46.Bölüm

3.6K 199 31
                                    

" Zeliha niye yüzüme bakman tamam yanlış konuştum, de hadi yeter uzamasin hele bir bak Mehrano bile gözünü açmadı sen küsmüşsun diye bu oğlan sana huy belleti ha" dedi Zeynel ağa arabanın kenarında Meryem'in çarşı işlerini bekliyorlardı...
Ömer de kendi eksiklerini tamam etmeye gitmişti...
Zeliha yan yan baktı kocasına.
" Sadece yanlış mı konuştun, az önce dokdura (doktor:) ettiğin neydi ? Sen hep böyle ediyon zaten Zeliha'yi düşünme hiç aklına ne gelir diye " dedi omuz silkti kucağında kömür gibi kara saçları olan kundakli bebeği ile hafif hafif sallanıyordu uyunmamasi için....
" Tamam ulan tamam o da yanlıştı ama elimde değil sende biliyon işte " dedi adam ellerini boşa sallayarak...
Zeliha yüzünü öte tarafa döndü gülümsedi daha birşey demedi, alınacaklarida eltisine söylemiştibir dediğini on alırdı artık eli bol Meryem.
Hava iyiydi ama o yeni doğum yapmıştı hali keyfi yoktu daha dolanmaya...
Urfa'ya gitmek istiyordu yoksa adağı vardı
Zeynel ağa sağ sağlim dönerse Hz.İbrahim makamına varacak dua edecek Hz.Eyüp'ün çile mağarasinda kurban verecekti onlarda çok çile çekmişti inşallah son bulurdu, şükredecikti Allah'a bugüne çıkardığı için....

" Birşey istemiyonmu bak iki saattir burda bekleriz çocukların eksiği yokmu okula giderler" dedi adam ne eksik olurdu ki o dönem köy okulu bir defter bir kalem varsa tamam kara önlüğü de bulan giyerdi....

" Yok ne olacak okul okumasın diyen sanki Şıho ya eksik soran yoktur eyvallah, Meryem abla alacak diğerlerinide otur sen ağam hem yoruldun incinme" dedi Zeliş imayla...
Zeynel gülümsedi bu da Zeliş'in yeni huylariydi..
Mehran bebek ağlamaya başladı uyandı, Zeliş karnını doyurdu arabaya oturup uyudu geri ve
Az sonra Meryem geldi eli kolu dolu söylene söylene arabaya indirdi eşyalarını
" Ağam beklettim kusura kalma" dedi Zeliha'ya yaklaştı " kız hicbirsey getirmemişler mallar en son geldiğimlen aynı" diye dert yandı çok gerekmiş gibi.
" Kız yüzün şar satar ne oldu didiştiniz mi " diye sordu eltisi.
" Yok abla tam tersi ağam dedi tamam karışmıyom çocuklara ne ediyosan et"
" Ee o zaman doktor da iyisiniz derdin ne ağrın var yoksa "
" He doktorda da ne etti gördün sanki adam bayılıyor oraya buraya bakmaya da gıcık etti adamı önüne geçiyor kendi bakmaya çalışıyor tuhaf oldu bu ha düştü başından mi aldı ne etti " diye güldü genç kadın dışarda duran kocasına bakarak..
" O öyle değil güle seni kıskanır duramaz ne güzel işte ha seviyor seni" diye omuz attı eltisi biraz daha konuştular alınanlardan falan ve Ömer de yetişti.
Vakit ilerlemeden yola çıktılar.
Ömer'i iyice tembihledi Meryem.
Abidin 'e söylemeyecekti dükkanlara tek gittiğini...
İkindi üstü geldiler köye.
Çocuklar koşturdu kapıya ilçeye kim eli dolu gelecek demekti.
Mirza, Zeliha ya baktı geriden bu sabah kendi yüzünden gerginlik çıkmıştı ve farkındaydı acaba ablası kızdımı diye yaklaşmadi.
Nurin hanım bebeği aldı salona gitti hemen " üşütme Zeliha avluda bekleme " dedi.

