BÖLÜM 16 - İNTİKAM

Start from the beginning
                                    

"Artık tutsak değilsin. Bir açıklamayı da hak ediyorsun. Astrid." dedi genç adam küstahça. Asya yine Ragnar'ın ona verdiği "Astrid" ismindeki küfür gibi vurguyu fark etmişti. Bunun sebebini sormaya karar verdiyse de önceliği bu olmayacaktı. Bakışlarını Bjorn'un bakışlarında sabitledi, şimdi söz hakkı ondaydı.

"Bunu neden yapıyorsunuz. Gerçekten anlamıyorum.." dedi kafası karışmış bir şekilde. Aslında bu sorunun cevabı çok basitti. Genç savaşçı hala anlamamış olmasına şaşırmıştı.

"Ragnar'ın en sevdiği oyuncağını elinden alıyorum. " dedi küstahça.

Asya iyiden iyiye afallamıştı.

"Yanılıyorsun Bjorn. Ragnar bana çöp kadar bile değer vermez." Bunu söylemek kalbini bir miktar kırsa da doğrusu buydu ve Bjorn'a onu kaçırmakla aslında çok büyük vakit kaybettiklerini söylemesi gerekiyordu.

Bjorn bu sözleri söylerken genç kadının gözlerinde oluşan hüznü fark etmiş ve o güzel gözlerden bu duyguyu silebilmeyi dilemişti. Ragnar'a olan nefreti de daha çok artmıştı. O herifi bulduğu an gebertmeliydi. Kim oluyordu da bu kadına kendisini bu kadar değersiz hissettirebiliyordu. Lanet olası alçak. Yine de sinirlerine hakim olmayı başararak konuşmasına devam etti.

"Peki.

ASTRID." genç adam bu sözleri söylerken bir eliyle kadının çenesini hafifçe tutup başını yukarı kaldırdı. Şimdi gözlerinin içine öyle keskin bakıyordu ki Asya söylediklerinin devamını dinleyemeyecek durumdaydı.

" İlahi güzellik..." diyerek lafını bitirdi Bjorn.

Asya yine söylediklerinden hiç bir şey anlamadı. Bjorn şimdi gülümsüyordu, sözlerine devam etti.

"Sana verdiği ismin anlamını bilmiyor muydun gerçekten?"

Asya hayır anlamında başını iki yana salladı. Dudaklarından kelimeler dökülemiyordu.

"Yanılan kişinin kim olduğu ortada. Sana daha fazla açıklama yapmayacağım. Şimdi dinlenmem lazım yakında hazır olmam gereken bir savaş var..." diyerek kadının çenesindeki elini indirdi.

Daha sonra arkasını dönüp atların yanındaki bir ağaca doğru ilerledi. Ağacın gövdesine yaslanarak oturdu ve nöbet tutmaya başladı. Normalde nöbetleri sırayla yaparlardı fakat Sigrid'in ne zaman döneceğine dair hiç bir fikri yoktu. Belki de bütün geceyi uykusuz geçirmesi gerekecekti.

Asya Bjorn'un bu söylediklerinden sonra kendisini toparlayamamıştı. Kafası karışık bir şekilde kendisine bir ağaç bulmaya karar verdi. Şu anda genç savaşçıyı görmek istemiyordu bu yüzden ondan olabildiğince uzak bir ağaç seçip orada uyumaya çalışmaya karar vermişti. Fakat bir kaç adım uzaklaşmasına kalmadan Bjorn'un sesi ormanda yankılandı.

"Şu ağaca geç." Kendisinin nöbet tuttuğu ağacın tam karşısındaki ağacı işaret ediyordu. Böylece Asya'nın hiç bir şekilde kaçma ihtimali olamayacaktı. Tabi ki...

Asya eli mahkum, dediği ağaca doğru yöneldi. Pelerini hala sırtındaydı ve ona iyice sarılarak soğuk toprağın üzerine oturdu, sırtını ağaca yaslayarak gözlerini kapattı. En büyük hayal ürünlerinde bir ormanda geceyi bir Viking kralıyla geçirebileceğini hayal edemezdi. Fakat bütün bunlar gerçekti ve birer birer yaşıyordu hepsini. Hala inanamıyordu...

Ragnar ona neden böyle bir isim vermişti?

"İlahi güzellik..." diye tekrar ediyordu içinden. Sonra Ragnar'ın ona karşı olan tavırlarını düşündü. Ona dokunuşunu ve onu defalarca kurtarışını... Her seferinde kendisi onu delirttikten sonra onu öldüreceğini söyleyerek üzerine gelişini fakat her seferinde bunu yapamayışını... Asya'nın yüzünde istemsizce bir gülümseme oluşmuştu. Bunu fark ettiğinde hemen kendisini toparladı. Bjorn haklı olduğunu bilmemeliydi eğer onu Ragnar için değersiz olduğuna ikna edebilirse özgür kalabilirdi...

VİKİNG SAVAŞÇISIWhere stories live. Discover now