36. Bölüm ☁ Kabus

Start from the beginning
                                    

''Kız bizde,'' dedi Batıkan rahat bir şekilde.

Akşama doğru neredeyse hepimizin karnı acıkmaya başlamıştı. Daha doğrusu Kuzey ve Batıkan bunu hiç belli etmiyordu ama ben hissedebiliyordum çünkü en son sekiz saat önce bir şeyler atıştırma şansımız olmuştu. Artık midemin kendini sindirmeye başladığından bile şüphelenmeye başlamıştım.

Batıkan yaklaşık bir saat uyuduktan sonra ön tarafa geçmiş ve evin içinde olanları o dinlemeye başlamıştı. Kuzey'de arkaya benim yanıma geçmişti. Batıkan gibi başını cama yaslamak yerine dizlerimin üztüne koymasıyla donakalmıştım. Batıkan'da bu harekete şaşırmış olmalı ki dikiz aynasından bir süre şaşkınca baktıktan sonra gülerek önüne dönmüştü.

Ve işte rezil olduğum an.

Kuzey tam gözlerini yumduğu anda karnım hafifçe guruldamıştı.

Duymamış olmasını dilerken hafifçe gözlerini araladı.

Bu sefer gözlerini yuman ben olmuştum. Utançla alt dudağımı dişlerken Kuzey'in kıpırdandığını hissettim. Tek gözümü araladığım da ise onun alaycı yüzüyle karşılaşmıştım.

''Acıktın mı?'' dedi yumuşak bir sesle.

''Saçmalama. Tabi ki hayır,'' dediğimde tekrar güldü. Batıkan'ı dürterek kendine dönmesini sağladı.

''Ben yemek alabileceğimiz bir yer bulmaya gidiyorum,'' dedi ve arabadan indi. Kapıyı kapatman önce ''En geç yarım saate dönerim,'' dedi ve bana doğru eğilip boyun girintime bir öpücük bıraktı. Normalde belki bu kadar utanmazdım ama Batıkan'ın yanımızda olması utancımı onlarca fazlasına katlıyordu. Ukala bir şekilde gülerek arabanın arkasına dolandı ve bagajı açtı.

İndirdiği biseklete binerken yüzümde ki utangaç ifade kendini gülümsemeye bırakmıştı. Kuzey bisiklet sürüyordu. Vay be.

Yaklaşık on dakika sonra açlığın verdiği halsizlikle Batıkan'ı umursamadan arka koltuğa uzanmıştım. Karnım sırtıma bile yapışmış olabilirdi. Yavaşça gözlerimi yumdum ve en azından yemek gelene kadar uyumayı diledim.

Gözlerimi açtığımda havanın çok daha fazla kararmış olduğunu gördüm. Kol saatime baktığımda telaşla yerimden kalkmıştım. Kuzey gideli neredeyse bir saat olmuştu. Batıkan'ın karşı çıkmasından korkarak onun fark etmemesini dileyerek kapıyı açtım ama anında bana dönmüştü.

''Nereye?'' dedi tek kaşını kaldırırken.

''Çok bunaldım. Biraz hava alıp geleceğim,'' dedim. Onaylayarak önüne dönmesiyle Kuzey'in gittiği yöne doğru koşmaya başladım. Batıkan'ın beni göremeyeceği bir noktaya geldikten sonra duraksamıştım. Zaten yol boyunca hiç ayrım falan yoktu. Bunun verdiği rahatlıkla yürümeye başladım.

Yaklaşık yirmi dakika sonra yol uzamaya devam ederken bende yürümeye devam ediyordum. Kuzey hala ortalıklarda görünmüyordu. Üstelik etrafta neredeyse hiç ev yoktu. Gözümden istemeden bir yaş süzüldüğünde avuç içlerimi gözlerime bastırdım. Yolda ağlaya ağlaya yürürken niye hala geri dönmediğini düşünmeden edemiyordum.

Başına bir şey mi gelmişti?

En sonunda bir kaldırıma çöktüm ve dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına doladım ve alnımı dizlerime yaslayıp daha da ağlamaya başladım. Hem çok açtım hemde yürüyecek halim kalmamıştı. Açlıktan resmen midem bulanıyordu.

Neredeyse on dakika boyunca böylece oturdum.

Dibimde bir şeylerin durduğunu hissetmemle başımı kaldırdım.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now