1

147 11 15
                                    

Ağustos ayının bu sıcak gününde öğle saatinde üç genç dışarıda dolaşıyordu, sıcaktan aşırı bunalmış olan sarı saçlı kız üzerindeki dar kıyafeti çekiştirerek konuştu,

"Bundan nefret ediyorum, artık gidelim."

"Bize verilen görevi yapmak zorundayız Liz."

Kahverengi saçlı çocuk onu umursamadan yoluna devam ediyordu,

"Çok sıcak lütfen geri dönelim Haechan."

Bu sefer elindeki boş su şişesine bakan Eric konuşmuştu. Haechan bıkkınlıkla ellerini beline koyup arkadaşlarına baktı. Bu görevi almayı hiç istememişti çünkü ikisinin de böyle mızmızlanacağını biliyordu, Mark'a bu görevi ona bıraktığı için içinden binlerce kez ona kızdı.

"Tamam, basitçe size gösteriyorum."

Konuşurken eliyle karşı kaldırımdan geçen adamı işaret etti, diğerleri de adama bakarken Haechan konuşmasına devam etti,

"Bugün ölecek kişi bu adamsa, adamı düşünerek istediğiniz şekilde ölümünü belirleyeceksiniz ve 15 saniye sonra adam ölmüş oluyor. Anladınız mı?"

Eric kafasını onaylarcasına sallarken Liz yüzünü buruşturdu,

"Bazen yanlış bir melek olarak doğduğumu düşünüyorum."

Haechan sabır dilenircesine gökyüzüne baktı,

"Birisi bizi duyabilir, melek olduğundan falan bahsetme."

Liz umursamazca elini sallayıp etrafı gösterdi,

"Bu boş sokakta kim bizi duyacak ki? Hem böyle desem kim inanır?"

"Ben inanırım! Melek olduğuna inanamıyorum! Yoksa aşk meleği falan mısın? Hep gerçek olduklarını düşünmüşümdür! Lütfen arkadaş olalım!"

Aniden bir kızın konuşmasıyla Haechan ve Eric şaşkınlıkla sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken Liz çalıların arasından ona bakan güzel kızın yüzüne bakakalmıştı. Kız sevimli bir şekilde Liz'e bakarken arkadaşları da kızı sonunda fark etmişlerdi.

"Sanırım çatlak bu, gidelim hadi."

Haechan, Liz ve Eric'i çekiştirirken Liz kolunu ondan kurtardı,

"Hey, ona bir şey yapmayacak mısın?"

"Zararı yok, gidelim."

Haechan daha fazla burada kalmak istemiyordu, daha büyük sorunlar çıkmadan geri gitmelilerdi zaten pek süreleri de kalmamıştı.

"Gitmeyin, adın ne?"

Kız çalıların arasından çıkıp Liz'in koluna yapışıp gitmesini engellemeye çalışırken Haechan da Liz'in diğer kolundan çekiştiriyordu.

"Biz melek falan değiliz, şaka yapıyordu."

Haechan kıza onları rahat bırakması için yalan söylerken kız inanmayıp Liz'in adını öğrenmek için diretiyordu. Kız Haechan'a inanmadığı için itiraz edip Liz'i daha çok çekiştirirken, Haechan da geri kalmayıp Liz'i daha çok çekiştirmeye çalışıyordu, ikisi böyle davranırken Liz'in defalarca adını söylediğini duymuyorlardı. Eric ise uzaktan onları izleyip olaya karışmıyordu.

"Artık durun!"

Liz'in sesiyle kendilerine gelen ikili Liz'in kollarını serbest bıraktılar, Liz kıza dönüp adını söyledikten sonra arkasını dönüp bir daha çekiştirilme ihtimaline karşı hızlı adımlarla uzaklaşıp Eric'in yanına geldi. Haechan bir süre kıza baktıktan sonra yavaşça geldikleri yöne doğru giden arkadaşlarının yanına yetişmek için koştu. Kız bir süre arkalarından onları izlerken bir anda aklına gelen şeyle bağırdı.

"Adım Wonyoung! Tanıştığıma memnun oldum Liz!"

Adını söylemese bile Liz adını bilebiliyordu ama bundan kızın haberi olamayacağını düşününce gülümsedi, şirin bir kızdı. Haechan onları kimsenin göremeyeceği bir eski binadan içeri sokarken aklında o vardı. Geçitten geçip merdivenleri çıkarken arkasına baktı, bugünü unutmayacağına emindi.



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 05, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

angel ↬ liz + wonyoungWhere stories live. Discover now