9

1K 66 28
                                    

endoftheagee_

***

Kurallar
(+16, mutlu sonlu hafif angst)

Arkasında hiç bir anlam yoktu. Her buluştuklarında ya çok az konuşuyorlardı ya da hiç. Her zaman hırıltılı nefesler, anlamsız iniltiler, hızlı direktifler vardı ama.

Yatakta olmayacak, Draco'nun kuralıydı.
Öpüşme olmayacak, ise Harry'nin.

Çoğu buluşmaları, ofis tuvaletinde gerçekleşiyordu. Bazı günler arşiv odasında. Sayılı geceler ise, çalışma masasının üstünde. İki ayda bir, grupça buluşup gidilen barın tuvaletinde de, tabi. Aceleci, biraz da sakarca ve sarhoş ilk sevişmelerinin olduğu yer, en az bir araya geldikleri yer de oluyordu tabi bu durumda.

Şimdi?

Şimdi, ilk defa bir soyunma odasındalardı. Denediği smokin gömleği omzundan kaymış, terden platin saçları şakaklarına yapışmış halde, tüm gücüyle Harry'nin zevk noktasını aşındırıyordu Draco. Dilleri amansızca birbirlerinin boynunda geziyor, dişleri de küçük çizikler atıyordu eriştiği her deri parçasına. İkisi de birbirinin her kıvrımını, her zevk noktasını çok iyi biliyorlardı. Bittikten sonra, konuşmadan birbirlerinin boynunu iyileştirdiler. Harry mağazadan arkasına bile dönüp bakmadan çıkıp gitti, Draco ise, smokinin parasını ödemek için kasaya gitti.

*

"Bu artık bitmeli Harry. Lütfen."

Hermione biliyordu tabii. Hermione her zaman bilir çünkü. Harry ise sadece alt dudağını ısırıp kafasını sallamakla yetindi. Sürekli içinde olduğu için, hazırlamasına artık gerek olmayan deliğinde hala Draco'yu hissederken, sadece kafasını salladı.

Hermione öğrendiği gün, Harry yitik bir adamdı. Arkadaşının kollarında tüm işlevini kaybederek dağılıp ağlarken, içinde hala Draco'nun spermi vardı. Yavaşça bacakları arasından süzülen sıvıya rağmen Harry'nin ne kalkıp üzerini değiştirecek, ne de kendine temizleme uğuru yapabilecek hali yoktu. Hermione'nin kollarında dağılmadan hemen önce, yeni nişanlanan adamı tebrik etmişti.

*

Şimdi, peki?

Harry hala içinde ilerleyen adama hayır diyemiyordu. Ofis masası üzerine sırt üstü uzanmış, kopmuş düğmeleri etrafa saçılan gömleği gövdesini sergilerken, her darbede beli masanın kenarına çarpıyordu. Elleri dizlerinin altından kuvvetlice kavrayıp destek alırken, ritmi bozulan ve yine de hızlanan platin bedenin bir kaç saniye sonra boşalacağını bilerek daha da fazla kasılırken Harry, avcunu kendi uzvuna sardı. Sertçe, tek hamlede içinden çıkıp kendi penisini de okşaması için Harry'ninkine yasladı Draco.

Harry, spermle kaplı gövdesini örtmek için titrek elleriyle gömleğinin düğmelerini düzeltmek için asasını sallarken, Draco hızla pantolonunu toparlayıp, nişanlısı ve ailesiyle buluşmaya gitti.

Hermione'nin tüm çabalarına ve yalvarmalarına rağmen Harry, her defasında, adanmışçasına vazgeçmeden kendini Draco'ya vermeye, her defasında daha da eksilmeye, bile isteye devam etti.

*

Düğün günü gelip dayandı..

Ve, damat odasında, Harry, daha önce hiç sikilmediği kadar vahşice, bir bedel öder gibi sikilirken, hiç hissetmediği kadar cesur hissediyordu. Kalbi her zamankinden daha çok acıyor, elleri yanıyordu. Zevkten gözleri kararmış vaziyette, Draco'nun her darbesini minnettarlıkla cüretkarca karşılamaya devam etti.

Misafirlerin arasındaki yerini aldığında, bu sefer da içinden bacak arasına süzülen sıcaklığı temizlemedi. Asla elde edemeyeceği adamın, vücudunda bıraktığı hiç bir izi saklayamıyordu ama, içinde bıraktığını da silmeyecekti. Hele de bugün.

Uzun süren beklemenin ardından... Gelin, gelmedi.

Kalabalık şaşkınca uğuldamaya başladığında, Harry, Draco'nun omuz silkerek umursamazca smokin ceketini çıkarıp kendi kendine sırıtmasını izledi. Gülmeye başladığında göz göze geldiler ve herkes ne konuşuyorlarsa bırakıp gülen iki adamı izlemeye başladı. Draco zor da olsa kahkaha atmayı kesip, mihraptan inerek Harry'nin önünde durduğunda, Draco ciddiyetle, "Kes gülmeyi Potter." dese de Harry duramıyordu. Omzuna konan eller onu hafifçe sarstı, "Kes gülmeyi."

"Sıkıyorsa durdur beni." dedi, kahkahalarının arasından Harry.

Ve öpüşmek yok kuralını çiğnediler o an.
Hemen ardındansa, yatakta olmayacak kuralı da çöp oldu.
Konuşmamak üzerine sözsüz verdikleri karar.. Unutuldu.

Konuşacak çok fazla şey vardı. Biriken milyonlarca söz. Beklemiş çok fazla öpücük vardı. Ve sakınılmış binlerce dokunuş.

*

Draco, tekrar mihraptaki yerini aldığında, bu defa Harry misafirler arasında değildi.

Beklenti içindeki gurüh, mihraba giden yolun başında görünen Harry'yi coşkuyla alkışlarlarken, yanaklarındaki pembeliği masum düşünüyor olabilirlerdi ve belki hayatlarında hiç o kadar yanılmış olamazlardı.

Bir kez daha Draco'nun izi, bacak aralarından yolunu çizerken, bu defa azap içinde değildi Harry. Bu defa, üzerinde bırakılan izleri güvenle sahiplenerek yürüdü.

Yeminini etmeden hemen önce, Draco'ya göz kırpıp kızarmış dudağındaki minicik kesiği diliyle yoklayınca, eşinin karşısında arzuyla titremesine gülerek, "Ediyorum." dedi, Draco'nun pantolonu anında şişerken, Harry yine kahkaha atmaya başladı.

"Kes gülmeyi Malfoy!" dedi Draco ciddiyetle ama dudağının kenarına sakladığı gülümsemeyi kocasından gizleyemeden.

"Sıkıyorsa durdur beni, Malfoy."

Drarry One ShotsWhere stories live. Discover now