Neyse ki gerçekten sargılarım çıkmıştı. Hala ağrılarım vardı ama doktor şanslı olduğumu ve tırın frene basarak çok çarpmadığını söyledi. Babamın yardımıyla arabaya bindim ve eve döndük. Annem bavulumu hazırlamak için yukarı çıkarken Yasmin abla beni koltuğa yatırdı ve yardım etmek için yukarı çıktı.

"Daha iyi misin?" dedi babam. Vicdan azabı yüzünden okunuyordu. 

Omuz silktim ve gözlerimi kapattım. Konuşmak istemiyordum. Uyuyakalmışım. Uyandırıldığımda bavullarım aşağı indirilmişti. Babamın koluma girmesiyle kalktım ve hava alanına yola çıktık. 

***

Eve nihayet dönebilmiştim. Babam kapıyı açtı ve içeri girdim. Sürekli koluma girmeye çalışıyordu ama bıkıp kolumu çektim. "Tamam, ben bavulları halledeyim." O arabaya dönerken Yasmin abla da peşinden gitti.

Doğu ile yalnız kalmıştık. Düşmemem için yanımdan ayrılmamak zorundaydı. Asansöre yöneldik ve yukarı çıktık. Çok sessizdik. "Geçmiş olsun," dedi sadece ve ben de teşekkür ettim. Koskoca iki ay geçmişti... İkimiz de biraz değişmiştik. Yaz tatilinin bitmesine de bir ay kalmıştı.

İnerken çantam omzumdan kaydı, Doğu havada yakaladı ama anahtarlığım yere düştü. Ayıcıklı anahtarlık şıngırdadı ve parkeye çarpıp durdu. Utançla ona baktım, bunu bana iki ay önce, gitmeden hemen önce doğum günümde hediye etmişti. O da şaşırarak eğildi ve anahtarlığı aldı. Yeniden çantama atıp beni odama götürdü. Hiçbir şey söylemeden benim güvende olduğuma emin olunca dışarı çıktı. 

Sonunda internete kavuştuğum için doğrudan çocuklara mesaj atıp her şeyi anlattım. Resmen delirdiler. Yarın buluşacağız.

Birkaç saat dinlendikten sonra babam geldi. "Bahçeye gelir misin?"

Kafamı salladım ve aşağı indik. "Doğum gününde sana hediye alamamıştık," dedi. Kapıdaki kırmızı arabayı gösterdi. "Ehliyet aldığın için çok mutluyum, bu araba senin," dedi ve anahtarı bana verdi. 

Aslında bayağı bir üzülmüştüm, artık okula Doğu ile gidemeyecektim. Yine de özgürlüğümün ilk adımları olduğu için üzülmemem gerekiyordu. "Teşekkür ederim, çok güzel."

"Beğenmene sevindik," dedi Yasmin abla. Antonio'yu çağırarak arabayı garaja yollattı ve yemek yemek için bahçedeki masaya kurulduk. Amerika'daki soğuk yaz tatilinden sonra burası o kadar iyi gelmişti ki... Annem kıtanın en yağışlı yerine taşınarak neyi amaçlıyordu çok merak ediyorum. Sanırım bronzlaşmaktan nefret ettiği için yaptı bunu.

Ben sessizce yemeğimi yerken babam durmadan Amerika ile ilgili sorular soruyordu. Benimle sohbet etmeye çalışıyordu. Bense en kısa cevapları yapıştırıp onu kudurtuyordum. Aksine Yasmin abla ile uzun uzun sohbet ediyor ve ona gülümsüyordum. O oğluna çok iyi davranmıştı, onu yollamamıştı. 

Göz ucuyla Doğu'ya bakmaktan kendimi alamıyordum ama o sadece tabağıyla ilgileniyordu. Tabi bir de telefonuna gelen mesajlarla... Cem'den nasıl bir intikam aldığını merak ediyordum, ani bir kararla Atlas'a mesaj attım.

"Cem'e ne oldu?"

"Buradan taşındılar bebek. Babasının işi yüzünden ama gitmeden önce temiz bir dayak yedi lol."

"Tamam, sonra devam ederiz." Telefonu bıraktım ve yemeğime geri döndüm. 

"Ben çıkıyorum," dedi masadan kalkan Doğu.

"Duru'yla mı buluşacaksın?" deyince Yasmin ablaya baktım.

"Evet."

"Kız arkadaşına selam söyle, yarın akşamki yemek davetimize mutlaka bekliyoruz."

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIWhere stories live. Discover now