40.Bölüm..

3.8K 210 95
                                    

"Zelihaaa, delalii, Zeliha"

diye gelen kesik kesik hırıltılı sese gözünü açtı Zeliş.
Aman Yarabbi!  kocası, canının öteki yarısı kan içinde az ilerisinde gözlerini göğe dikmiş yatıyor.

  Hayal meyal hatırladı  neler olduğuğnu,  en son kendi sesini duymuştu " yavaşla gebeymişim beeen bişey olacak duuuur"
Demesi ile atın sert bir şekilde durması,  yere düşmeleri ile  kendileri gibi yalpalanan atın bacağını karnında hissetmişti en son ve sırtının yere geldiğini ilerisi yoktu,   yuvarlandımı at üstünden mi geçti kocası nereye düştü hiç bilmiyordu kendinden geçmişti düştüğü anda.

Şimdi ayılmış gibi ama birşey hissetmiyor, kımıldayamıyor,  ayaklarını çekemiyordu başını geriye yitip sesin geldiği tarafa baktı tekrar, daha netti görüşü Zeynel'i yatıyordu boylu boyunca sesine soluğuna kurban olduğu ses veremedi dudakları kımıldıyordu sadece.

Zeliha'nın kalbi mümkün olunan en yüksek nabız seviyesinde atmaya başladı panik oldu kalkmak istedi bağırmak avazı çıktığı kadar,  sesi nereye gitmişti?

  Elini uzattı uzaktı sevdiği..
 
Bir çırpındı,  ayağını çekmek istedi olmadı, bu kez ağrı hissetti bacağında en kötüsü de karnı ağrıyordu ıslaklıkmı vardı  ne yaştı bacağı.

" Allah'ım yardım et ne olur yanlız koyma beni karnımdaki sana emanet Zeynel ölme ne olur"diyerek bacağını çekti kanıyordu dizinin altı.

  Eli karnına gitti istemsizce, sonra uzandı baktı elbisesinin altındaki tumanına kan değildi üst tarafı, içi rahatladı ama ağrısı çoktu sanki karnına birşey düşmüştü.

Utandı geri kendinden kocası ötesinde perişandı o kendini yokluyordu çocuk olunca böylemi oluyordu ana..

  Az daha soluğunu topladı dişlerini sıktı  ah başı zonkluyordu, sürüne sürüne vardı adamının yanına gerçektende Zeynel ağa fena haldeydi öyle kötü düşmüştü ki taşa gelmişti başı ve belliki kötü yaralanmıştı yerdeki kan çoktu.

Zeliha sesinin çıktığı kadar bağırdı etrafına ilerde işçiler olmalıydı niye  gelen yoktu.

Titriyordu eli ayağı ölmüşmü sağmıdır diye bile bakamdı midesi kalkıyor gözü kararıyordu.

Ağlamaya başladı " ağam, Zeynel aç gözünü ne olur Zeynel bırakma beni sensiz yapamam ben ne olur uyan bak derdine öldüğün bebekte burda Zeynel  koyma beni bir başıma kimsesiz etme beni,   Allah'ım ne edecem ben  yokmuu biri,  yetiş ya Hızır, Allah'ııımmm " diye feryat figan etti Zeliha bacağı yanına uzun  sızıntı vardı hâlâ, Zeynel ağa desen gövdesi göğe dönük bacakları yan yatmış gibi sanki her yeri kırık.
   "Zeliha, Zeliha diye bir hırıltı" daha verdi adam zar zor yoktu mecali..

Zeliş şimdi iki elini kocasının yüzüne koymuş yağmur gibi yaş döküyordu.
Kocasının sesi ile dünya ona hediye edildi sanki.

" Zeynel Zeynel canım sana kurban gitsin dur gelir şimdi biri soluk al dur bırakma kendini iyisini  bak" dedi.

Zeynel kesik kesik nefes alıyordu  artık.
" başım, belim ağrıyor...çocuklara iyi bak sana  emanetler,  ağlama Delal seni  çok sevdim ağlama" dedi  zorla ve gözlerini yumdu sanki bir hava üflemesi gibi nefes çıktı ağzından son birşeyler mırıldanıyordu " Allah " dediğini duydu sadece genç kadın ve dünya başına yıkıldı şimşekler çaktı zihninde.
   Şahadet getiriyordu kocası gözleri önünde nasıl dayanacaktı bu acıya?

  Ettiği beddua geldi aklına, yandı ciğerleri ateş düştü içine....
.
.
.
.
.
    Günler geçmişti olayın üzerinden,  kara gün geride kalmıştı. Belki de ay olmuştu  bilen yoktu zamanı tutanda olmadı,  vaktin önemi de yoktu onlar için artık.

ZELİHA      (Yeniden Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin