01

109 80 11
                                    


Başlama tarihinizi yazabilirsiniz.

Sigaramdan nikotini ağır ağır çekiyordum. Her zamanki yerimde her zaman ki saatte oturmuştum.

Bir an gözlerimi kapatıp zihnimi düşüncelere kapattım. Dik olan sırtımı arkamdaki demirden alarak yere uzandım. Bakışlarımı gökyüzü ile arama giren köprüye çevirdim sonra gözlerimi kapattım. Sadece suyun nayhoş şırıltısı geliyordu. Önce ayaklarımı sonra ellerimi açtım.

Sigaramdan bir yudum daha alıp sigarayı attım.
Gözlerim kapalı 30 dakika boyunca hareketsiz durdum. Gözlerimi kapatıp dinlendirerek beynimi uyuşturup zihnen huzurla dolmuş kadar oldum.

Çalınan telefonum ile oturma pozisyonuna geçip sırtımı dikleştirdim. Telefonu çantamdan çıkarıp arayanın kim olduğuna baktım.

'Derya arıyor'

Boğazımı temizleyip telefonu açtım.
"Efendim Derya?" diyerek Konuşmasını bekledim.

"Oh çok şükür cevap verdin. Annem seni merak ediyor. Bir saattir ara diye tutturdu. Sen iş görüşmesindesin diye aramadım," dedi

Ah zavallı annem.!

"Ha şey ya kafede Betül'le oturmuşum. Yarım saat oldu görüşmeden çıkalı. Anneme haber ver onbeş dakikaya evde olurum," dedim ve ayağa kalkıp silkeledim kendimi. Betül diye dostum ne zaman oldu? Neyse.

"Peki, tamam abla o zaman görüşürüz," dedikten sonra telefonu kapattı.

Ayağa kalkıp esnedim. Ne kadar zemin güzel olmazsa bile sessizliği ile beynimi yarım saatliğine her şeyden arındırdım. Boynumuda kütletip çantamı yerden aldım. Telefonu içine koyup fermuarını çektim.

Köprünün kolonundaki demirlere tutunarak aşağıya indim. Yaklaşık olarak 4 katlı bir ev kadardı uzunluğu. Aşağı demire basıp atladığım an kolonun arkasında sanki bir karartı farkettim. Belki bir anda atlayınca öyle görmüşümdür. Ne olur ne olmaz diye kontrol etmeye gittim. Kolonun olduğu yere geldiğimde kimse yoktu. Fakat daha detaylıca baktığımda yerde bir izmarit izine rastladım. Elimi izmarite görürdüm. Yeni içildiği belliydi.

Bunu daha sonra araştırmak üzere aklıma yazdım. Biri eğer beni izliyorsa ne için ve nedenini öğrenmem gerekiyordu. Haliyle muhbirlerden bıkmıştım, onlar bıkmamışlar.

Kolonun arkasından ayrılıp motorumu almaya gittim. Burası anayoldan uzaktı. Motorumuda buraya kadar sürüklemiştim

Motorumun arka kasasından eldiven ve kaskımı çıkarıp taktım. Motora binip çalıştırınca en yüksek hızla sürdüm.

Evimin önünde durup kask ile eldiveni çıkardım. Bahçe kapısının kilidine basıp kapıyı açtım. Ben bahçeye girdikten sonra kapı otomatikmen kapandı. Garaj kapısının kapağı açılınca motorumla girip kapıyı kapattım.  Garajdan evime girdim.

Mutfağa geçip bir bardak suyu tek dikişte içtim. Odama geçip kıyafetlerimi değiştirdim. Üzerime pemde bir crop ile siyah mini etek giydim. Açık pencere ve kapı var mı diye yatağımın karşısında duran ekrana baktım. Her yerin kilitli olduğunu görünce yapacağım işe döndüm. Odamın kitaplık kısmında Victor Hugo'nun yazdığı 'sefiller' kitabını ordan alınca arkadaki kilit sistemi gözüküyordu. Kilide önce şifreyi daha sonra göz taramasını yapınca ortada bir çizgi varmış gibi gözüken duvar kendiliğinden açıldı.

𝑲𝑬𝑳𝑬𝑩𝑬𝑲 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin