"İyi be, yemedik kocanı."

Ela'nın iyice büyümüş karnına dokundum. "Diğer yeğenim nasıl bakayım?"

"Gayet iyi teyzesi, doğumu bekliyoruz. Sizin işler nasıl? Sıkıntılı bir ihale vardı."

Doğu sıkıntıyla iç çekti. "Sorma, karşı şirket bayağı sıkıntı çıkarttı. İhaleyi kazanmamıza çok sinirlendiler. Arsasını aldığımız şirketle iş birliğimizin olduğunu, şike olduğunu düşünüyor."

"Ne alakası var anlamadık? O şirketle ilk kez alışveriş yapıyoruz."

"Sıkıntı olursa haberimiz olsun," dedi Serkan. "Hallederiz."

"Ben hallediyorum, eyvallah."

Kahvaltıyı bitirip sigaralarımızı yaktık. İçerken bir anda tüm camlar aşağı indi, kurşun yağıyordu resmen. Korkuyla yere çöktük, Serkan koşarak içeri girdi ve Berre'yi aldı. Üzerine kapandı. "Ne oluyor?" diye bağırdım Doğu'ya. 

Beni kendine çekti ve kafamı kollarıyla sardı. Tüm camlar aşağı inmişti. Ela karnını tutarak ağlıyordu. "Sakin ol," dedi Ali. "Bebeğe bir şey olacak."

Neyse ki kurşunlar durdu, Doğu belindeki silahı çıkarttı ve çocuklarla kapıya çıktılar. Siyah bir araba hızla haza basıp gitti ama Doğu plakasını aldı. Hızlı bir telefon etti. "Bu plakayı bir sorgulayın."

"Ne oldu ki?" Yerdeki kırık camlara baktım. "İyi misiniz hepiniz?"

Ela titriyordu. Berre de durmadan ağlıyordu. Nil onu kucağına aldı ve odasına sakinleştirmek için gitti. Doğu'nun yeniden telefonu çaldı. 

"Piç kurusu," dedi ve telefonu kapattı. "İhaleyi aldığımız karşı şirketin plakası." Arabasının anahtarını aldı. 

"Nereye?" dedim korkuyla. "Gitme bir yere, polisi arayalım."

"Sen kızlarla bize geçin."

"Biz de geliyoruz," dedi Ali. Serkan ve Atlas peşinden giderken Nihal Atlas'ın elini tuttu.

"Gitme Atlas, bir şey olacak."

"Merak etme hayatım." Uzandı ve alnından öptü.

Bize geçtik. sinek çok korkmuştu, dolabın altına girmiş titriyordu. Aldım ve Serre'nin kucağına verdim. İkisinin de sakinleşmesi lazımdı, Serre sineği çok seviyordu.

"Neler oldu anlamadım, bir ihaleyi alamadılar diye bu yapılmaz ki," dedi Nihal ağlayarak. "Ya bir şey olursa?"

"Ben size su getireyim," deyip mutfağa gittim. Gözüm camdan dışarı takıldı, bir adam vardı. Bana bakıyor ve gülümsüyordu. Genç bir adamdı, takım elbiseliydi. Doğu bir şey olmaması için kapımıza iki güvenlik koymuştu ama tedirgin olmuştum. Güvenlikler de aynı şeyi fark etti ve adama doğru yürüdüler. Adam silahı bir anda çekip ikisini de vurdu. Korkuyla çığlık atıp salona koştum. "Buradan çıkmalıyız, adam güvenlikleri vurdu."

Korkuyla ayağı kalktılar. Nil, Berre'yi kucağına aldı ve kollarıyla sardı. Ben de yatak odasına koştum ve kasadaki silahı aldım. Kurşunları kontrol edip dışarı çıktım. "Arka kapıdan çıkalım."

Kapı çalınıyordu. "Tak, tak," dedi kapıdaki adam. "Siz dört kişisiniz, ben tekim. Korkmayın."

Arka kapıya gittiğimizde kapı çalınması durmuştu. "Belki gitmiştir," dedi Ela. 

Kapıyı açtım, adam karşımızdaydı. Silahı alnına dayadım. "Ne istiyorsun?"

Adam bunu beklemiyordu, bir kadının ona silah doğrultacağı aklına bile gelmemişti. "Hoşuma gitti," dedi silaha bakarak. 

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin