Rüyamın İçinde Aşk Var

392 125 40
                                    

Paten ile buz üzerinde özgürce kaymak, benim aksime annemin tutkusu ve hayaliydi ama ben ondan bunu çalmıştım. Yani her zaman bana nefretle söylediği şey buydu.

Ayağıma patenlerimi geçirirken ofladım. Annemin dediğine göre uluslararası yarışmaya katılmasına üç gün kala bana hamile olduğunu öğrenerek yarışmadan çekilmek durumunda kalmıştı ve kendisinin yapamadığı şeyleri benden bekliyordu ama ben burada, paten kaymak yerine resim çizmeyi ve kendi galerimi açmayı istiyordum ama ne yazık ki yedi yaşımda eğitimlere başlarken bana fikrim sorulmamıştı. Gerçi, hayatımda alınan hiçbir karar bana ait değildi.

Doğrulup saçlarımı sıkıca topladım. Bu defa da yarışmaları kazanamazsam büyük ihtimalle annem beni üç gün aç bırakırdı ve ilaçlarımı saklayarak içememe izin vermezdi. Ben onlar olmadan bir hiçtim ve o da bunu çok iyi biliyordu.

Her ne kadar on dokuz yaşında, genç bir kız olsam da benim hayatım onun ellerindeydi zira istediği bunca şeyi yapabilmek için döktüğü paralar ve zamanı okula harcamama izin vermemişti. Bundan ötürü sadece dört yıl okula gidebilmiştim. Yaşıtlarımın tek derdi sınavlara hazırlanmak olmuştu ama benim için aynı şeyler geçerli değildi. Çalışmalarım sabah yedide başlıyor, akşam sekizde son buluyordu. Yorgunluk ile hiçbir şey yapmama zaman kalmamıştı, belki kalsaydı bir şekilde okumaya fırsat bulabilirdim.

Ben, bir kuklaydım ve iplerim annemin parmakları arasında bir oraya bir buraya oynayıp duruyordu.

Ayağa kalkıp piste geçtim. Bir kuğu misali yarışmada yapacağım her şeyi tekrar etmeye ve yanlış yaptığım hareketleri düzelterek tekrar tekrar yapmaya başladım.

Her defasında yaptığım hatayı tekrar yapınca seslice küfrettim. Artık sabrım kalmamıştı. Bunu yapmak zorundaydım.

Belki de bu işi severek yapmadığım için her defasında yanlış yapıyor ve bunu düzeltemiyordum.

Tekrar denemek için hamle yapacaktım ki, "Bu kadar güzel dudaklara küfür etmek yakışmıyor," diyen tok bir ses ile refleks olarak arkamı döndüm.

Karşılaştığım sima bana tanıdık değildi. Önceden hiç görmediğime de neredeyse emindim. "Bu seni neden ilgilendiriyor?" aslında hiç tanımadığım birine durup dururken böyle bir kabalık etmezdim ama annem ile sabahın köründe kavga etmiştim. Her provamda yanımda olurken bugün beni bırakıp gitmişti. Aslında bu benim için daha iyiydi. Onun her yapamadığımda kötü kötü konuşması benim canımı yakıyordu.

"Güzel dudakların var ve ilgimi çekiyorlar." bu kadar cesurca konuşması üzerine elim dudaklarımı örttü. Karşımdaki adam gözlerini kısıp gülünce benimle dalga geçtiğini düşünüp ona arkamı döndüm. İki hareketi tekrar edip artık yapmam gerekiyordu.

"Bu işi severek yapmadığın çok belli," dediğinde kendime ivme verip hareket edince yalpaladım. Bu tespiti, her ne kadar son derece doğru olsa da sinirimi ve konsantrasyonumu bozuyordu. Pistin karşı tarafına gidip tam da onun önünde durdum. "Öyle ya da değil, ben işimi yapıyorum sadece." sinirle konuştum ama hafifçe gülen yüzündeki tek bir kas bile yer değiştirmedi.

"Bu sana ait olan iş değil, sadece bir zorunluluk. Senin sevmediğin bir zorunluluk." sözleri üzerine gözlerim dolarken başımı eğdim.

Canımı acıtmaktan çok, kıymetli bir eşyaymışım gibi işaret parmağı çenemden tutup başımı kaldırmamı sağladı. Onunla göz göze gelince gözlerimi ondan çekemedim zira daha demin sinirden fark edememiştim ama o çok yakışıklıydı. Belki de model olabilecek kadar pürüzsüz bir teni vardı. Kahverengi gözleri, son derece koyu olduğu için uzaktan siyah gibi gözüküyordular. Yüzünde tek bir leke bile yokken yüzündeki dudakları son rutüş gibi beyaz dişleri ile göz alıcı duruyordu.

Kısa Hikayeler KarnavalıWhere stories live. Discover now