Meryem iki küçüğünü aldı kucağına ikizler ağlamıştı baya ilk kez anneleri yoktu neneleri" töbe dedi daha bakmam gurtikler burnumdan getirdi "
koştur koştur odasına gitti paketleri sakladi Diyar kesin damlardi poşet ortağı evlendi yine aynıydı...

Zeliha Hüseyin ve Rozanin elini tuttu Mirza yanına gelmedi avlu kapısından giren Zeynel ağanin gözünden kaçmadı bu elindekileri yere bıraktı oğlunun yanına vardi.
Zeliş mutfağa girmişti elbette Mirza'yi farketti ama üstelemedi..
" Mirza babasının aslanı ne oldu niye gelmedin yanımıza" diye sordu.
" Zeliha abla kızdı bana değilmi" dedi çocuk mahzun bu sesle.
" Kızmış he ya bana da çok kızmış gördün yüzüme bakmıyor "
Dedi babası elini oğlunun başına koydu gülümsedi
" Ama sever seni çok, dayanamaz hadi git konuş bir affetsin bizi " diyerek gönderdi oğlunu.
Mirza suçlu bir eda ile mutfağa girdi Zeliha çocuğa baktı oturduğu sedirde kollarını açtı kendine hızlica gelen oğlanı sardı sıkı sıkı,
hemen hemen Zeliha kadar vardı zaten şimdiden..
" Mirza sen beni üzdün bu gün canom niye okulu istemen okumak kötü değildir aklın büyür yeni şeyler öğrenirsin yine yap burdaki işleri ama okuyacaksın ablana söz ver konuşacam öğretmeninle adı neydi sahi" diye sordu merakla genç kadın aslında şimdi yatağında yatıp bebeğine bakmalıydi ama onun aklı çocuklardaydi...
" Zeliha abla üzülme ne olur ben seni çok seviyom vallaha giderim tamam okurum kavga etmeyin bavoylada, öğretmenin adı da Mustafa abla" dedi çocuk.
Onları dinleyen Zeynel ağa bir hişimla daldı mutfağa " sen ne yapacaksın adı nedir görüşmeyeceksin kimseyle ben konuşurum ne gerekse " dedi.
Hazal kadın ocağın başındaydi kafasını yana çevirdi " töbe töbe böyle girilir mi oğul emzikli kadının yanına sütü çekilir destur ver " dedi.
Zeliha gözlerini devirdi halbuki söz vermişti sabah karışmayacakti. ..
Hiç cevap vermedi kalktı çocuklarıda çağırdı salona gitti Zeynel ağayi ardında bıraktı hiçte umursamadi başını dikleştirdi çıktı gitti..
Ene çok memnun oldu bu hareketine Zeliş artık olgun ve adına yakışır bir anne oluyordu gözünde çocuk doğurmak yaramıştı genç kıza...
Zeynel ağa ise sinirden rengi değişmiş bir şekilde odasına gitti geldiği gibi duruyordu üstü başı, buğdaycidan aldığı parayı kilitli tahta dolaba koyacak, sakinleyecek ve karısının gönlünü alacaktı bu gece odasında olacaktı Zeliha ve o küs kalsın istemiyordu ama kendinide tutamadi içindeki kıskançlık duygusu ağır bastı...

Akşam yemeği yendi sicak soba etrafında çaylar içildi Azat, Melek, Mehran biri bırakıp biri alıyordu ağıdı yaşlıların kafası kazan gibi oldu günlerdir yarım uyku ile duran Nurin hanım erkenden odasına gitti Zeliş'e tembihlerde bulunup, kocası Hasan ağa da daha fazla sese dayanamadı gitti hanımının peşine...

Diyar da oradaydı ve tabiki Meryem yengesini kandırmış kendi payını almıştı alınanlardan.Para konusunda sıkıntısı yoktu ama baba evi kadarda bol değildi kocasının evi ve onlarda tüm aile birlikte yaşamaktaydı... Annesi Nurin hanımın bir eli hep kizndaydi damadına bildirmeden para veriyor çocuğuna eksik neyse aldırıyordu ama çok gidip gelmiyor kendince yüz vermiyordu dünürlerine....

