"Özel bir durum."

"Bizim aramızda özel yok, biliyorsun."

"Sen kim oluyorsun da aramızda özel olmasın." Elimle eline vurdum. "Dokunma saçlarıma."

"Söylemezsen eczaneye gitmiyoruz."

"Adetim gecikti, adet sökücü almam lazım. Bir aydır olmuyorum."

"Neden gecikti."

"Muhtemelen strese girdiğim için gecikti, ben stresliyken adet olamıyorum." Kafamı kaldırmadan konuşuyordum, hamakta sallanmaya devam ediyor ve gökyüzünü izliyordum. "Burada da strese girmemek pek mümkün değil."

"Sıkıldıysan taşınabiliriz."

"Evle alakası yok, konu seninle alakalı. Eczaneye gidecek miyim?"

"Tamam, gidelim."

Hazırlanmak için kalktım. Beni tanımaları için eskisi gibi giyindim, buraya getirilmeden önceki gibi. Belki birileri beni tanırdı. Nerede olduğumuzu bilmiyordum, İstanbul büyük bir şehirdi ama en azından kıyafetlerimden belki tanıyan olurdu. Kısa bir kot etek giyindim ve üzerime turuncu askılı crop geçirdim. Etek biraz dar gelmişti ama umursamadım. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp hafif bir makyaj yaptım. 

Onat beni gördüğünde uzun uzun süzdü, onun yanında hiç böyle gezmiyordum. "Ne bu şıklık? Eczaneye gidiyoruz."

"Hiç, biraz kendime gelmek istedim."

"Çıkart şunları," diye bağırdı. "Hemen!"

"Çıkartmıyorum."

"Öyle mi?" Kolumdan tuttu ve beni zorla yatak odasına çekti. Eteğimi çekiştiriyordu. 

"Çek ellerini!" diye bağırdım. "Ben değiştiririm, defol!"

"Güzel." Çıktı ve gri bir eşofman altı giyinip üstüme beyaz bir tişört geçirdim. Beni gördüğünde yüzü gülüyordu. "Bak ne şık olmuşsun, her yerin de kapalı. Rahat edersin. Sen o kıyafetleri benim yanımda giyin sadece."

"O zaman çöpe atsam daha iyi." Arabaya bindiğimizde önce iki koruma vardı, biz arkadaydık. Hemen arkamızdaki arabada bir araba dolusu daha koruma vardı.

"Eğer bir şey yaparsan, eczanedeki herkesi öldürürüm. Bunu biliyorsun değil mi?"

"Evet."

"İyi."

Eczaneye geldiğimizde hepsi birden arabadan indiler. insanlar ne oluyor diye bize döndüklerinde utancımdan kafamı eğip hızla eczaneye girdim. Onat kapının önünde beni izliyordu. 

"Hoş gel_" Kadın kapıdaki korumaları görünce kaşlarını çattı. "Bir sorun mu var?"

"Hayır," dedim zorla gülümseyerek. 

"Ünlü müsünüz?"

"Hayır, sadece adet sökücü alacaktım. Bir aydır adet olmuyorum."

"Hamile olmadığınıza emin misiniz? Evli misiniz?" dedi Onat'ı göstererek.

"Evet, evliyiz," dedi Onat.

Kadın tekrar bana baktı. Sesini kıstı. "Başın da bir dert varsa gözlerini kırp."

Eğer bunu yaparsam kadın ölecekti, arkasındaki duvara baktım. Çocukları ve eşiyle birlikte olduğu bir fotoğraf vardı. Bunu ona nasıl yapabilirdim ki? "Bir sorun yok," dedim gülümseyerek.

"Tamam, size iki de hamilelik testi veriyorum. Bunlar bazen yanıltabiliyorlar, garanti olması için ikisini de denersiniz. Bir de adet düzenleyici verdim."

"Teşekkürler." İki yüz lira verdim. "Üstü kalsın," dedim ve aceleyle çıktım. Yine de sokağa çıkmayı, insanların arasında gezmeyi özlemiştim. Bu iyi gelmişti.

Hızla arabaya bindik. "Ne verdi?" dedi poşete bakarak.

"İstediğimi."

"Ver poşeti." Aldı ve içini boşalttı. "Bir kutu olması gerekmiyor muydu? Bu ikisi ne?"

"Onlar da uykumu düzene sokması için," diye yalan söyledim. "Bir süredir düzenli uyuyamıyorum."

"İyi," dedi ve bana geri verdi. 

Eve girdiğimizde içime kurt düşmüştü. Hamile olabilir miydim? Doğu'yla beraber olurken korunmamıştık, ilk gecenin azizliğiydi. Bir gecede olması mümkün müydü? 

Tuvalete gittim ve kutuları açıp çubukları yan yana koydum, reçeteyi okudum ve söylenen gibi yaptım. Beş dakika süre tutup beklemeye başladım. Heyecanlıydım ama çubuklara bakmıyordum. 

Süre dolduğunda telaşla çubuklara baktım, ikisinde de çift çizgi vardı. Hamileydim, içimde bir aydır hissetmediğim bir mutluluk hissettim. Yere çöküp ağlamaya başladım, ilk kez sevinçten ağlıyordum ve karnımı tutuyordum. 

Onat telaşla içeri girdi. Beni karnımı tutup ağlarken gördüğünde panikle yanıma çöktü. "Ne oldu? Karnın mı ağrıyor?"

"Hayır," dedim ağlamamı durduramadan. 

Yerdeki çubukları gördü, şokla bana baktı. "Hamile misin?"

"Evet."

Olduğu yere oturdu, kafasını ellerinin arasına aldı ve dirseklerini dizine dayadı, öylece bana baktı. 

Karnımı yeniden tuttum. "Bir aylık olmalı, hamileyim Onat. Beni bırakmalısın. Artık olmaz, artık burada kalamam."

Düşünüyordu, uzun süre düşündü. Sonra beni ellerimden tutup kaldırdı. Çubukları da peçeteye sardım ve aldım, onları saklayacaktım. Önce çekmecemi açtı ve içindeki sigaraları kendi cebine koydu. "Artık sigara içemezsin."

"Bırak onu ben düşüneyim, sen Doğu'yu ara. Beni gelip alsın."

Onat gülümsüyordu. Geldi ve karnımı okşadı. "Bu ikimizin bebeği olacak Talya. Söz veriyorum çok iyi bir baba olacağım."


Durun bakın daha neler olacak. Sabırla bekleyin. Lütfen yıldıza basmayı unutmayın, bir oy çok yorucu olmamalı. 

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIWo Geschichten leben. Entdecke jetzt