3.BÖLÜM "Gölge"

Start from the beginning
                                    

Örnek aileler gibi büyük bir mutlulukla kahvaltımızı yaparken babamın susmayan telefonu tekrar çalıyordu. "Ringggg ringggg"

Galiba bu sefer önemli bir olay vardı ki babamın yüz ifadesi ekşimişti. Yanımıza doğru tekrar geldi ve

"Şirkette ki çalışanlardan biri verilerde çok önemli bir hatanın olduğunu söyledi. Acil gitmem gerekiyor. Bu günü başka bir güne bırakıp çok daha güzel olacağı sözüyle gidiyorum tamam mı Minik kızım?"

Yanağıma elini koydu ve küçük bir öpücük hem bana hem anneme verip gitti. Aklıma takılan şu soru 'babamın şirketi mi vardı!?'

"Anne, siz tam olarak ne yapıyorsunuz yani mesleğiniz ne?"

Americanosunu yudumlarken cevapladı annem

"Ben dün gördüğün hastanenin 3 ortağından biriyim. Zaten diğerleri baban ve Min Joon'un annesi. Babanın mesleği ise buraya gelirken büyük bir bina vardı sormuştun hani hatırlıyor musun? "

Evet dercesine başımı salladım ve devam etmesi için gözlerimi kocaman açtım.

"İşte o Holding baban ve Ji Kyun'un babasına ait. Bu Holding dünya çapında ünlü bir Holding."

Ağzım açık kalmıştı. Biz zengin değil çok zengindik. Zaten bunu bu lüks mekanın bana verilmesinden de tahmin etmiştim ama bu kadar da mı? Annem çantasından renkli kılıflı bir telefon çıkardı.

"Al bebeğim bu senin telefonun. Yenisini alacaktık ama içinde özel şeylerin vardır diye kararı sana bıraktık."

Bu telefon son model bir telefondu zaten daha yenisi mi olacaktı.

"Hayır gerek yok gereksiz masrafa anneciğim."

Bu cümleden sonra nedenini bilmediğim bir sebepten sonra annemin göz yaşlarının aktığını ve bunu benden sakladığını farkettim. Ben de hiç görmemiş gibi telefonu karıştırmaya başlayacaktım ki

"Ee... bugün ne yapmak istersin? Son tatil günün çünkü yarın okula gidiyorsun küçük hanım?"

Yarın okula mı gidecektim? Hem heyecanlanmış hem de korkmuştum. Bu konuyu düşünmeden gözlerimi kapattım.

"Lunapark!!... Lunaparka gidelim!"

Annemin yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Hesabı ödemeden çıkmıştık kendi mekanımdan. O kısmı bastırmasam olmazdı.

Mekanın önünde beklerken lüks bir araba önümüzde durdu ve bir koruma kapıyı açıp girmemizi bekledi.

Annem girmem için işaret ederken gözleriyle hemen arabaya bindim. Annem de yanıma oturmuştu.

Sıkıcı bir yoldan 15 dakika sonra kocaman bir lunaparkın önünde bulunuyorduk. Annem hadi dercesine ilerlememi bekliyordu. Hemen içimde oluşan müthiş bir heyecan uyandıran kabinli dönme dolaba yöneldim.

"Yine en sevdiğine mi bineceksin tatlım?"

En sevdiğim mi? Dönme dolap mı? Yine kendim hakkında yeni bir bilgi daha öğrenmiştim. Hangi kabine biteceğimi soran anneme tek ve net bir cevapla

"7. Kabin"

Annem büyük bir şaşkınlıkla bana bakıyordu ne olduğunu sorduğumda

"Buraya her ay gelirdik ve sen hep 7. Kabine binerdin. Bir şeyler hatırlayabiliyor musun güzel kızım?"

Bu soruyu sorunca uzayda uzaylı bulmak isteyen astronotlar gibi umutla bakıyordu. Ama içimden geleni yapıyordum. Hiç bir şey hatırlamıyorumdum. Istesem de...

The Dark House Where stories live. Discover now