PART 60: Kanatlı Bez

Start from the beginning
                                    

“Parayı öde Harry, siparişleri verdim.” Niall bana bakarak sırıttı.

“Beleşçi.” Diye tıslayarak onları ittirdim ve kasadaki sırıtan çocuğa bezgince kafamı iki yana sallarken elim arka cebimde duran cüzdanıma gitti. On beş sterlini kasaya ödediğim sırada sanırım kasiyer çocuğun okumuş olduğu dergiyi gördüğümde suratım çoktan kızarmaya başlamıştı. Ücretten geri gelen bozuklukları bana uzatan kasiyer çocuğu elimde ittirdim ve önce uzanıp okumuş olduğu dergiyi çekip aldım.

“Kız arkadaşın tam bir afet, dostum.” Elimdeki dergiyi silindir şekline getirirken sinirli bakışlarımı çocuğa doğrulttuğumda ellerini üzgünüm dercesine havaya kaldırdı. Az önce o fotoğraflara mı bakıyordu o? Piç.

“Sözlerini dikkatli seçsen iyi olur, ufaklık.” Diğerleri kahvelerini almış ve çoktan arabaya geri dönmüşlerdi. Kahvemi sertçe çektim ve kapıyı tekmeleyerek dışarı çıktım. O pozları hangi durumda vermişti merak ediyordum.

***

Eve gelene, duşa girene ve aylak aylak Ells’ in mutfağında bir şeyler atıştırırken kendimi sakinleştirmeyi başarmıştım çünkü kıskançlığın doruklarını bile yaşasam hiçbir şeyi tekrar eskisi gibi yapmamak için uğraşıyordum. Ayrı kaldığımız günler boyunca bir şeyleri aşmaya çalışmıştım ki, zaten aştığıma inanmasaydım bu ilişkiye olan bağlılığım kırılır ve Gabriela’ya olan sevgimin önüne geçerdi; biliyordum. Zaten o da bunun aksine inansaydı tekrar birlikte olma kararı almazdık. Bu saatten sonra bir şeyleri farklı yapmanın zamanı gelmişti. Daha fazla hakkımda çıkan aptal haberlerin kurbanı olmayacaktım çünkü işleri biraz ciddi yola koymanın zamanının geldiğini düşünüyordum. Size şu an bahsediyor olabilirim, çünkü henüz Ella’ya bile söylemedim. İkimiz için bir ev almak istiyorum ve onunla birlikte yaşamak istiyorum. Biliyorum, o lanet olası siktiğim fotoğraflarını gördükten sonra nasıl böyle sakin kaldığımı merak ediyorsunuz ama bunun acısını zaten bir zaman sonra çıkaracağım. Yine de bu her sabah Gabriela ile uyanmak istememe engel değil. Ev yeterince ısınınca ısıtıcıyı kapattım ve çalan zil ile kapıya resmen uçtum.

Gabriela’dan

Durduğumuz benzincinin tuvaletinden kızarmış bir yüz ile çıktığımda Resee kapının önünde beni bekliyordu. Elindeki poşetin içinde bir marketten durup aldığımız poşet ve poşetin içinde –ah, lanet olsun- ped vardı. Ağrıdan dolayı suratım buruştu ve Resee konuşmadan bana elindeki suyu ve Advil’i uzattı. Eve gelene kadar ağladım ve Resee resmen bir işkenceye kurban gitti. Ama yine de söylediklerimde haklıydım.

“Gördün değil mi? Babamın bana bulaşmasındaki tek sebep yine sensin! Bana kendi ağzıyla senin yüzünden boşluğa düştüğünü itiraf etti, Resee! Beni neden sevmiyor bilmiyorum, ama o sik kafalının sevgisine küçüklüğümden beri muhtacım! Ve o yine, beni bir kez daha yok sayarak bu sefer Darell Jev’i görmek için çağırdı. Hem de beni birkaç kaçık adam tarafından kaçırtarak! Onun yüzünden hayatımda küçücük bir bebeği kıskanmadığım kalmıştı ve sonunda onu da yaptım. Biliyor musun? Ben cehenneme gideceğim ve sende benimle geleceksin! Hatta o ve annemde! Ve hatta pisliklerini bulaştırdığı diğer herkes bile!” Resee, abim, sonunda dayanamamış ve arabayı kenara çekmişti.

“Seni sevdiğini biliyorsun, Ells..” Klasik ve artık tamamen bir teselli cümlesi olan bir cümle ile konuşmasına başladığında zevzeklik edeceğini anlamış, onu kıymetli arabasının koltuğunu kirletmekle tehdit edip, lekenin hiçbir şekilde çıkmadığına inandırdığımda ise korkuyla susup arabayı tekrar çalıştırmış ve beni eve getirmişti. Sonuçta ise şimdi şişmiş gözlerim ve hala psikopat gibi acı çeken bir ruh halim vardı. Ağlamaya devam etmemin sebebi karın ağrım ve beynime ağır gelen düşüncelerimdi. Sadece daha iyi hissetmek için biraz uykuya ve sonra biraz daha uykuya ihtiyacım vardı. Ve, şey, bir de, Harry… Kahrolası piçsiz yapamıyordum.

TWIX // h.sWhere stories live. Discover now