3. Bölüm - Büyü

Start from the beginning
                                    

Sınıftan içeriye giren Afel’i görmem dehşete düşmeme neden olsa da bir yandan da hoşuma gitmişti diyebilirdim. Sınıfta tek boş kalan yere oturdu. Kafamı ona doğru çevirdiğimde yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Bana göz kırptı ve önüne döndü. 

‘’Hadi ama kızım. Gözlerini ondan alamıyorsun.’’ Diye fısıldadı Toprak. ‘’Ve… Bir saniye o sana göz mü kırptı?’’ Kafamı hızla Toprak’a çevirdiğimde bön bön suratına bakıyordum. ‘’Yok canım. Ne alakası var? Bana? Hah! Gözü seğirmiştir.’’  Tekrar kafamı Afel’e çevirdiğimde elinde bir telefonla uğraşıyordu. Sınıftaki tüm kızların gözü ona çevrilmişken hiçbiriyle ilgilenmiyordu. Ah! Sınıfta boş kalan yere olağanüstü bir varlığın geçeceğini asla tahmin edemezdim.

Önüme döndüğüm an tüm günümün nasıl geçeceğini sorgulamaya başlamıştım. Her ne kadar Afel insan gibi görünse de bunu izlediğim yabancı dizilerde veya kitaplardaki gibi düşünüyordum. Sanki Edward yanıma oturmuştu bende ondan ürken Bella gibiydim. Tam olarak o noktada hissediyordum kendimi. Fakat onun olağanüstü derecede insana benzemesi beni daha da ürkütüyordu. Aslında gücümü – benim hissetmediğim gücümü – emmekten başka bir şey yapmıyordu. Benim üzerime salmaktan başka tabii.

Toprak kulağıma yaklaştı. ‘’Tam senlik bir şey bu Efsa. Onu tavlamana yardımcı olabilirim. Sana bu konuda eğitim de verebilirim. Hadi ama şu an yeni sevgili adayım olmasaydı onu kapabilirdim.’’ Dediğinde bağırdım. ‘’Kes şunu Toprak!’’ 

‘’Ama sana göz kırptı kızım. Hadi ama.’’ Her ne kadar Afel’i tanısam da olağanüstü oyunculuğumla hiç umursamıyormuş gibi  davrandım. ‘’Tanrı aşkına Toprak. Çocuk daha yeni geldi. Kucağına atlamamı mı bekliyorsun?’’

Bir anda zihnimin içinde bir ses duydum. Ses Afel’e aitti. Kulaklarım keskindir ve… şu kucağa atlama kısmını sevdim. Dediğinde hızla başımı Afel’e çevirdim. Bana bakmıyordu fakat suratında muzip bir gülümseme vardı. Toprak hızla çenemi tutup yüzümü yüzüne çevirdi. ‘’Bak işte! Şimdi bile gözlerini ondan alamıyorsun.’’

‘’Ah! Toprak gerçekten kes şunu ve önüne dön.’’ Daha fazla utanmak istemediğimden Toprak’ı gereğinden sert bir dille uyarmıştım. ‘’Yine söylüyorum. Sen bilirsin. Kalbimi kırdın. Ve kararın değiştiğinde engin bilgilerimden yararlanmak isteyeceksin ama ben buna izin vermeyeceğim.’’ Dedi ve önüne döndü. İstem dışı gülmeme engel olamamıştım. Toprak’ın bu hallerini seviyordum. O dünyanın en sorumsuz, en ukala ve en iyi dostuydu. 

Tüm günümü Afel’in ürkütücü ve bir o kadarda kendine çeken bakışlarının altında ezilerek geçirmiştim. Sonuncu ders zilinin çalmasıyla eşyalarımı topladım. Toprak çoktan çıkmış bebeğine – arabasına- giderken bende ona yetişmek için hızlı adımlarla sınıftan çıktım. Bomboş koridorda yankılanan bir ses arkamı dönmeme sebep oldu. ‘’Hey!’’ Kalbim bir anda hızlandığında Afel’in üzerimde ki etkisinin aslında hiçte iyi olmadığına kanaat getirmiştim. ‘’Evet?’’ Ses tonum oldukça soğuk çıkmıştı ama bu istem dışı hızlanan kalp atışlarımın yavaşlaması içindi. ‘’Bir şeyler yapmak ister misin?’’ diye sordu. ‘’Ne o gerçekten bir insan gibi davranmaya mı karar verdin?’’ Ona karşı soğukluğumun sebebini anlayamıyordum. ‘’Ben artık bir insanım Efsa. Olağanüstü bir şekilde buraya düşmem benim olağanüstü bir varlık olduğumu göstermez.’’ Dedi. ‘’Ayrıca tekrar söylüyorum. Çok kabasın.’’ 

‘’Hiçbir şey yapmak istemiyorum.’’ Dedim ve önüme dönüp ilerlemeye başladım fakat yine önüme o görünmez duvarını koymuştu. ‘’Kesinlikle bir insansın.’’ Dedim arkama dönüp. ‘’Şunu yapmayı keser misin? Toprak beni bekliyor.’’

UĞULTUWhere stories live. Discover now