 hafta dayanırdı . Malzemeleri birer birer doldurdum doldurdum da bunları nasıl eve götürecektim .Neyseki market sahibinin küçük oğlu koştu imdadıma . Market dediysemde büyük birşeyler  düşünmeyin . Bir mahalledeki market ne kadar büyükse bizimkiside öyleydi . Market sahibinin küçük oğlu Mustafa poşetlerin bi kısmını ben bi kısmını aldık sohbet ede ede eve kadar geldik . Evin bahçesinde teşekkür edip poşetleri elinden aldım cebinede para koymayı ihmal etmedim genç çocuk sonunda para lazım bu yaşlarda . Poşetleri alıp mutfağa yöneldim . Şımarık kedimde sanki elimde hiç yük yokmuş gibi üstüme atlayıp oyun oynamaya çalışıyor . Mutfağa girdiğimde poşetleri yere bıraktıktan sonra biraz solukladım . İyice dinlendikten sonra içlerinden birer birer alıp yerlerine yerleştirmeye başladım  . Benim için çok yorucu birşeydi . Tabi fazla harekete bünye alışık değil . Hiç bitmeyecekmiş gibi geldi bi an . Neyseki ölmeden sonunu görebilmiştim . İşimi bitirir bitirmez hemen sevgilimin yanına koştum . Sevgilim dediysem de hemen yanlış anlamayın yatağımdan bahsediyorum . Ben denince akla ilk ne gelirkin . Yanlızık ve ruhsuzluk dışında tabi . Televizyonu açıp yatağıma iyice yerleştim . Bi yandan telefon bi yandan televizyon günümü gün ediyodum ki zilin çalınmasıyla tüm büyü bozuldu . O sırada hatırladım Nevin Ablanın bu gün geleceğini . Nevin Abla evin hizmetlisiydi . Haftada bir gün gelir tüm evi pırıl pırıl yapar çıkardı . Çoğu zaman rastamazdık birbirimize . Gelmeden önce haber verir bende o rahatsız olmasın diye çıkardım . Annem varken de bize çok yardım ederdi , saolsun annem öldükten sonra da bana çok destekçi oldu . Koşarak kapıyı açtım . Kapı açılır açılmaz boynuna atıldım . Hayırdır deli kız diye herzamanki gibi takıldı yine . '' hiç Nevin Abla özlemişim seni '' . Gülümseyerek malzeme dolabının yanına gitti bene o rahatsız olmasın diye üstümü değişip çıktım . Yanımda her zaman ki gibi kağıt ve kalemim . Garaja gittim arabama binip pek kullanmadığım arabamı garajdan çıkardım . Benim arabamın arkasında annemin arabası duruyodu . Durup biraz onu izledim . Annem arabasını çok severdi . Çalışmadığı vakitler arabasıyla ilgilenmek onun hobileri arasındaydı . Bazen arabasını kıskandığım bile oluyodu . Onu benden daha çok sevdiğini düşünürdüm annemde hep bu fikrime gülerdi .  Çok güzel gülerdi . Sanki o gülünce tüm dünya dururdu . Uzun sarı saçları zümrüt gözleri vardı . Buğday teniyle etrafındaki herkezi etkilerdi . Bunları düşündükçe boncuk boncuk damlalar aktı gözümden . Yol buğulanmıştı . Gözlerimi avuşturup yolu net görmemi sağladım . Kısa süre sonrada kordona vardım . Arabamı bulduğum ilk boş yere bırakıp yürümeye başladım . Kordonda bi kaç tur attm sonra bir bana oturup kağıda gömüldüm . Yine cümleler sıra sıra kağıda dökülüyolardı . Durup derin bi iç çektim . Manzaraya kaptırmıştım yine kendimi .  Öyle güzeldi ki martılar , deniz şırıltısı yeni doğmuş bebek gibi temiz ve günahsız . Niye vardı ki bu insan oğlu . Tüm bu güzelliği niye mahvediyodu . Bu düşüncelerin içinde kaybolmuşken telefon titredi . Banka veya operatördür diye bakmadım ama ikincisi geldiğinde banka veya operotör olmadığını anladım . Bu  sefer meraklanmıştım . Telefonu cebimden çıkarıp mesajlar bölümüne girdim . Mesaj Berkcan'dandı . Numaramı nasıl bulmuştu . Tabi ya o gün geldiğinde su getirmek için gitmiştim . O sırada almış omalı . İlk mesajda '' Buluşalım '' ikincisinde '' Özledim '' yanındada gülen işaret vardı . Nasıl bi yüzsüzlüktü bu . Bide gülücük koymuş ya öldürecek mi bu beni  Hiç cevap veresim gelmedi ama sıkılamasını istemiyodum . '' Olmaz işim var'' diyip konuyu kapattığımı düşünüyodum . Telefonu cebime geri koymama kalmadı gözlerim karardı . 

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Apr 11, 2015 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

Geçmeyen GeçmişDonde viven las historias. Descúbrelo ahora