Turaç bunu görerek yeniden ayağa kalktı. Arkadaşının daha fazla üzülmesini istemiyordu. Çisem'i mutlaka bulacaklardı bu yüzden umudunu asla kaybetmiyordu. Biliyordu ki bu kadar yıllık çaba olumlu sonuç verecekti. Demiralp'in yanına yaklaşıp itiraz etmesine izin vermeden koluna girdi.  "Daldın yine. Hadi yürü gidiyoruz" diyerek kararlı bir şekilde onu çekiştirdi.

                                                        *****
Turaç direksiyona geçti ve arabayı hastaneye doğru sürdü.

Demiralp ve Turaç'ın aile konakları ile fabrikaları Midyat'ta bulunuyordu. Şirketleri, Demiralp'in evi ve Taş Han'daki ofisleri ise şehir merkezindeydi. Yine merkezde arkadaşları ve misafirleri için iki tane daha konakları vardı.

Merkezdeki Özel Mardin Park Hastanesi'ne geldiklerinde Demiralp'i tanıyanlar saygıyla selam veriyorlardı. Mardin, Türkiye'nin büyük şehirlerinden biriydi, fakat bu nüfus yoğunluğuna rağmen yaptığı bağışlar, kurtardığı hayatlar, birleştirdiği çiftler ve yaptırdığı okullar sayesinde Demiralp kentte neredeyse bir ünlü kadar tanınıyordu. Midyat'ta babadan oğula geçen ağalığı devam etse de bağlı olduğu aşirette birçok kuralı yıkmış, töreleri değiştirmişti. Bu yüzden insanların saygısının yanında sevgi ve sempatilerini de kazanmıştı.

Hastaneden içeriye girdiklerinde hızlı bir şekilde işlem yaptırıp danışmadaki personelin yönlendirmesi ile ikinci kata çıktılar.

Bulundukları hastane son derece modern ve büyüktü. Burada işlerini kolayca hallettikleri için sağlık ile ilgili her sorunda buraya gelirlerdi. İkinci kata çıkıp hemşirenin bilgisayarda birkaç işlem yapmasını beklediler. Hemşire doktora haber vererek ayağa kalktı ve Demiralp ile birlikte odaya doğru yürüdü. Turaç bekleme koltuklarına yerleşecekken diğer odadan çıkan hastanenin en tatlı ve çenesi en düşük fizik tedavi doktorunu gördü. Selam vermemek ayıp olacağından onu görmemezlikten gelemedi ve ayağa kalkıp kadınla tatlı bir sohbete girişti. Turaç annesini menisküs hastalığı nedeniyle sıklıkla tedaviye getirdiği için hastanede hemen hemen herkesle tanışmıştı.

Hemşire, "Buyrun Demiralp Bey," diyerek odanın kapısını açtı ve Demiralp'in geçmesi için kenara çekildi. Demiralp içeri girip doktorun masasının önündeki koltuğa oturduğunda doktora hiç bakmadan, "Merhaba," dedi.

Hastaneye isteksiz bir şekilde geldiği için hayli memnuniyetsizdi. Doktorun yüzüne bakmıyordu, çünkü onun en son, aylar önce geldiği ve tartıştığı doktor olduğunu sanıyordu. Geçen seferki doktor görevi gereği test yapmadan ilaç veremeyeceğini söylediğinde Demiralp bir yıldır kayıp olan kardeşi Çisem'i bulamamanın ve o gün yine aldığı olumsuz haberin stresi ile bütün öfkesini doktordan çıkartmıştı. Gözleri, önündeki sehpada duran broşürlere boş boş bakınırken duyduğu naif ses ile başını kaldırdı.

"Sonunda tanışabildik Demiralp Bey."

Kendisine samimiyetle bakan esmer güzelinin mavi gözlerinde takılı kaldı. Karşısında başka bir doktor beklemiyordu. Dalgalı koyu kahverengi saçları, gülümsemesi, sol yanağında beliren minik gamzesi ve pürüzsüz teninin ışıltısıyla Demiralp şaşırdı. Bu doktor bir hastane odasına ait olamayacak kadar güzeldi. Bıraksalar uzun bir süre daha kaybolurdu o mavi gözlerde ama bir cevap vermesi gerektiğini biliyordu. Tek kaşını yukarıya kaldırarak gülümsedi. Uzun zamandan sonra ilk defa böyle heyecanlanmıştı.

"Benimle tanışmak istediğinizi bilmiyordum."

Naz üç ay önce bu şehre gelmişti ve geldiği günden beri hemen her sohbette "Demiralp" ismini duyuyordu. Yanına gelen hastalardan nasıl yardımsever olduğunu ya da hastane çalışanlarından ne kadar yakışıklı olduğunu... Haliyle çok merak etmişti bu gizemli ağayı ve az önce bilgisayarında ismini görünce sebepsiz yere o da heyecanlanmıştı. Demiralp'in kapıdan kendisine bakmadan girip ağır ağır koltuğa oturuşunu ilgiyle izlemişti. Onu ilk defa görüyordu. Uzun boyuyla, yüzünün keskinliğiyle karizmatik ve ifadesiz yüzüyle ulaşılmaz bir imaj sergiliyordu. Öncesinde yani sadece ismini duyarken yalnızca kim olduğunu, nasıl biri olduğunu merak ediyordu, ancak şimdi karşısında oturan genç adamı gördüğünde içinde farklı kıpırtılar hissetti. Yabancısı olduğu hisler... Ama güzeldi bu hissettiği.

YÜREĞİMİN KIYILARINDA - BASILI ESER (Ön Okuma Vardır.) Where stories live. Discover now