Sıcak eli yanaklarımı okşayınca hasret kaldığım kahverengi gözlerine uzun uzun baktım. "Yaşayacaksın... Ölmeyeceksin Zümra ve ben seni o canavarın elinden kurtaracağım. Bunun için bana yardım etmen gerekiyor... Seni bulana kadar sakın ölme uğur böceğim, olur mu?" Kafamı sallayıp burnumu çektim. Dudakları yukarı kıvrıldı ve dudaklarını alnıma bastırdı. "Aferin benim böceğime." Dedi ve kollarını bedenime sardı. İçimdeki bütün huzursuzluk bir sarılışıyla kül olup giderken birkaç saniye hiç olmadığım kadar mutlu ve huzurlu hissettim. "Lütfen ölme Zümra'm. Lütfen ölme." Diye fısıldadı kulaklarıma, "Ölmeyeceğim." Dediğimde sarılı olduğum bedeni bir anda kucağıma kum olarak aktı ve ben korkuyla çığlık atarak kucağıma düşen kum tanelerine baktım. "Batuhan! Ne olur geri gel! Lütfen geri gel, korkuyorum." Diye ağlamaya başladım ama kum taneleri canlanmak yerine sadece gözyaşlarımla ıslanıyordu. Her iki avucumu kuma daldırıp, yüzümü eğerek ağlamaya başladım. Kalbim daha önce hiç olmadığı kadar acıyor ve durmasını hiç istemediğim kadar kalbimin durmasını istiyordum. "Batuhan lütfen geri gel." Dedim hıçkırıklarımın arasından. Ama Batuhan gelmedi ve ben yine umutsuzlukla avuçlarımı kalbime bastırıp olan gücümle bağırdım.

Canım yanıyordu ve ben ölmek istiyordum.

"Küçük kız! Küçük kız ağlama." Önümdeki kum tanelerinden ses duyduğumda, kum taneleri önümde bütün olup Mert'e dönüştü. Gözlerindeki korku ve kaygıyı görmemle ona sarılıp daha çok ağlamaya başladım. "Ağlama Zümra. Güçlü durman gerekiyor. Bizim karşımızda güçlü durmalısın ki, biz pes edip kaybedelim." Dedi kulaklarıma. Elleri saçlarıma gittiğinde yavaşça saçlarımı okşamaya başladı. "Bir küçücük kız varmış." Diye mırıldandı kulağıma. "Mert'cik onu çok çok severmiş." Diye devam etti. Kollarımı sıcak bedenine dolayıp kafamı omzuna yasladım. "Ona hep küçük kız dermiş." Rahatlatıcı kokusu beni sakinleştirmeye başladığında, kıkırdadım. "Mert, kalbim acıyor. Kalbimi iyileştirebilir misin?" Diye sordum. Sesim pürüzlü çıkmıştı. Benden ayrılıp, "Kalbini iyileştirmem için beni sevmen gerekiyor. Ama seni sevemem küçük kız." Dedi ve yüzüme düşen saçlarımı düzelttikten sonra o da su olup kucağıma aktı. Elbisem kir içinde kalırken yine ağlamaya başladım.

Bu ıssız yerde kimse yoktu. Beni buradan alıp kurtaran kimse yoktu. Kalbimi iyileştirecek kimse yoktu. Ve ben yine öksüz ve yetim kalmıştım.

"Özür dilerim küçük aslan." Bu sefer duyduğum ses ile olduğum yerde kas katı kesildim. Hıçkırığım durdu göz yaşlarım kurudu. Güneş gözden kayboldu ve karanlık çöktü. Hava soğudu bedenim üşüdü. Kalbimin acısı dinmek yerine kat be kat arttı. Korku ve öfke terk ettikleri yuvalarına geri dönüp kuluçkaya yattılar. "Özür dilerim küçük aslan. Kalbini kırdığım, ve canını yaktığım için özür dilerim." Yerden kalkıp arkama döndüm. "Seni üzdüğüm için özür dilerim." Sert çehresi bu sefer hüzün ve pişmanlıkla doluydu ama ona ve sözlerine kanmak yerine hışımla üstüne yürüdüm. "Senin yüzünden! Bu yaşadıklarım hepsi senin yüzünden! Senin yüzünden ölüyorum Demir Arslan ve sen beni kurtarmak yerine özür dileyemezsin! Benden özür dileyemezsin sen!" Diye bağırdım tükürürcesine. Karşısında durup öfkeyle soludum. Yanağına bir damla yaş düşüp sakallarının arasında yuva buldu kendine. "Kalbini bana ver Zümra... Ver ki iyileştireyim. Kırdığım kalbini onarmama izin ver." Dedi titreyen sesiyle.

"Demir'i anca sen durdurabilirsin." Demir'in arkasında beliren Yiğit'e baktım bu sefer. "Sana zehri vermesini anca sen engelleyebilirsin... Demir'in ne istediğini bul ve ona ver. O zaman yaptığı hatanın farkına varır. Bunu anca sen yapabilirsin Zümra." Dedi ve toz bulutu olup havaya karışarak gözden kaybolan Yiğit'in arkasından yüreğime oturan yumruyla bir süre öylece bekledim.

Bunlar benden ne istiyorlardı?

Neden kimse beni anlamıyorlardı? Tekrar hıçkırdığımda Demir'in yüzüne baktım. "Bana elini ver Zümra," dedi ve bu sefer yerden yükselen toz parçaları ile taşlar birbirine dolanıp kocaman bir hortum meydana geldi. "Küçük aslan elimi tut! Kalbini anca ben iyileştirebilirim. Benden başkası yapamaz!" Hortumun dağıttığı etrafa korkuyla bakındığımda, tanıdık simalarla göz göze geldim. Etrafım insanlarla dolmuştu ve ben hepsine ürkerek bakıyordum.

Zümra 15 Mayıs'ta kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin