25

497 41 149
                                    

Yazardan

Tahir yavaşça gözlerini açarak uyanmıştı. Üstünde hafif bir ağırlık vardı. Daha dikkatli baktığında hâlâ annesinin dizinde yattığını, annesinin de başını kendi sırtına koyduğunu farketmişti.

Şuan hem kırgın hem kızgın olsa da içi huzur doluydu. Sinirlenemiyordu..
Hep kendini avutmuştu annesizliğe alışman lazım diye. Alışmıştı galiba yani o öyle sanıyordu ama öyle değildi. Sebebi her ne olursa olsun kızgın da olsa kırgın da olsa annesinin yanında oluşu yetiyordu şuan ona.

Yıllar sonra tekrar geliyordu anne kokusu burnuna. Her derin nefes alışında hem mutlu oluyordu hem de ağlayası geliyordu.

"Ben bu kokudan neden yıllardır mahrumum". Diye.

Hafif elini kaldırıp annesinin yanağına götürmüştü. Uyanıp böyle yaptığını görmesini istemiyordu.

İlk defa güçlü görünmek istemiyordu. Benimde yaralarım sarılsın diyordu. Benim de bir kalbim var diyordu.

Hemen elini çekmişti. İlk defa bencil olacaktı, ilk defa..

Önce sevilmek istiyordu. Babasında olduğu gibi olmayacaktı bu defa. Ben ne hata yaptım demeyecekti.

Annesinin yavaş yavaş uyandığını hissettiğinde hemen gözlerini kapatmıştı. Ne yapacağını çok merak ediyordu. O da kendisinin yanağını okşayacak mıydı ?

Küçük çocuklar gibi annesinin ne yapacağını bekliyordu. 4-5 yaşında ki bir çocuk gibi annesini kandırıyordu kendince. Ama Tahir o küçük çocuklar gibi fazla dayanamayıp gülerek ele vermeyecekti kendini.

Onun küçük bir gülüşü için sarılması gereken çok yarası vardı.

Güldüğünde annesi sevmeyi bırakacak zannediyordu.

Zeynep oğlunun hâlâ uyduğunu görünce hafif dikleşip oğlunu izlemeye koyuldu.

Ellerini yanaklarına götürüp usulca yüzünüzü okşuyordu.

Zeynep: Annesinin küçük paşası.. Küçükken de böyle derdim sana gerçi hâlâ da öylesin benim için. İsteyerek gitmedim ama sen çok kızgınsın biliyorum. Oğlunu bırakıp giden kötü bir anneyim demi gözünde ?

Tahir'in gözlerini açıp cevap vereceğini düşünüyordu. Ama o da biliyordu açmayacağını.

Zeynep'in bunları anlatmaya Tahir'in de bunları dinlemeye, bilmeye ihtiyacı vardı.

Zeynep: Hâlâ aynı şekilde uyuyorsun biliyor musun ? Küçükken de ağzın tam kapanmazdı. Öyle özledim ki.. Seni son gördüğüm de kucağıma sığabilecek küçüklükteydin. Şimdi her ne kadar kabul etmesem de çok büyümüşsün oğlum. Koca adam olmuşsun. Hayata tutunmuşsun. O adama hiç benzememişsin. Benim oğlum olmuşsun. Sevdiğin olmuş. Çok güzel bir kız. Her anlamda.. Seni çok seviyor gözlerinden belli. Keşke gelinime aşık olduğunu bende dinleyebilseymişim. Heyecanla gelip anlatsaydın bana. Keşke öyle bir şansımız olsaydı oğlumm.

Tahir hayır gülmeyeceğim demişti aslında ama sanırım ağlayacaktı. Gözlerini açıp annesinin boynuna sarılmayı çok istiyordu.. ama olmuyordu..

Zeynep: Ama senin ölümüne dayanamazdım annem. Seni gerçekten kaybedemezdim. Sensin yaşayamazdım.

Tahir: B-ben y-yaşadım ama..

Tahir'in dediğiyle yüreğine bir ateş düşmüştü Zeynep'in.

Tahir: Ben annesiz yıllarca yaşadım. Ben hayatımı bir mezara adadım. Herşeyimi gelip içinde annemin olduğunu düşündüğüm yabancı bir toprağa anlattım ben.

MÜPTELAWhere stories live. Discover now