"Duş sonrası iki cilveleşmeyelim mi yani?"

"Cilveleşelim hayatım da şu an değil," dedim. "Uçağı kaçıracağız yoksa."

"Ama..." suratını anında üzgün hale getirdi. "Ben az önceki öpücükten bir şey anlamadım."

Tebessümle gözlerimi devirdim. Bu adamın libidosu alabildiğine yüksekti. "Göstereceğim ben sana birazdan öpücüğü," suratı hâlâ aynı ifadedeydi. "Hadi canım, bak geç kalacağız."

"Peki, daha fazla ısrar etmeyeceğim."

Kollarının arasından zorla da olsam çıktım. Fakat o, benimle teması kesmeyerek birlikte odadan çıktık. Kıyafetleri yatağa bıraktıktan sonra banyoya geçtim. Ben duşumu alırken Tolga üstünü çoktan giyinmiş saçını kurutmak için banyoya gelmişti bile.

Buharların arasından kabinin içinden çıktım. Bornozumun ipini bağlarken yine Tolga'nın kollarına hapsoldum. Kafası anında boynumun sağ tarafını buldu. "Benim güzeller güzeli eşim..." içine çektiği nefes sayesinde huylanmamla kafamı ona doğru yatırdım. "Mis gibi kokuyor."

Ne kadar huylansam da benim aklım ilk kurduğu cümledeydi. Güzeller güzeli eşim...

Kıkırdadım.

Adamın iltifat ediş cümlesi bile hoşuma gidiyordu.

Boynumu minik minik öpücükler konduruyordu. Huylanmam geçmiş yerini zevke bırakmıştı. Elim nemli saçlarını buldu, gözlerim kapandı.

Saçlarını ufak ufak karıştırırken mırıltı çıkarıyordum. Bu kadar küçücük bir ilgi bile beni o kadar mutlu ediyordu ki.

Fısıltı şeklinde, "Tolga..." dedim. Devam etmemi ister gibi duraksadı. "Bir şey söyleyeceğim."

Gözlerimi açmıştım ama parmaklarım saçlarındaydı. Kafasını boynumdan çekip kahvelerini kahvelerime dikti. "Söyle güzelim," belimde olan eliyle bel boşluğumu okşuyordu.

"Babamın anneme yaşattıklarını bana yaşatma olur mu?" anlamsız bakışları yüzümde gezindi. "İhanet etme bana. Çünkü ben annem kadar güçlü değilim, kaldıramam."

Sızlayan burnum ağlayacağımın habercisiydi.

Sıcacık avucu yanaklarımı buldu. İçimdeki korkuyu, endişeyi anlamıştı. Bakışlarında belliydi. O kahvelerde şefkati bir kez daha gördüm. Beni ne kadar çok sevdiğini, bana şefkatli oluşunu bir kez daha gördüm o gözlerde.

"Bu kalp sana mühürlüyken başka kimse için atmaz Burçin," yanağını yanağıma yasladı. "Bu can bu bedenden ayrılmadığı, sen kalbimde olduğun sürece ben hep senin olacağım..." sonlara doğru sesi fısıltı şeklinde çıkmıştı. O fısıltıda kendinden emin oluşu da belli oluyordu. "Ben her zaman seni seviyor olacağım, ömrümün sonuna kadar sana aşık bir adam olacağım. Sayende her zaman mutlu olacağım, ölürken bile."

Cümlesinin bitmesiyle sol yanağımdan gözyaşı firar etti. Rahatlamış hissediyordum. Onun bana verdiği güven, sadakat hiçbir şeyin önüne geçemeyecekti bundan emindim.

Yanaklarımızı ayırdığı gibi bu sefer dudaklarımızı birleştirdi. Sert öpüşüne karşılık vermeye çalıştım. Belimdeki elini kısa olan bornozumdan içeriye soktu, bacağımı tuttuğu gibi kaldırdı.

Tutkulu öpüşmemiz bir süre devam etti. Şu andan ve bundan sonra yaşayacağımız hiçbir şeyden şikayetçi değildim. Güçlerimizi birleştirmiştik, karşımıza ne çıkarsa çıksın aşacaktık.

Nefes nefese kızaran dudaklarından ayrıldım. Küçük bir gülümsemeyle banyodan çıkıp odaya geçtim. Yatağın üstünde duran kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Ayakkabımı da giydikten sonra takılarımı taktım.

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin