Bölüm 18: AİLE

Start from the beginning
                                    

Başımı tamam dercesine sallandıktan sonra sırtımı yastığa biraz daha yasladım ve tavanı izlemeye koyuldum. Kapıdan gelen sesle, gözlerim tekrar kapıya kaymıştı. Berk ve Rüya odadan çıkmış, Aras ile yalnız kalmıştım. Ağır hareketlerle yaslandığı duvardan doğrularak yatağa yaklaştı ve yatağın kenarına oturarak gözlerini gözlerime dikti. Siyah gözleri yine beyazın yansıması ile bulutlu bir geceyi anımsatıyordu fakat bu gece parıltılı değildi. Düz ve bomboş hissettiriyordu.

"Nasıl hissediyorsun?" derken sesindeki umursamazlık afallamama neden olmuştu. Umursamıyorsa neden soruyordu ki? "Sıradan, her zaman ki gibi," diyerek omuz silktim ve karın bölgemden gelen sızıyla yüzümü hafifçe buruşturdum.

"Hareketlerini kısıtlamalısın dikişlerin var," dedi Aras. Başımı tamam dercesine salladıktan sonra gözlerine baktım ve "Şu Kûra denilen velet kimmiş, öğrenebildin mi?" diye sordum merakla. Kaşlarını kaldırarak bana baktıktan sonra bu sefer omuz silken o olmuştu. "Peşinden birkaç adamımı yolladım," dedi ve kinayeli bir sesle devam etti: "Ümit tekrardan Yeraltı'na indi, belki bilmek istersin."

Başımı iki yana salladıktan sonra, "Ümit zerre kadar umurumda değil," diye fısıldadım gerçeği. O Yeraltı'nda benim için önemli olan bir şey varsa o da sadece annemdi. Başka hiçbir şey yoktu orada bana ait.

"Sana verilen telefon..." dedi Aras, konuşmaya başladığında karşı duvara kilitlenen gözlerimin yeni odağı olmuştu. "Annenindi," diye devam ettiğinde, "Buluşmayı senin planladığını düşünmüştüm, telefondan da haberin vardır sanıyordum. O yüzden yanımdaydı," dedim.

"Benim planım anneni görmen değildi. Seni daha fazla teşvik etmekti. Anneni görmek yerine onun dokunduklarını ve yarattıklarını görecektin böylece Mete'nin amacını öğrenmek için daha fazla uğraşabileceğini düşündüm, fazla vaktimiz olduğunu sanmıyorum," dediğinde, hafifçe gülümseyerek, "O zaman tedbirsiz davrandın Soykan," dedim.

"En azından artık karşımda ne yapacağını bilmeyen o kedi yavrusunun olmadığını görebiliyorum," dedi memnun olmuşçasına. Beyaz çarşaflara diktiğim gözlerimi kaldırıp Aras'a baktım. "Mete'den öğreneceklerim... Onların ne olduğunu bilmiyorum ama anneme göre bu süreç içerisinde senin yanında güvendeymişim," dedim, annem farkında olmadan Aras'ın beni koruyacağını dile getirmişti. Böyle bir şeye ihtiyacım olmadığı düşüncesini kıran Kûra yüzünden şu an güvenebileceğim tek kişi Aras oluvermişti bir anda.

"Buna inanıyor musun?" diye soran Aras'a, inanmadığımı belli eden bakışlar atıp hafifçe gülümsedim ve "İnanmıyorum ama başka şansım yok," dedim. Aras'ın buz gibi olan bakışları bir anlığına çatladığında, gözlerimi ondan kaçırdım.

Derin bir nefes alarak, "Sana körü körüne güvenip canımı emanet edecek değilim Aras, sadece kardeşime söylediğimiz gibi şu an karşılıklı bir çıkar ilişkisindeyiz. Sen Mete'nin ne istediğini öğrenmek istiyorsun, bense bunu Mete'den veya kardeşlerinden öğrenecek olan kişiyim. Bu yüzden beni dış etkenlerden korumalısın," dedim.

Gözlerimi tekrardan Aras'ın gözlerine diktiğimde, bana durgun bir ifadeyle baktığını görmüştüm. Başını onaylarcasına salladı ve "Tabii, kabul edilebilir bir anlaşma," dedi. Başımı onaylarcasına sallayıp, "Teşekkürler," diye mırıldandım.

"Teşekkür edecek bir şey yok ortada," dediğinde, "Daha olmadı ama mutlaka olacaktır şimdiden söylüyorum sadece," diyerek omuz silktim. Aslında beni hastaneye getirdiği için ve koruyacağını söylediği için teşekkür etmiştim.

Aras herhangi bir karşılık vermezken kapı aralandı ve Berk başını içeri uzatarak, "İşlemler tamam kardeşim, çıkabiliriz artık," dedi. Kapı aralık kalırken Berk kapıdan çekilmiş ve gözden kaybolmuştu.

YERALTIWhere stories live. Discover now