Benim sırıtmamdaki tek sebep daha yeni içimden geçen cümleyle onunkinin benzemesiydi, o ise her zamanki gibi fesat anlamıştı, mal işte.

Ben masaya oturduğumda arkamdan gelen ulaş kafasını kaşıyıp masaya bakarken masadakileri süzüp " kola, ekmek, Nutella ve zeytin" diyip tek kaşını kaldırırken ağzıma attığım zeytin çekirdeğini çıkarıp " ne bekliyodun paşam sana evindeki gibi kraliyet sofrası falan hazırlayacağımı mı?" dediğimde masayı işaret edip " amk senden lüks bişey bekleyen yok ben Nutella sevmem, yeşil zeytin de sevmem, bide sabah sabah kola... Git bana domates falan ekmek arası bişey yap " diyip masaya oturan ulaşa tek kaşım kalkık ilk önce bir süre bakıp ayağa kalkarken ulaşın ağzına parmak uçlarımla vurmuştum.

" gereksiz küfür etme... Hem sana karın hazırlasın keyfine göre kahvaltıyı, şimdi beğenmediysen yoldan bişeyler alırsın " diyip yanından ayrılarak üst kata okul çantamı almaya çıktım.

Geri aşağı indiğimde ulaşın sadece altında okul forması üstünde siyah bol bir sweatla görünce ağzım açık baktım. Okula geç kalıcaz bide bunun giyinmesini mi beklicem cidden?

" bakma öyle, bugün yastayım siyah üstle gidicem" dediğinde "hayırdır" diyip masanın üstündeki telefonumu almıştım.
Ulaş umursamazca elini cebine atıp evden çıkarken bana tek dediği şey "sanane" olmuştu.

🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹

Okulun yakınlarına geldiğimizde ulaşa arabayı durdumasını söyleyip inmiştim.
Biri bile ulaşın evinde kaldığımı öğrensin istemezdim.
Ulaşın giden arabasının ardından öksürüğe boğulurken sırtıma vuran biriyle kendime geldim.

" balım bize daha lazımsın öbür dünyaya öksürükten gitme" diyip yalçınla Gülşen emrenin sözlerine göz devirip emrenin bacağına tekme attım "öküz gibi ne vuruyon" dediğimde emre inleyip yalçının arkasından geçerken "kanka bu kız tam bir cani iyilikte yaramıyor" dedi.

"hak ettin" diyen yalçının arkasından emre ona hain bakışı attığında kendi kendime gülüp "hangi sınıfa gireceksiniz" dedim.
Okullar arası maç turnuvaları bitene kadar bizimle aynı okulu paylaşacaklardı.
Açıkçası onlara söylensemde geldikleri için mutluydum, çünkü çakılla ne kadar arkadaş olmaya çalışsamda aşırı yakın olduğumuzu söyleyemezdim, tenefüsler desen çoğunda yalnızdım. En azından bir süre Yalçın ve Emre sayesinde yalnızlıktan, yalnız oturmaktan kurtulurdum...ha birde okulda artık sevgilim var onuda unutmamak lazım.

"11/C" dediğinde sevinçle yanımdaki yalçının boynuna sıkıca sarılmıştım.
Yaptığım şeyle herkes sustuğunda ellerim hala yalçının boynunda biraz kendimi geriye çekerken yüzümüz Dipdibe olan yalçına kızaran suratla bakıp "y.. Yani ben ay.. Bu sınıftayız Di.. Diye sevindim ondan şey yapt-" dediğimde Yalçın yüzüme sıcak nefesini üflerken vücudum istemsizce gıdıklanmıştı.

"anladım" dediğinde hala ona sarılı olan kollarıma bakıp hızla ayrıldım.
Emre ikimize bakıp gülerek "Yalçın sevgilin denen yılan yengemden ayrıl bence başımla ruh eşisiniz siz bak demedi deme" diyen emreye tam cevap verecektim ki ellerime dolanan ellerle susa kalmıştım.

"onun bir tane sevgilisi var zaten kardeşim, bak işine" diyip hızla beni çekiştirerek yüzüme bile bakmadan yürüyen parsla birleşmiş ellerimize kızararak baktım.
Bellkii bugün ful domates surat olarak gezecektim.

Okulun tam kapısının önüne kadar sessizce gelirken en sonunda dayanamayıp parsı durdurup " yanlış anladın emrenin kötü niyeti yoktu" dediğimde pars elimi bırakıp yol boyu çatık olan kaşlarını ellerine yüzümün yanlarına koyunca düzeltirken gülümseyip " balım bakma sen benim duruşuma ben kıskanç bir erkeğim sevgilimin yanında başka bir erkeği görmek bile beni sinir eder" dediğinde kafamı eğerken pars çenemden başımı kaldırıp yüzünü yüzüme sabitleyerek işaret parmağını tam kalbimin üzerine götürüp " bu yüzden kalbini benden başka hiç bir erkeğe açma sen bana, ben sana aitim... Beni kendi ellerinle kötü bir erkeğe çevirme " neden bu cümle bana romantik gelmesi yerine ürkütmüştü?

"sende benden başkasını sevme" hızla dediğim sözle daha yeniki buzlar birbir kırılmış pars kocaman gülümsemesiyle bana sıkıca sarılmıştı.
Benim yüzüm okulun bahçesine dönük dururken bahçe kapısından sert bir şekilde bana bakan ulaşa donukça baktım.
Ağzımı oynatarak "bunu sen istedin" diye geçirdiğim sıra pars benden ayrılırken gülümseyerek elini uzattığında sıkıca tuttum.

Bahçede çıktığımızı öğrenmeyen herkeste şaşkınca bakarken göz devirdim.
Utanma balım, sen utanılacak birşey yapmadın diye içimden geçirip okula kadar sessizce yürüdüm.

Sınıfa girdiğimizde arkamızdan belliki gelmiş olan ulaş parsa omuz atarak yanından geçerken arkasından gelen Sercan ve dorukta bana bakıp gülümseyerek ulaşın arkasından gittiler, tam bende yerime geçecektim ki pars dahada sıkı elimi tutup beni bırakmadan "artık ulaşın yanında oturmana gerek yok, benim yanıma otur" dedi.

Nedensizce onun yanında oturmak istemiyordum, belkide ulaşın yanında oturmaya alıştığımdandır diye içimden kendi kendime geçirerek "senin yanında zaten biri var" dedim.

Pars normalde yanında oturan çocuğuna iki kaş göz yapmasıyla çocuk kalkarken "artık yok" diyip sırıttığında gülüp yanına oturdum.

Pars elini omzuma atıp her zamanki gibi sıraya birşeyler çizmeye başladığında arkama dönerek merakla ulaşa baktım.
Elleri sıkmaktan kızarmış bir şekilde sadece camdan tarafa bakıyordu.

"günaydın çocuklar" diyen arkasında Yalçın, emre ve tanımadığım yalçınlardan bir çocukla içeri giren hocaya döndürdüm başımı.

Yalçın girdiği gibi kızlar ağzı sulana sulana bakmaya başlamıştı bile.
Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme Yalçın her kızın hayalindeki erkekti bence... Çok yakışıklı hemde sempatik.

Yalçın o kadar kız yerine gözlerini bana sonrada parsın omzuma attığı eline çevirirken zaten soğuk duran suratını dahası varmışcasına daha da dondurdu.

"zaten bu çocukları biliyorsunuz.. Futbol turnuvası bitene kadar bir süreliğine sizle derse girecekler,çoxukalar boş yerlere oturun" diyip hoca etrafa göz gezdirerek " emre sen başkan yani çakılın yanına otur" dediğinde doruk ayaklanarak "başkanın yanına başkan yardımcısının oturması makbuldur hocam ben oraya oturayım emre arkadaşımız benim yerime gelsin" dediğinde hep beraber sınıfça gülerken Sercan doruğa vurup " beni sattın mı lan" dediğinde ikinci bir gülüşme olmuştu.

Hoca gülerek doruğa yerinde kalmasını söylerken emre hocanın dediği yere geçmişti.
"anıl sende önderin yanına geç en arka sol" dediğinde adını yeni öğrendiğim esmer tenli çocuk o tarafa giderken yalçına döndüğünde o ve ulaşa baktım. Ben kalktığıma göre tek boşta kalan yer ulaşın yanıydı.
Aklımdan geçen şeylerle beraber hocanın yalçına ulaşın yanına geç demesi bir olunca istemsizce seslice gülmüştüm.
Sessiz ortamda dikkat çeken gülüşümle ulaş çatık kaşlarla bana dönerken susarak önüme döndüm.

SERSERİ (ulba) Место, где живут истории. Откройте их для себя