"Ne olursa olsun, nerede olursa olsun..." Dudaklarımı saçlarına bastırıp göğsümde huzur bulan oğlan çocuğunun kırıklarını ellerimle topladım. "Bu eller sana uzanır, kollarım hep sarar seni."

"Annem de böyle derdi."

Zamanın yarası bir kabuk gibi çatlayıp kanamaya başladığında Çakır'ın tenime değen nefesleri duraksadı. O kadar sessizleşti ki dışarıda ıslık çalarak esen rüzgârın sesini, yere düşen kar tanelerini duyumsadım.

Şöminede yanan odunlardan biri yana devrilerek yanmaya devam ettiğinde, "Benim ilk yurdum Kars'tı," diye sessizliğini bozdu Çakır. "Yazın sokaklarında koşturduğum, kış olduğunda beraber koştuğum hayvanları evime misafir ettiğim ilk yurdum." Dudaklarının yukarı kıvrıldığını hissettim. "Küçüklükten beri hayvanlarla iyi anlaşırım. Aslında öyle sanıyordum."

Bir anlığını üzerimden çekildiğinde eli ilerideki sigara paketine uzandı. İçinden bir dal alıp zippoyla ucunu ateşledikten sonra tekrar bacaklarımın arasına girip kafasını karnıma yasladı. "Bir gün Kars'tan buraya geldik, Bursa'ya. Dedem babamı pek sevmezdi ama kızının hatırına çiftliğine çağırmıştı işte."

O kadar güzel anlatıyordu ki kesmek istemesem de içimdeki meraka engel olamayıp, "Neden?" diye sordum. "Yani neden sevmiyordu?"

"Annem onun tek evladı. Her şeye sahip ama en büyük mirası elinden alınmış." Sigarasından derin bir nefes çekip dumanını umursamazca üflediğinde yüzü yorgun görünüyordu. "Benim bir kızım olacak, onu da elimden alacaklar?" Gözleri bir an bana değdiğinde kalbim taş altında kalmış gibi feryat etti. Çakır da aynı feryadın yankısı altında kalmış gibi durduğunda, "Neyse," diye kestirip attı.

O an bir kez daha gerçeğin ağırlığında ezildim.

Çakır bana evlenme teklifi etmişti. Öyle beklenmedik, öyle eteşli bir mızrağı eliyle kalbime batırmıştı ki ne ben cevap verebilmiştim ne de bunun ciddiliği hakkında bir fikre sahiptim.

Yanan sigaranın dumanı havaya gri gölgeler dökmeye başladığında, "Dedemin çiftliğinde bir sürü at vardı," diyerek vermiş olduğu duraklamayı sonlandırdı. "Benim de küçüklükten beri zaafım."

"Boşuna Karslılar'a at hırsızı demiyorlar diyorsun yani?"

Gülerek söylediğim şey bana ters bir bakış atmasına neden oldu. "O ağzını ısırırım senin," dedi aksi aksi. "Lafa bak ya."

"Baktım ya."

"Ne güzel gözlerin var öyle. Bir daha baksana."

"Çakır!"

Gözlerimi kaçırarak homurdandığımda, "Hay ben o Çakır'ı götten sikeyim," diye konuştu. "Yavrum bu ne güzel Çakır demek."

Bedenimi yan döndürerek uzanmaya başladığımda bir elimi, yastığa yasladığım yüzümün altına, diğer elimi ise bacağıma koyduğu kafasına uzatarak saçlarıyla oynamaya başladım. "Devam et hadi," diye mırıldandım. "Merak ediyorum."

Çakır derin bir nefes alıp kafasını salladığında sigara tuttuğu eli, saçlarındaki elime uzandı ve okşamaya başladı.

"Bir tanesi vardı. Simsiyah bir at. Ben hayatımda hiç öyle güzelini görmedim. İlk andan beni çekti kendine. O zamanlar daha küçüğüm tabi. Düşün, Çınar daha bir yaşında bile değildi. Çora..." Duraksadı. "O zaten yoktu."

DEHARİRWhere stories live. Discover now