~Ön Okuma~

113 11 6
                                    


Bizler Kadimleriz

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Bizler Kadimleriz... Kadimlerin Asili adı verilen savaşçı ırklarındanız ya da kısaca bize Kartallar diyebilirsiniz.

Bir kartalın en önemli özelliği gözleridir. Bakışları, avcı olan bu hayvanın en güçlü silahıdır. Vahşi pençelerin ve güçlü kanatların ortada bir av yoksa ne işe yarar ki?

Yaşamın amacı, olayın kendisi avdır...

Kartal, gözlerinin konumu ve yapısı itibariyle 340 derecelik bir bakış açısına sahiptir. Bunun yanı sıra sahip olduğu çift iris, görüşünün netliğini inanılmaz arttırır. Kilometrelerce öteden en küçük avları rahatlıkla seçebilir. Üstelik avlarını farklı renklerde de görebilir...

Babam, abilerim ve amcalarım birer kartal... Ben de bir kartalım. En azından, babam bize durumumuzu bu şekilde anlatmıştı. Aslında mitolojiye ve doğa üstü efsanelere bakarsanız, bize şekil değiştirenler dendiğini görebilirsiniz.

Tabii bu sadece bir varsayım.

Şekil değiştirenlerden farkımız, bizim gerçekten olduğumuz şeye dönüştüğümüzdür. Bir kartala dönüşüyoruz, çünkü kartalız...

İnsan halimizdeyken, kartalın uçma yeteneği dışında her avantajına sahibiz. Örneğin görüş yeteneği ve çevikliği... Bunun yanı sıra türümüzün en büyük özelliği ki bu sadece bizim gibi kartalların değil, kelebeklerin, kuğuların ve daha pek çok benzer Asili'nin de özelliğidir; gözbebeklerimizin kenarında olmayan halkalarımız.

İnsanların gözbebeklerinin kenarlarında, irisi çevreleyen ve çoğunlukla gri olan halkalar vardır. Bizim gözbebeklerimizin kenarında bu halkalar yok. Böylece kendi türümüzü tanıyabiliyoruz. Koku alması kuvvetli olanlar, bunu kokulardan da ayırt edebiliyorlar.

İşin aslı, türümüzden çok fazla kalmadı ama yaşam süremiz uzun olduğu için yok olma tehlikesi altında değiliz. Ömrümüz, bir insan ömründen çok ama çok daha uzun olabiliyor. Fakat her canlı gibi, bizim için de büyük bir tehlike var tabii ki...

Di'a...

Di'a, türümüzü avlayan bir çeşit karanlık. Yakaladıklarının enerjisiyle hayatını devam ettiren, binlerce yıldır bu şekilde yaşayan bir yaratık. Fakat Di'a, Asililer'e sık saldırmaz. Onun amacı daha savunmasız olanlarımızdır; yani Toetralar. En büyük hedefi ise Kuğular'dır; özellikle Kırmızı Kuğular.

Toetralar, türümüz arasında en önemli olanlardır. Doğuşları itibariyle bizden farklıdırlar. Bizler, yani Asililer'in anne ve babaları Kadim'dir. Bu sebeple, kendimizi bilmeye başladığımız o ilk andan itibaren güçlerimizin farkında oluruz. Benliğimiz ve karakterimiz bu doğrultuda gelişir. Görevimiz de farkındalığımızın artmasıyla birlikte bize anlatılır. Fakat Toetralar insan anne ve babalardan dünyaya gelirler. Her ırk, beş kuşakta bir yeni bir bireye sahip olur. Anne ve babaları insan olduğu için de güçleri ortaya çıkana kadar Kadim olduklarını bilmezler.

Özellikle biz genç kartallara bu konuda büyük iş düşmektedir. Çünkü Kırmızı Kuğular, ergenlik çağında güçleriyle ve kim olduklarıyla tanışırlar. Bu sebeple okul onlar için, Di'a'nın saldırılarına açık oldukları tehlikeli bir yer haline dönüşür.

Zamanın bize göre aktığı kendi topraklarımızdan, Toetralarımızı bulmak dışında pek çıkmazdık. İnsanlara göre daha yaşlı olsak da kendi içimizde göründüğümüz yaşın tecrübesi ve duygusallığı hâkim olurdu. Yani, görünüşüm gibi pek çok duygum ve tepkim de on bir – on iki yaşındaki bir çocuktan farklı değildi; yaşım her ne kadar insan yılıyla yüzün üstünde de olsa...

Di'a'ya güçlü rakipler olduğumuz için Kırmızı Kuğular'ın koruması biz olmuşuz. Üstelik bu korumalık işi sebebiyle, Kırmızı Kuğular tüm ömürleri boyunca bizimle yaşarlar.

Türümüz arasındaki bu iş bölümü, tarihimizin başlangıcından beri vardır. Mesela Toetra olan kelebeklerin korumaları Asili olan ejderhalardır; kurtlar ise uğurböceklerinin...

Her Kadim grubunun kendine özgü bir işareti vardır. Bu işaret, ellerinin üstünde, baş parmakları ve işaret parmaklarının arasında durur. Asililer bu işaretle doğarken, Toetralar'da, güçlerini aldıktan sonra belirir. Babam bir keresinde, vaktim geldiğinde, bu işaretlerin üstündeki üç noktanın ne demek olduğunu anlayacağımı söylemişti.

Neyse...

Kısaca işimiz, gösterdiğimiz yaş ile orantılı olan sınıflarda öğrenci gibi gezerek Kırmızı Kuğuları bulmak ve onları Di'a'nın hazırladığı korkunç sondan kurtarmaktı; ve yeni kuğunun ortaya çıkma zamanı gelmişti. Sadece Kadimler'in anlayabileceği işaretler ve babamın doğru tespitleriyle, yeni ortaya çıkacak kuğunun yerini bulmuştuk. Burası, Kadıköy'de bir okuldu.

Ben ve kardeşlerim ile babam ve amcalarım bu okula gelip, çeşitli görevlerle yerleştik. Amacımız, enerjisini hissettiğimiz Kırmızı Kuğu'nun kim olduğunu bulmak ve hem güçleri uyandığında ona yardım etmek hem de Di'a'yı tamamen yok etmeye çalışmaktı. Bu yüzden, tarihimizde ilk defa Kurtlardan da yardım almaya karar verdik ve topraklarımızı, İstanbul'un üstüne getirdik.

Girdiğimiz bu savaş, insanların göremediği kanlı göklerde ve sisli topraklarda anlatılan şanlı zaferlerden mi olacak yoksa Kartallar ve Kurtların son direnişi mi bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey var... Kırmızı Kuğu, etrafındaki tüm tehlikelere rağmen yaşamalı. Çünkü onlar ve diğer korunanlar sayesinde türümüz devam etmekte...  


KADİMLER - KARTAL VE KIRMIZI KUĞU // RAFLARDATahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon