12. Ah be Kadın

En başından başla
                                    

Demir'e bakarak, "Yok Efendim. Eşekliği ve şakaları bıraktığına söz verdi." Dediğimde, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Demir'in gözlerine yerleşen küçük kıvılcımlar hoşuma gitmişti. Onu sinir etmeyi seviyordum.

Kafasını ağır ağır, sallayarak Demir'e bakarak konuştu. "İyi, iyi. Seni üzerse bana söylemen yeterli... Haydi eve geçin." Kadir Bey önümüzden eve girdiğinde, Demir'den kaçarak Kadir Bey'in peşine düştüm. Şimdi onunla hiç de kavgaya girecek değildim. Zaten bir haftadır onunla tartışıyorduk.

Eve girer girmez, Valide Hanım, Asuman Hanım ile Hazan bizi kapıda karşılamışlardı. Valide Hanım yine aynı soğuklukla bana bakarken, Asuman Hanım ile Hazan ise her zaman ki sıcaklıklarıyla bana sarılmıştı. Evin yardımcıları da bizi güler yüzle karşıladıklarında, gözlerim Züleyha Hanım'ı aramıştı. Muhtemelen şimdi fizik tedavidedir diye düşünüp, bana doğru heyecanla koşarak gelen Hazal'a gülümsedim.

"Zümra... Zümra bana çizdiğin resmi odamın duvarına astım. Gel bak, çok güzel oldu." Hazal sabırsızca elimden tuttuğunda, Arkamdaki Demir öküzü, "Minik! Abiye hoş geldin öpücüğü yok mu?" Diye sordu.

Hazal duraksayıp bakışlarını, benim ile Demir'in arasında gezdirdi bir süre, ardından elimi yavaşça bıraktığında, gülümseyerek Demir'e doğru koştu. Arkamı döndüğümde, Hazal sevinçle Demir'in kucağına atladı.

Mahcup çıkan çocuksu sesiyle, "Özür dilerim kuzen, ben Zümra'yı görünce seni unuttum." Dedi.

"Kuzen de ne ya? Abi diyeceksin bana. Abi," Demir'e göz devirdiğimde, yüzünü kaldırarak bana baktı. Ne olacak yani kuzen dese? Abiymiş hah! Külahımın Abisi. Katilsin sen!

Demir, Hazal'ın yanaklarını öperken, birden gözlerime günahsız ve kötü biri olarak görünmüştü. Başkaları Demir'i kusursuz ve harika biri olduğunu sanıyordu. Ama ben ise onun nasıl bir canavar olduğunu biliyordum.

"Hazal, kızım gel elini yıkayalım. Demir Abin ile Zümra yeni geldiler biraz dinlensinler." Asuman Hanım, Demir'e bakarak, yumuşak ses tonuyla, "Yemek on dakikaya hazır yengem. O zamana kadar odanıza çıkıp biraz dinlenin." Dedi, tebessümle.

Demir Hazal'ı kucağından indirip bana bakarak, "Tamam Yenge." Dediğinde, Hazal bana bakıp, "O zaman yemekten sonra resmi göstersem olur mu?" Diye sordu. Hazal'ın boyuna yetişmek işin yere çömelip kolundan tuttum. "Sorun değil güzelim. Yemekten sonra da görebilirim." Dediğimde, Hazal gülümseyerek, karşılık verirken ben de gülümsedim.

Demir, odasına çıktığında, ben de salona girip, Valide Hanım'le sessizce oturduk. Valide Hanım, yine sertti ama sanki torunuyla evlendiğimi, artık benim onun gelini olduğumu kabullenmişti sanki.

"Babaanne, ben de çıkıyorum size afiyet olsun. Staja yetişmem gerekiyor." Hazan içeri girip, Valide Hanım'ın yanağına sulu bir öpücük bıraktığında, Valide Hanım gülümseyerek, "Hazan, şöyle öpme diyorum kuzum." Deyip şakayla kaşlarını çattığında, ilk kez sıcak gülümsemesine şahit olmuştum.

Hazan omuz silkip bana döndüğünde, "Akşam görüşürüz tatlım. Sonra bol bol konuşalım." Deyip salondan çıktı. Salonda yine Valide Hanım ile yalnız kaldığımda, Yukarıya çıkmadığım için pişman olmuştum. Valide Hanım ile konuşacak hiçbir şeyimiz yoktu. Neyse ki Hazal neşeyle salona girdi de salonun gergin havası biraz yumuşadı. O gelmeseydi daha fazla dayanamayıp yukarıya çıkardım. Hazan yanıma otururken, merakla sol elime baktı. "Zümra, eline ne oldu? Acıyor mu?" Bakışlarımı mavi gözlerinden çekerek yarama baktım, "Küçük bir kaza oldu, ama acımıyor." Deyip, yüzünü acıyla buruşturan Hazal'a baktım. "Hiç mi ağrımıyor?" diye sordu, kaşlarını çatarak.

Zümra 15 Mayıs'ta kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin