Tolga'dan ayrılıp bakışlarımı gözlerine çıkardım. Gülümseyerek bana bakıyordu, gülümsemesine sırıtmayla karşılık verdim. Elimin tersiyle yanağını okşarken kafasını salladı. Bakışlarımızla anlaşıyorduk.

"Gerek yok, evi bu haliyle satın alıyoruz," cümlemi bitirmemle Tolga'nın belimdeki eli sıklaştı.

"Yarın da işlemleri hallederiz."

Adam Tolga ve benim dediğimi onayladıktan sonra yarın buluşmak için evden ayrıldık. Yarından itibaren bu ev bize ait olacaktı. İçerisini istediğimiz gibi döşeyecek, dekore edecek, beğenmediğimiz yerleri değiştirecektik.

Eve geldiğimizde valizlerle birlikte bahçe kapısının önündeydik. Elçin'i zorla Cem'den ayırıp eve soktuktan sonra valizimle Tolga'nın yanında kalmıştım. Boynuna sıkıca sarıldıktan sonra dudağına kısacık bir öpücük kondurdum. "Yarın görüşürüz canım."

"Görüşürüz," elleri bedenimi sarmış halde şakağımı öptü. Zaten her boş bulduğunda ya öpüyordu ya da götürüyordu, neyse.

Yanından ayrıldıktan sonra içeriye girmeden önce hızlıca el salladım. Karşılığını alacakken Cem, Tolga'nın kolundan tutup çekiştiriyordu. Tolga sinirle kolunu ondan kurtarıp tabiri caizse döverek arabaya bindirdi.

İçeriye girdiğimde valizimi odama çıkarmadan salona geçecektim ki Artemis, bacağıma tırmanmaya çalıştığını fark ettim. Ağzı kulaklarında, kuyruğunu sallayarak bana bakıyordu.

Kucağıma alarak, "Kızım, sen beni mi özledin?" diye sordum. Sanki sorduğum soruya cevap verecekti fakat cevabımı yüzümü yalamasıyla almıştım. "Burçin, annem geldiniz mi?"

"Yok anne, daha yoldayız."

Salonda bir gürültü koptu. "Bak bir de dalga geçiyor," dedi. "Ayıp yaptığın ama."

Kucağımda Artemis'le birlikte salona girdiğimde odanın tam ortasında annemin terliğini gördüm. Demek ki az önceki gürültü bana doğru atmaya çalıştığı terlikten gelmişti.

"Ev alıyoruz!" neşeyle cıvıldayışım karşısında annem kaşlarını çattı. "Ne evi kızım?"

"Evlendikten sonra Tolga'yla birlikte kalacağımız ev annecim."

Oturduğu yerde arkasına yaslanarak, "Çok erken değil mi?" diye sordu.

Artemis'in kafasına öpücük kondurduktan sonra anneme döndüm. "Evin içi az da olsa inşaat halinde, yani düğüne kadar anca bitiririz."

"Peki, öyle diyorsanız öyle olsun," tavırlı gibi konuşmuştu ya da bana öyle geliyor olabilirdi.

Hazır olan yemekleri masaya dizdikten sonra her zamanki yerlerimize oturduk. Elçin, bir anneme bir bana bakıyordu. Bir şey için kıvranıyordu ve bunu tahmin etmek zor değildi. Sofrada telefonla oynamamız yasak olduğundan dolayı mesaj da atamıyordu.

Önündeki yemekten birkaç lokma daha aldıktan sonra bana baktı. Gayriihtiyari kafamı salladım ama bir şey demedi. Tam ağzıma lokma almıştım ki bacağıma yediğim tekme ile inledim. "Ahh!"

"Burçin, n'oldu kızım?"

Ters ters Elçin'e baktıktan sonra, "Yok bir şey anne," dedim. Elçin, kaş göz işaretiyle annemi gösterdikten sonra bakışlarını anneme çevirdi. "Annecim, nasılsın?" Gülay Sultan kaşlarını çatarak Elçin'e baktı.

"Bir şey mi isteyeceksin?"

"Hemen bir yanlış anlama, hemen bir yargısız infaz. Olmaz ki ama böyle," annem dediğine kıkırdadı. "Tamam tamam, ne diyeceksin?"

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin