2. Bölüm

547 33 34
                                    

"Bunu söylemek çok zor... Ama babanız,"

"Babam mı?"

"Öldürüldü."

Benim babam yoktu ki!?

İç sesinin attığı çığlık beyninin kıvrımlarına çarpıp yankı yaparken gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Uykusu yavaşça bedenini terk ettiğinde adamın dediklerini tekrar düşündü ve olaya mantıklı bir açıklama getirmeye çalıştı.

"Başka bir Alyssa Ross'dan bahsediyor olabilir misiniz?" Dışarıya yönelttiği ses içerideki canavara göre daha yumuşak ve ılımlıydı.

"Chameleon'da Alyssa Ross adını taşıyan başka biri yok, bayan. Babanız kısa süre önce ev numaranızı kasabanın telefon rehberine kaydettirmişti. Size bu sayede ulaştım."

Duraksadı. Bu adam ciddi olabilir miydi?

"Orada mısınız?"

"E-evet buradayım. S-sadece..." Elleri titremeye başlamıştı. Bir an için telefon elinden kayar gibi oldu, hızla toparladı ve ahizeyi boynuyla omzu arasına yerleştirdi.

"Sadece?"

"Bu bir şakaysa, lütfen hemen buna bir son verin."

"Korkarım şaka değil efendim. Olmasını çok isterdim. O gerçekten iyi bir adamdı, kasabalılar tarafından sevilirdi."

"Ben..." Söyleyip söylememek arasında kararsız kalsa da sonunda kekeleyerek konuştu. "Bir b-babamın olduğundan haberdar değildim."

Karşıdaki seste en ufak şaşkınlık belirtisi yoktu. "İnanın bana ben de ihtiyar Keith'in bir kızı olduğunu yeni öğreniyorum. Hayat süprizlerle dolu, öyle değil mi?"

İsmi Keith'ti demek...

"Ceset şu an özel bir inceleme altında. Katil henüz bulunamadı."

"Anlıyorum..." diye mırıldandı Alyssa, hiçbir şeyi anlamlandıramamasına rağmen.

"Kötü bir haber verdiğim için beni bağışlayın, ancak birilerinin söylemesi gerekiyordu."

Söylemeseniz de olurdu, diye düşündü bir yandan her şey için çok geç olduğunu kavrarken.

"İyi geceler, bayan."

Hattın kesildiğini fark ettiğinde ahize bir süredir elinde duruyordu. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmemişti. Bir dakika, veya bir saat... Belki de bir saat gibi geçen bir dakika. Zamanın önemi yoktu, çünkü zaman bozulmuştu. Üzeri çiziklerle kaplı bir plak gibi takılıp kalacak ve birdaha asla eskisi kadar katlanılabilir olmayacaktı. En azından Alyssa nefes almaya çalışırken böyle hissediyordu. Havasız akciğerleri son damlasına kadar bitirdikten sonra bir kenara fırlattığı buruşuk meyve suyu kutularını anımsatmıştı ona. Sonrasında ne kadar içine hava üfleyerek düzeltmeye çalışırsanız çalışın, kenarlarında hep kırışıklar kalacak ve asla eskisi gibi sağlam görünemeyecek olan o kutular...

Gerçekten de şu ana kadar yaşamış bir babası varsa... Onu kaybettiği için üzülmeli miydi? Hiç görmemişti ne de olsa. Keith Ross... Sokaktan geçen herhangi biri kadar değerli, doğduğundan bu yana parçalarını birleştirmeye çalıştığı dev puzzle'ı dakikalar içinde paramparça edecek kadar kafa karıştırıcıydı. Oyunbozan bir çocuk gibi, sırıtıyordu karanlığın içinden.

Gece tüm kasvetiyle akıp giderken Alyssa çevirmeli telefonun altındaki sehpaya dayanmış, sehpanın kenarının sırtına batmasını umursamadan soğuk, tahta döşemenin üzerinde oturuyordu. Dizlerini hissetmiyordu ayağa kalktığında. Bacakları uyuşmuş, kendine gelmesi zaman almıştı. Fakat hemen sonrasında çığ gibi yığılmaya başlamıştı duygular, düşünceler, asılsız senaryolar...

Jeff the KillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin