Bölüm 1

116 28 41
                                    

Merhabaa!!

Bu kurguyu başta edebiyat hikaye ödevim için yazmıştım. Ancak daha sonra hikayeye fantastiklik katılmasının güzel olacağını düşündüm. Bende neden olmasın dedim ve işte buradayım. Umarım hikayeye beğenirsiniz...

Ve oyy atmayıı unutmayıınnn asklarım💖


18. Yaşına girmeyi  herkes gibi heyecanla bekliyordu. Günler saatleri, saatler dakikaları kovaladı. Doğum gününe bir kaç dakika kala evin kapısının önüne gelmişti. Gökyüzüne bakıp derin bir nefes çekti. Gökyüzüne bu gece Yeni Ay hakimdi. Yeni Ay a bakarak gülümsedi. Gözlerini Yeni Ay dan çekmeden önce ona el sallayıp şans dilemesini istedi. Yavaşça anahtarı çantasından çıkardı. Ağır ağır kapının kilidini açtı. Yavaştı çünkü bu anın hemen geçmesini istemiyordu. Sessizce içeri girdi. Işıklar kapalıydı. 'Bana Doğum günü süprizi yapacaklar' diye düşündü kız. Mutlulukla içeri girdi. Işıklar açılmadı. Köşelerden insanlar çıkıp şarkı söylemedi. Annesi pastanın mumları yakıp içeriye gülümseyerek girmedi. Ev temiz bile değildi. Çok kötü kokuyordu. 'Unuttular' diye düşündü kız. Gözleri doldu huzursuzlukla. Lambaya ulaşıp ışıkları yaktı. Etraf aydınlandığında dolu gözlerini bir kaç defa kırpıştırdı. Gördüğü şey ile göz yaşları acıyla yerinden fırladı. Annesini kanlar içinde görmeyi değil bugün hiçbir zaman beklemezdi. Acıyla yere çöküp hıçkırarak ağladı. O sırada saatin dolmasıyla saatler sıfırlandı. Elvan yerde hıçkırarak acıyla ağlarken 18 yaşına girmişti. Kafasını kaldırıp içi boş olan annesinin bedenine baktı. Gözlerindeki yaşlar durmuyordu ama çoktan ruhun terkettiği, soğuk bedenin arkasındaki duvarda kanlar ile yazılmış yazı ile durmuştu. Kanı donmuştu.

"İyi ki doğdun kızım"

Gök gürlemeye, yağmur damlaları camları dövmeye başladı. Bulutlar sanki Elvan'ın acısana ortak olurmuş gibi şiddetle akıtıyordu damlalarını. Gök, Elvan'ın içindeki çığlıkları temsil eder gibi durmadan gürlüyordu. Işıklar söndü. Sanki Elvan'ın içindeki parıltıların gittiği gibi aniden gitmişti. Ancak Yeni Ay sanki bu anı hep biliyormuş gibi hiç istifini bozmadan tüm ihtişamı ile orada durmuş, hiç tepki vermeden izliyordu. Hatta bu anı göz önüne sermek ister gibi ay ışığını kanlar içindeki bedene sunmuş, boş bedeni aydınlatıyordu.

Elvan yerde sessizce ağlarken, annesinin bedeninden akan kırmızı yoğun sıvıyla geriye doğru sendeledi. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Daha yeni kendine gelmişti. Hemen evden çıkıp kapıyı açık bırakarak, yağmuru umursamadan Yeni Ay ın aydınlattığı boş yollarda nereye gittiğini bilmeden koştu.

Genç kız koşarken göz yaşlarına engel olamıyordu. Göz yaşları şiddetlendi. En değerli tek varlığı alınmıştı elinden. Çığlık çığlığa yere yığıldı. Yağmur durdu. Gökyüzünde ki ses kesildi. Tüm her şey durdu. Elvan'ın sessizliğin içindeki bağırışları yankılanıyordu. Kimse onu Ne duyabilir ne de görebilirdi. Şu an tekti. Yalnızdı. Acı çığlıkları ilerledikçe göz rengi değişiyordu. Gözleri morun en koyu tonunu aldığında birden yine aynı renk tonuna sahip bir geçit açıldı. İçinden çıkan maskeli silahlı adam gördüğü şeyin şaşkınlığı ile durdu. Zaman durmuştu! Hem de güçlü bir şekilde. Böyle durmaya devam ederse zaman yırtılabilirdi. Adam durumun şaşkınlığını üstünden atıp buna sebep olan kişiye baktı. Kızın çığlıkları nedensizce canını yakıyordu.

"Hey iyi misin?" Diye yaklaştı adam kıza. Onun acı çığlıkları onu da etkilemiş ister istemez vicdan yapmıştı. Kız kafasını usulca kaldırdı. Ağlamaktan kızarmış, gücünün zirvesinde olduğundan morun en koyu tonuna ev sahipliği yapmış gözleriyle baktı maskeli adama. Acısı gücünü harlamıştı. Hem soğuktan hem de ağlamaktan pespembe olan dudaklarını aralayarak konuştu genç kız.

"Sen de kimsin?" Adam şaşırdı. Böylesine güçte birinin onun kim olduğunu bilmesi gerekiyordu. Bunu sonraya sakladı maskeli adam. Sert çıkarmaya çalıştığı pürüzsüz sesi ile cevap verdi.

"Zaman muhafızı..."

Yeni AyWhere stories live. Discover now