Onat elinde ilaçlarla içeri girdi. Haberi görünce gülümsedi. "Sen mi yaptın?" dedim şokla.

"Yaptırdım desem daha doğru olur. Karım ve çocuğumu korumam lazımdı, öyle değil mi? Onun fişini çekme zamanı gelmişti. Kardeşlerinin haberini vermemişler, çok yazık. Onlar da ölmüştü halbuki."

"Sen canavarsın."

Kumandayı alıp kanalı çevirdi. "Böyle şeyler izleme, ne bileyim çizgi film falan izlesene."

Bu kez haberlerde benim fotoğrafım vardı, kayıp olduğum bildirilmişti. "Benim!" diye bağırdım. Onat ağzından bir küfür fırlattı. "Beni arıyorlar."

"Hay sikeyim," dedi ve telefonunu alıp odadan fırladı. "Arayın şu kanalları, kaldırtın şu haberleri," diye kükredi telefondaki birine. Çok geçti, haberimi bir sürü insan görmüştü. Belki bugün beni gören doktor bile polisi aramıştı. Ya da hasta kayıttaki sekreter beni hatırlamıştı. Eczanedeki kadın bile olabilirdi. Birileri nihayet beni arıyordu. Doğu sesimi duyduktan sonra çıldırmış olmalıydı. Öncesinde de aradığını biliyordum ama kanallara verdirmemişti. Şimdi artık her yerde resmim vardı. 

Karnımı tuttum. "Bak bebeğim, baban bizi arıyor. Kurtulacağız."

Onat konuşması bitince tekrar girdi, fişi çekti ve televizyonu odadan çıkarttı. "Bu kadar yeter, boşuna ümit bağlama." 

Onu durdurmaya çalıştım ama merdiven korkuluklarına gidip televizyonu aşağı attı. "Burası senin evin, alışsan iyi edersin."

"Canavarsın," dedim gözlerim dolarak. "Televizyon izlememe bile karışıyorsun, ruh hastasısın."

Pişman olmuş gibi baktı bana, ama gururu konuşmasına engel oldu. Bu kez o arkasını dönüp gitti. 

Bunca stres arasında bebeğime bir şey olmasından korkuyordum. Elimle karnımı okşadım. "Bir şey yok bebeğim, her şey yolunda." Onat'ın gittiğini bildiğim için aşağı indim, salondaki tv'yi izleyecektim ama Onat'ın onun da kablosunu kestiğini gördüm. "Manyak mı ne ya?" diye bağırdım sinirle. "Allah'ım kurtar beni artık şu adamın elinden ya. İntihar edeceğim en sonunda, bıktım hepinizden," diye bağırdım korumalara. Kütüphaneden bir kitap aldım ve söylene söylene hamağa gittim. Oyalanacak bir tek bu kalmıştı. Neyse ki kitap okumayı seviyordum.

Bir süre okudum ve sonra biraz uyukladım. Yeniden uyandığımda hamak sallanıyordu, akşam olmuştu. kafamı çevirdiğimde Onat sandalyesini yanıma çekip oturmuş ve beni sallıyordu. "Uzun süredir uyuyorsun. Hamileliğin etkileri olmalı." Hiçbir şey söylemedim. "Demek intihar edeceksin ha?"

"Korumaların ne kadar ispiyoncu, onlara güvenebiliyor musun?"

"Onlar sadece bana ispiyonculuk yaparlar. Talya, intihar etmeyi aklından bile geçirme. Peşinden gelirim, sana orada bile rahat vermem."

"Cehenneme git Onat." Hamaktan kalktım, içeri gidecektim ki beni kolumdan tutup kendine çekti. Burun buruna geldik, dudaklarıma bakıyordu. 

"Yakında karnın büyüyecek sevgilim, her bakımdan zorlanacağız. Sence artık birbirimizin olma vakti gelmedi mi?"

Onu son gücümle ittim. "Ölürüm daha iyi." 

Gidip güzel bir duş aldım. Giyinmek için çıktım ve rastgele bir şeyler geçirdim üstüme. Kapım çalındı ve hizmetli kadın büyük bir kutu bıraktı yatağa. "Bu ne?"

"Elbiseniz hanımım."

"Ne için?"

"Onat bey bir şey söyleme dedi, yanınıza gelece_"

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIWhere stories live. Discover now