"Ama prensler yakışıklı ve çok iyi olur. Ben bunu sevmedim anne," dye homurdanıp annemin sözünü kesmiştim.

Ben bu masalı hiç sevmemiştim.

"Kızım bu masal değil zaten." Omuzlarımı silkip, kollarımı göğsümde birleştirmiştim. "Olsun ben yine de sevmedim, anlatma artık," demiştim huysuzca.

"Sonunu merak etmiyor musun bebeğim?" diye sormuştu annem, sabırla.

"Hayır. Sonunu merak etmiyorum," demiştim, sinirle.

Annem kulağıma eğilip, "Sonu mutlu bitiyor ama." Yüzüme bakıp gülümsediğinde, "Devam edebilir miyim?" diye, sormuştu.

"Tamam." Demiştim, homurdanarak. Ama anlatmasını istememiştim.

"Prens Zümra'yı zindanda saklamış. Kimse onun güzelliğini görmesin ve onu kimse sevmesin diye yanına kendisinden başka kimseyi yaklaştırmıyormuş. Zamanla Zümra kötü prensi sevmeye başlamış ama kötü prens kimseyi sevmemekle lanetliymiş... Zümra aşkının ikisine yeteceğini söyleyip prensi ikna etmiş. Prens kötü olmayı bıraktıktan sonra Zümra'yı zindandan çıkartıp kalenin en güzel odasını Zümra'ya vermiş ve birlikte yaşamaya başlamışlar ama zamanla Prens Zümra'nın güzelliğinden sıkılmış ve tekrar eski kötü prens olmuş. Ona sevda değil kötülük yakışıyormuş. Zümra prensin kötülüklerine artık dayanamayıp kaleden firar etmeye karar vermiş ve bir gece prens uyurken gizlice saraydan kaçmış... Zümra tekrar yaşadığı yere gelince prensle arasında yaşanan hiçbir şeyi kimseye anlatmamış. Günler, aylar ve yıllar geçmiş Zümra hâlâ çok güzelmiş ama güzelliği hiçbir işe yaramıyormuş onun tek ihtiyacı kötü prensmiş. Kötü prens onu kaçtığından beri ne aramış ne de sormuş. Zümra her sabah kötü prensin gelmesini, her akşam ise tekrar onu görmeyi diliyormuş."

"Prens neden Zümra'yı sevmemiş?" diye sormuştum, merakla.

"Lanetliymiş bebeğim," demişti, annem.

"Nasıl yani? Hiç mi aşık olmamış? Zümra'yı hiç mi sevmemiş?" diye sormuştum, merak ve kızgınlıkla.

Çünkü, her masalda olduğu gibi prens ve prensesin evlenip sonsuza kadar mutlu olması gerekiyordu.

"Hiç sevmemiş güzelim... Kötü prens Zümra'yı hiç sevmemiş ama onu özlemiş, çok özlemiş. Özleminden yataklara düşmüş, çok hastalanmış ama ölmemiş. Zümra'sını beklemiş çok beklemiş onu hiç sevmemiş ama onsuz da olamayacak kadar bağlanmış... Zümra bir gün kötü bir rüya görmüş. Rüyasında kötü prens çok hastaymış ve ondan bütün sevgisini istemiş. Eğer Zümra ona sevgisini verirse ölecekmiş ama Zümra kötü prens için ölmeyi bile göze almış. Rüyadan uyanınca hemen Kötü prensin kalesine gitmiş ve içeri girmiş. Kaledeki herkes çok mutsuzmuş Zümra onların mutsuzluğundan korkmuş ve korkuyla Kötü prensin odasına girmiş."

"Anne kötü prens neden hiç iyi olmamış? Neden hep kötü kalmayı tercih etmiş?"

"Çünkü prensin kalbi buzdan bir kaleymiş ve o kaleyi anca onu çok seven biri yıkabilirmiş."

"Zümra buzdan kaleyi yıkmaya mı geldi?" diye sormuştum sevinçle.

Annem, sorumu yanıtlamadan devam etmişti."Kötü prens yatağında hareketsizce uyurken Zümra ağlayarak yanına oturmuş ve elinden sımsıkı tutmuş. Prens sıcak eli hissedince gözlerini güçlükle açabilmiş... Karşısında Zümra'yı görür görmez hasret kaldığı kokusunu içine çekmiş. Günler geçmiş ve Zümra'nın aşkı kötü prensi iyileştirmiş. Kötü prens Zümra'nın gücünden güç alıp eski halinden daha güçlü olmuş-" Heyecanla annemin sözünü kesip, "Ve sonsuza kadar mutlu olmuşlar." Deyip, masalı bitirmiştim.

Zümra 15 Mayıs'ta kaldırılacakKde žijí příběhy. Začni objevovat