"Ya gitsene başımdan!" Diye cırladım. "Seninle küsüm hâlâ ve dün akşam olanları da unutmadım. Yürü git!" Dedim sertçe. Aslında küs değildim artık. "Yalnız, bu küskünlük fazla uzadı küçük aslan. Biraz daha uzarsa öpüşerek barışacağız." Der demez kolumdan tutup beni çevirdi. Onu itmeye çalıştım ama işe yaramadı. "Yerinde dur da gözüne bakayım." Deyip, elimi yüzümden yavaşça çekti. Bakışlarım anında yeri bulurken, ona ve kaslı pürüzsüz vücuduna bakmamak için kendimi zorladım. "Makyaj yaparken mi oldu?" Diye sorduğunda, ellerini nazikçe çeneme yerleştirip, yüzümü kaldırdı. Bakışlarım ağır ağır vücudundan yüzüne çıktı ve irislerimiz ilişti. Sonbaharı anımsatan yeşilliklerim ile gecenin karanlığını anımsatan kömür karası irislerimiz birkaç saniye birbiriyle hasret giderdiler.

Bakışları kızaran gözlerimden bir saniye bile ayrılmadan, bedeni bedenime daha bir yaklaştı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Keskin şampuan kokusu içimi hızla talan edip, akciğerlerimi şenlendirdi. "Dün akşam için özür dilerim küçük aslan..." Dedi ve sol gözüme yavaşça üfledi. "Geçti mi?" Diye sordu sakince.

Avucunu kalbime bastırdı. Kafamı anında iki yana sallayarak. "Geçmedi." Dedim. Aslında ağrıyan ve kanayan yer gözüm değildi. Kalbimdi. Ve "Geçti mi?" sorusunu kalbim için söylemişti. "Geçmeyecek de." Diye fısıldadım. Tekrar soğuk nefesini yüzüme üfleyerek baş parmağıyla nazikçe gözlerimi ovdu. "Geçmeyecek küçük aslan..." Alnını alnıma yasladığında, ellerimi kaslı ve nemli kollarına çıkarttım. Sol elini belime yerleştirip Birkaç saniye sessizce soluduk. "Çünkü benim de geçmiyor. Orası hep boşluk ve kapkaranlık. Kimse aydınlatamadı..." Diliyle dudaklarını ıslattığında dudaklarına baktım. "Kalbimi yerinden söktüler küçük aslan. Benim kalbim canlıyken yerinden söküldü." Dediğinde, titrek bir nefes aldı ve alnını alnımdan çekti. "Kalbim beş yaşından beri kayıp Zümra. En azından senin kalbin hâlâ canlı ve yerinde." Acıyla çıkan sesi yüreğime kocaman bir kaya parçası gibi düştü. Birkaç saniye sessizce birbirimize baktık. Kara irislerindeki duygusallık saniyeler sonra silinip yine eski okunmayan haline döndü.

Bakışlarımı omzundaki kurşun yarasına çektiğimde, sağ elimi yavaşça kaldırıp, parmaklarımı dikiş izinin üstüne bıraktım. Baş parmağımla biraz okşayıp, parmağımın altındaki yarayı inceledim. "Açtığın yarayı, gururla taşıyacağım küçük aslan." Kaşlarımı çatarak gözlerine baktım. Dudaklarının kenarı alayla yukarı kıvrıldı ve tekrar bakışlarını omzundaki elime çekti. "Küçük aslan bu akşam gerçekten artık konuşalım. Çünkü seninle konuşacaklarım birikiyor." Parmaklarım yavaşça yaranın üstünde gezerken, bedeninde açtığım yaraları ve o günü tekrar zihnimin kuytu köşesine atıp Demir'e baktım. "Bu akşam düğünden sonra, konuşabilir miyiz?" Diye sordu. Aklım, "Onunla konuşma!" derken. Kalbim, "Konuş." Diyordu ve ben kalbimin sesini dinleyip, "Ama açık ve net olmalısın." Dedim. Demir'i dinlemek ve onu biraz olsun anlamak istiyordum. Bütün bu yaptıklarının gerçekten mantıklı bir açıklamasının olmasını istiyordum. Dudakları açıldı ve dişlerinin göstererek gülümsedi. Küçük gözleri daha bir kısılırken, sakallarının arasında kaybolan gamzeleri gün yüzüne çıkıp bana göz kırptılar. Belimdeki elini sıkılaştırıp, beni iyice kendine yaklaştırdı. "Tüm şeffaflığımla konuşacağım." Dedi ve her zaman yaptığı gibi yüzünü yüzüme eğerek dudaklarını alnıma bastırdı. Sıcak, hayat dolu dudakları alnımda bir süre durduğunda gözlerimi kapatıp Demir'in kokusunu ciğerlerimin en ulaşılmaz noktalarına kadar çektim. Kan akışım hızlanıp, bütün bedenime koşmaya başlarken, bir an bu pozisyonumuz kalbimi tekletti.

Dudaklarını geri çekti ve bu sefer çenemi öperek geri çekildi. "Küçük aslan beni gizlice kesmek yerine açık açık bedenimi süzebilirsin. Ne de olsa senin kocanım ve bedenime bakmakta özgürsün." Dediğinde, utançtan kızardığımı hissettim. Yanaklarıma yükselen ısı ile kaşlarımı çatıp, iki elimle Demir'i göğsünden ittim. "Ne saçmalıyorsun!" Dedim sinirle. "Seni süzmedim!" Diye bağırsam bile bakışlarım aksini iddia ediyordu. Kıkırdadığında, kafasını sallayarak, "Süzmedin hırçın aslanım." Dedi ve göz kırparak dolaba doğru ilerledi. "Ben yanlış anladım o zaman... Hem yüzünde makyaj olmadığını ve gözüne toz kaçmadığını da yanlış anlamış olabilirim." Diye söylendi. Rezil oluşuma sinirlenip hızla odadan çıktım.

Zümra 15 Mayıs'ta kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin