1.Bölüm~

41 5 11
                                    

Herkese merhaba! Bu benim ilk fantastik hikayem, OY verip bol bol YORUM yaparak destek olursanız çok mutlu olurum. Keyifli okumalaaar~

Hikayeye başlama tarihinizi buraya bırakın^^

•••

Soğuk.
En az hislerim kadar.
Issız ve gizemli bir orman.
Ninni gibi gelen ıslık seslerinin buradan yükseldiğini biliyordum.

Aralıksız yağan kar, zifiri gecede tehlikenin küllerinden yeniden doğuşuna şahitlik eden ikinci şeydi.
İlk şahit bendim.
Karanlık ormanın derinlerinden yükselen ıstırap dolu yakarışı duyduğumda geri dönülemez bir yola girdiğimi biliyordum.

Bu ormana her gelişim başlı başına bir tehlikeydi ancak içimdeki ses, sorularımın cevaplarını burada bulacağına inanıyordu. Bir süre önce başlayan kükremeye benzer sesler anlık bir yakarışa dönmüştü.

Artık emindim. Biri yaralanmıştı.

Geri dönmem gerekiyordu ancak o an yoğun olarak hissettiğim yardım etme dürtüsü adımlarımı hızla ileri atmama sebep olmuştu. Kalbim ağzımda atarken her ihtimale karşı montumun cebindeki çakıyı avuçlarımın arasına aldım. Henüz kendimi korumayı tam anlamıyla öğrenememiş olsam da bu keskin alet bir süre beni idare edebilirdi.

Soğuktan titreyen bacaklarım karla kaplı zemin yüzünden yalpalıyordu. Dün akşam saatlerinde aniden yağmaya başlayan kar ormanı kardan bembeyaz bir örtü gibi kaplamıştı. Şimdi yoğun bir şekilde yağan kara rüzgar da eşlik ederken aldığım nefesler bir ok gibi ciğerlerime batıyordu. Kış sert yüzünü sonunda gösteriyordu. Dün kara ve çamura yakalanmam yetmiyormuş gibi bugün de rüzgara teslim olmuştum. Kalın atkımı sadece gözlerimi açıkta bırakacak şekilde sıkıca yüzüme sararak karanlık ormanı inleten sese doğru yürümeye devam ettim.

Kar taneleri ormana bembeyaz bir gelinlik giydirirken rüzgar görüş alanımı daha da daraltıyordu.

Umarım karşıma bir ayı çıkmaz, diye geçirdim içimden. Hiç beklemediğim bir anda karşıma bir hayvan çıkabilirdi. Belki hızlı koşarak paçayı kurtarabilirdim. Ya daha tehlikeli bir şey çıkarsa?

Ondan daha da kötüsü.
Bir katil?
Bu başlı başına bir felaket olurdu.

Yırtıcı bir kartal sesine benzer canhıraş bir ses duyduğumda tüylerim ürperdi. Birkaç metre ilerden hızlıca yükselen siyah bir karartı gözümün önünden geçerken o an rüzgar bir fırtınaya dönüşmüş ve bütün gürültü kesilmişti. Dehşet içinde durup yutkundum. Yanlış görmüş olabilir miydim?

Gözlerimi şiddetli rüzgardan korumak için birkaç saniyeliğine kapattığımda bir şeyin çarpma sesi kulaklarıma dolmuştu. Korkuyla gözlerimi aralayarak etrafıma baktım. Bir elim cebimdeki çakıyı sıkıca tutarken diğer elim ışığı cılız, küçük bir feneri tutuyordu.

Işığı kısaca etrafa tutup kontrol ederken sesin geldiği yöne doğru koşar adımlarla yürüdüğümde gördüklerimle gözlerim irice açılmış, soluduğum soğuk nefesler hızlanmıştı.

"Kan!" Adımlarım kan izlerinin geldiği yerde duraksadı.

Tam şu anda arkanı dönüp hiçbir şey görmemiş gibi eve dönmelisin, dedi iç sesim.

Gidebilir miydim? Gerçekten vicdanım bunu kabul eder miydi? Hayır. Geri dönemezdim.

Kafamı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım ve kalan son cesaret kırıntılarıyla kanın başladığı yere yürüdüm. Kan, en çok geniş gövdeli bir ağacın diğer tarafından gelmiş gibiydi. Sonunda şiddetli rüzgar dinmiş ve kar olduğu gibi yağmaya devam ederken derin bir nefes alarak temkinli bir şekilde kan izlerinin başladığı yere ulaştım.

Tılsımlı RuhlarWo Geschichten leben. Entdecke jetzt