Abidin " Meyro hadi kalk al çocukları " dedi karısı tatlı çayını yudumlayor kavrulmuş buğdaylı kırıntı yiyordu daha konuşacağı laflar vardı erkekler gitmeliydi, hoşlanmadı çağrılmasından
" Abdo sen Ahmet'i sirtla yatır ben ekizleri alır gelirim hadi meremin" dedi...
Zeynel ağada Zeliha ayaklansin diye bekledi ama Diyar da daha buradaydı Ferhat gelmemisti almaya..
Zeliha hiç bakamadı kocasının oturduğu baş köşeye..
Çocukları da kendi tarafına çekmişti Zeynel ağaya karşı cephe tuttu...
Zeynel yavaş yavaş kalktı yerinden malesefki küçük kızını bile kucağına alamazdi ki odasına götürsün hava soğumuş çocuklar ayni oda da kalkıyorlardi.
" Diyar bu gece burdamisin " diye sordu ağır ağır karısına baktı karşılık alamadı..
" Yok abi gelir birazdan Ferhat sen yat sağol " dedi bacısi.
Zeynel ağa ayakta kaldı bir süre uyuyan çocuklarına baktı rahatsız hissetti kendini Mirza'yi bile tek kolunda taşıyan adam şimdi ne haldeydi Zeliha yandan yandan baktı dayanamadı içi gitti ne düşünüp öylece dikildiğini anladi tabiki bacısınada o yüzden sordu salonda yatsınlar diyecekti Mirza'da Hüso'da yanlız başına yatamazdi bu tarafta...
" Ben getiririm sen git ağam " dedi Zeliha kahve gözlerini bahşetti sonunda kocasına..
Zeynel ağa ses vermedi başını eğdi çıktı salondan.
Diyar ve Meryem üzüldü
" Zeliha abime hiç ses vemedin bu gün duydum ters düşmüşunuz ama yazık kız dağ gibi adam acı haline git kandır " dedi görümcesi..
" Sende ne biçim konuştun abin hakkında haa kötürüm sanki dilinde iyice açıldı evlendin diye " cevap verdi Meryem Zeliş'ten önce.
Zeliha gülümsedi " oh olsun beni bunalttiği günlere satsın " dedi.
Meryme geri sözü aldı " böyle dediğine bakma ha bir saat görünmesin Zeynel Zeynel diye dört döner bir hafta şurada zor yatırdı anam utanamsa gece odasına kacacakti" dedi yatak yerini göstererek..
Gülüştüler.
" Gittim zaten az az tuvalete çıkınca " dedi Zeliha daha bir içten güldü.
Bugün doktor işinide konuştular nasıl olyor falan diye ilk kez yaşayan Zeliha idi çünkü ama Meryem de kesin karar verdi bu kez doktorda doğuracaktı rahatligini anlatmıştı Zeliha bizi ebe karı gibi dizimizi öldürmez demişti Meryem'in ikizlerinin nasıl zor geldiğini görmüştü...

Biraz vakit sonrası Ferhat kapıyı hafifçe tıklatti ve Diyar'i aldı gitti...
Meryem kocasını uyumadan geri salona çağırdı oğlanları Zeliş'in odaya götürttü bir güzelde fırçaladi " ben gebeyim kız yeni doğurmuş ağam günah hali ortada sen ne akıl gelmiş devrilmişin oğlanları Şih sırtlasin he " dedi..
" Bende sandım Buke salonda yatar anam seni bir ay tuttuydu herhal ne bilem " dedi Abidin.
" İkiz doğurunca eledir nasıl bakacadim dedi " Meyro...

Herkes kendi mahremiyetinde baş başaydi şimdi.

ZELİHA      (Yeniden Düzenlemede)Where stories live. Discover now