iki: gözyaşının rengi olmaz

4.7K 481 412
                                    

YENİLGİLER VE ZAFERLER

|  ikinci bölüm  |
gözyaşının rengi olmaz

🥀

🎶Rei: Ah Canım Sevgilim🎶

🎶Yirmi7: Sokak Lambası🎶

🥀

Yaşayamadıklarımız sadece kötü olduğunda bizi üzerdi. İyi bir şey yaşandığı için mutlu olur, hayatımıza kötü anılar biriktirmediğimiz için şükreder ve devam ederdik. Ama yaşadıklarımız iyi anılar da olsa kötü anılar da olsa bizi üzerdi. İyi olan anılara 'Keşke o günlere geri dönsem', kötü olan anılara 'Keşke o anı hiç yaşamasaydım' gibi şeyler söyler, sürekli zihnimizde evirir çevirirdik olanları.

Ben de böyle düşünüyordum. Yaşadıklarım ve yaşamadıklarım arasındaki arafta yolumu bulmaya çalışıyordum. Ama bunun yanı sıra zihnimde dönen başka bir soru daha vardı: Eğer ben araftaysam ve araf cennetle cehennem arasında bir yerdeyse... benim cehennemim hangisiydi? Yaşadıklarım mı, yaşamadıklarım mı?

Uraz'dan önce bu soruya kesinlikle yaşadıklarım derdim. Ailesi tarafından defalarca yara almış, insanlar tarafından parçalanmış, kimi evi sanıp sığındıysa bir süre sonra o evin enkazının altında kalan biri için yaşadıkları kesinlikle cehennemdi.

Ama Uraz'dan sonra bu soruya cevabım değişmişti. Benim cehennemim yaşayamadıklarımdı. O hiç hasta olmamıştı ve ben ona hiç çorba yapamamıştım mesela. Beraber şehrin ışıklarına karşı oturup birbirimize hislerimizden bahsedememiştik. En basitinden sinemaya bile gitmemiştik biz. Ona yeteri kadar sevgimi gösterememiştim, onu saramamıştım. Geçmişinden kaçarken onu kollarımın arasına alıp saklayamamıştım gölgelerden. En acısı ise... biz hiç özgürce sarılamamıştık. Ne zaman ona sarılsam onun aklındaki düşünceleri okuyabilirdim sanki.

Bu kız benim hayatımın katilinin kanından.

Beni katile dönüştürenin kanından.

Hiç şarkı dinleyememe sebebimin kanından.

Ailemi yok edenin kanından.

Çocukluğumu, hayallerimi, mışıl mışıl uyumalarımı, 'bir varmış bir yokmuş' cümlesini asla duymama izin vermeyenin kanından.

Ve belki de...

Bu kız benim katilimin kanından.

Ben bunları düzeltmek istemiştim kendi çapımda. Ona katil olduğunu unutturup bana yaşam verdiğini anlattığım bir hayat, beraber akşama kadar müzik dinlediğimiz günler, rahatça uyuması için sabaha kadar masallar anlattığım geceler vermek istemiştim.  Ailesinin yokluğunu hissettiği her an onu annesi gibi sarıp, babası gibi dinlemek istemiştim. Bunu bana o öğretmişti. Annen ve baban yoksa ailen yok demek değildi, annen ve baban yok demekti. Bir eşya bile senin ailen olabilirdi. Öyle söylemişti, değil mi?

"Uraz..." Özgür'ün ses tonundaki şaşkınlık, şu an içimde hissettiğim depremden büyük değildi. Ama korkusu kesinlikle öyleydi. Bakış açımdaki zemine dökülen siyah zift gittiçe yoğunlaşıyor ve kafamın içini de ele geçiriyordu. Özgür'ün ya da diğer adamların surat ifadelerini göremiyordum. Gördüğüm siyah yol, zihnime ayna tutulmuş gibi hissettiriyordu.

"Ecrin Hanım'ı arabaya götür, Taner." Diğer iki adamdan birkaç adım önde olan ve az önce kalbimde bir depreme neden olan kelimeyi söyleyen adam, sağ tarafındaki sarışın adama söylemişti bunu. İsminin Taner olduğunu öğrendiğim adamın ayak seslerinden bana doğru gelmeye başladığını anladığımda kafamı kaldırdım. Gözlerimde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama adam bana doğru gelmeyi bırakmıştı. Acının yaraladığı kalbimin kanı akıyordu sanki gözlerimden. Yüzümü artık kasmıyor ve zihnimde hissettiğim yıkımın tüm bedenimi ele geçirmesine izin veriyordum.

yenilgiler ve zaferler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin