1.Bölüm: Odak Noktası

16 5 0
                                    

   Masasının takırtısıyla içi geçmiş bir şekilde sandalyesinde oturan James, ne kadar odağını kaybetmemesi gerektiğini bilsede tüm bu koşuşturma arasında dinlemeye fırsat bulduğu kısa süreyi gerçekten dinlenerek geçirmek istiyordu, bir zamanlar olduğu kadar huzurlu olmak... Gerçi o huzurlu günler çok uzun zaman önceydi, o kanlı savaştan öncesi. 

      Artık pek bir şeyi hatırlamıyordu, onu yaşamaya itende buydu zaten, yaptıklarını hatırlasa muhtemelen şu an yaşıyor olmazdı, yada yapamadıklarını... Onun için de bir gizemdi geçmişi, gerçi oda bu gizem perdesi aralamaya pek niyetli değildi. Bir an yeniden gider gibi oldu ama derin bir nefes almasıyla odağını yeniden topladı. Yaşamının en zor kısmıysa buydu aslında, bu koşuşturma içerisinde odaklanmak zorlaşıyordu. Aynı piyano sesini duydu, ve aynı toynak seslerini. Arabanın tahta tekerleri takırdayarak dönerken masasının gıcırtısıyla bir uyum yakalıyordu. Hafifçe açılan kapı ve ayak sesleri ona yabancı gelmiyordu artık, sonuşta hazırlıklıydı. Elini masasının altındaki silaha götürdü, ama bir anda odağını kaybettiğini fark etti, ama nasıl olur! Başına mızrak gibi saplanan feci baş ağrısı değildi onu rahatsız eden, nasıl bu kadar zayıf olduğuydu. Önce ayağa kalkmaya çalışırken sandalyeden kaydı, sonrada elindeki silahı düşürdü. 

      Bu kadarmıydı yani? Onca yıl sonra bu kadar aptalca bir şekildemi ölecekti? Bir anda şefkatli bir eli omuzunda hissetti, onu sıkıca tutup sandalyeye geri oturttu. Hemen dibindeki cama oturmuş kadın dışarıyı izlerken "Demek dedektiflik ha? Kim senin birilerine yardım edeceğini düşünebilirdi ki?" Dedi. James yerdeki silaha ulaşmaya çalışırken "Bana ne yaptın?" Diye cevap verdi zar zor. Kadın ise doğrularak "Önemli olan senin kendine ne yaptığın." Dedi. "Bunca yılın yorgunluğu gözlerinden okunuyor." James artık silahı alma niyetinde değildi, sadece ayağa kalkmaya çaşışarak "İnan bana yapabilsem buna bir son verirdim ama..." Suskunluk James'e acı veriyordu, yanıtı bilmemenin getirdiği acı. "Sana engel olan nedir James?" dedi Kadın, "Geride bıraktıkların mı, vicdan azabı mı? Yoksa çok daha karmaşık bir şey mi?" 

    James bir anda "Benden ne istiyorsun!" Diye çıkıştı. Hayatında ilk defa kendisi hakkında bu kadar çok şey bilen biri ile konuşuşuyordu, ilk defa bu kadar çaresizdi. Kadın masaya bir kart fırlattı, James kartın üzerindeki logoyu tanıyordu. Nede olsa hayatı onlardan kaçarak geçmişti. "Onlar James, onlar senin acılarının kaynağı." Dedi kadın.

Zaman KaybıKde žijí příběhy. Začni objevovat