1🌩

3.8K 307 568
                                    

Ajussi, amca demek.

Keyifli okumalar.

Yorucu bir günün ardından sonunda işten çıkmış, eve gidiyordum.

Karanlık sokakta hızlı adımlarla yürürken gözüme çarpan şeyle durmuş ve bir adım geri atmıştım. Saat gece yarısını geçmişti ve bu sokaklarda, bu saatte kimse olmazdı. Fakat sol tarafımdaki ara sokakta, çöp kutularının arkasından bir çift ayak uzanmıştı.

Kaşlarımı çattım, hareket etmiyordu. Bu bölgede ufak çaplı da olsa birkaç çete vardı, o yüzden de kavgalar sık olurdu. Birisi yaralanmış ya da ölmüş olabilirdi.

Temkinli adımlarla ara sokağa girerken etrafa bakındım bir yandan da, kimse yoktu. Ayakların sahibine biraz daha yaklaştım ve kendi kendime, "Belki de ayyaşın biri sızmıştır." diye mırıldandım. Fakat öyle olsa bile en azından polise haber vermeliydim yoksa soğuktan donardı.

Çöpün yanına gelince koku yüzünden yüzümü buruşturmuş ve sonunda görüş açıma giren adamın yüzüne bakmıştım. Üstündeki kanı ve dayak yediği her hâlinden belli olan adamı görünce bir an korkudan nefesim kesildi. Telaşla etrafa baktım tekrar, keşke birileri daha olsaydı yardım edecek.

Gerginlikle yutkunup eğildim. Elimi adamın omzuna koyup yavaşça salladım. "Afedersiniz, kendinizde misiniz? Beni duyabiliyor musunuz?"

Cevap gelmeyince bir elimle adamın başındaki kapüşonu itmiş, diğer elimle de uzun, siyah saçları yüzünden çekmiştim. Her gün markete gelen adam olduğunu fark edince daha fazla endişelenmiştim. Bugün markete neden gelmediği şimdi anlaşılmıştı.

Elimi, nabzına bakmak için boynuna yerleştirdim. Kısa bir an nabız alamasam da sonrasında hissettiğim küçük kalp atışı ile rahat bir nefes almıştım.

"Çok üşümüş." diye mırıldandım. Ellerini tutarak neredeyse buz tutmak üzere olan ellerini biraz da olsa ısıtmaya çalışmıştım. "Yok, böyle olmaz bu." dedikten sonra montumu çıkarıp ona giydirdim. Küçük gelmişti ama bir şekilde giydirmiştim. Montumun kapüşonunu başına geçirdim ve atkımı da boynuna sıkıca sardım. "Bu seni biraz ısıtır." derken ben de çoktan üşümeye başlamıştım. Gündüz bile sıfırın altında olan hava sıcaklığı, şu an kim bilir kaç dereceydi.

Hastaneye gitmek lazımdı ve neyse ki yürüme mesafesindeydik. Dikkatlice sırtıma aldığım adamın bacaklarından sıkıca tuttum. Ayağa kalkarken biraz zorlanmıştım, benim için fazla ağırdı.

Derin bir nefes alarak kendimi cesaretlendirdim ve elimden geldiğince hızlı adımlarla yürümeye başladım. Acilin kapısından girer girmez bizi gören bir hemşire hemen yanıma koşmuştu. Kısaca ne olduğunu anlattığımda hemen tedaviye almışlardı.

Duvardaki saate baktım, neredeyse iki olmuştu. Tereddüt ederek koridordaki boş sandalyelere baktım. Bir yanım hemen yatağıma girip uyumak istiyordu ama bu adamın kimsesinin olmadığını bildiğim için, onu yalnız bırakmak istemiyordum. Buraya kadar gelmişken bekleyip bir şeye ihtiyacı olursa yardım edebilirdim. Sandalyelerden birine oturdum ve kollarımı göğsümde bağlayarak başımı duvara yasladım.

Bir süre öyle uyukladıktan sonra hemşire yanıma gelmişti. "Şimdilik uyuyor fakat tam zamanında oradaymışsınız. Soğuktan ölmese bile bıçak yaralarının sebep olduğu kan kaybından kesinlikle ölürmüş."

"Yanında bekleyebilir miyim?" diye sorduğumda onayladı.

"Elbette. Polise haber verdik, kendine geldiğinde ifadesini alacaklar."

Başımı sallayarak oturduğum yerden kalktım. İçerdeki yatakların yanlarından geçerken tanıdık yüzü görünce yanına gitmiş ve yatağın yanında durmuştum. Yüzündeki ve ellerindeki kan lekeleri hâlâ duruyordu. Montum ve atkımı, ayak ucuna bırakmışlardı.

Silent Cry | HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin