𝐡𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐩𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫, 𝘵𝘳𝘢𝘴𝘩

200 | harry potter.

Hiç Harry'nin Diriltme Taşı'nı Yasak Orman'da düşürdüğünde nasıl da büyük bir fırsatı boşa harcadığını düşündünüz mü?

Pekâlâ sadece onu sakladığını hayal edin.

Ölüp, geri gelip Voldemort'u yenerdi...

Yalnızca şimdi Hogwarts Savaşı'nda yalnız başına ölmüş olan yüzden fazla insan var. Yıl boyunca radyoda okunan isimlerden bahsetmiyorum bile. (Bundan önce ölen herkes de dâhil.)

Altın Üçlü'nün aklına bir fikir gelirdi...

Hemencecik haberi yayarlardı ve kısa sürede, Harry Hogwarts'ta içinde bir masa ve sandalyeden başka bir şey olmayan bir oda ayarlardı. Masanın arkasındaki sandalyede otururdu ve odaya insanları birer birer çağırırdı.

Harry, Weasleylerin girecek ilk kişi olmalarında ısrar ederdi. Böylece George içeri girerdi, şiş gözlerle ama gülümseyerek, ve Harry'e büyük sırrın ne olduğunu sorardı.

Harry, George'un eline basit bir çakıl taşını şak diye bırakıverirdi.

George, ismi arkasından fısıldanana kadar çok kafası karışık olurdu. Dönerdi ve tabii ki Fred orada olurdu. Böylece iki ikiz, birbirlerine düzgünce veda edebilirlerdi. Daha sonra Harry tüm Weasley ailesinin içeri girmesine müsaade ederdi ve hepsi Fred'in ruhunun etrafına toplanıp hoşça kal derlerdi. Ve elbette, Bayan Weasley Harry'i masanın arkasından sürüklerdi ve Harry aile sarılmasına dâhil olurdu.

Şimdiye kadar ağlamaya başladınız mı?

Çünkü ben başladım.

Ama haydi devam edelim.

Bayan Weasley'nin eli taşa değerdi ve Fabian ile Gideon kız kardeşlerine görüşmek üzere diyebilmek için belirirlerdi.

Weasleyler sonunda gittiklerinde, Harry Dennis'i çağırırdı böylece oğlan Colin'e veda edebilirdi.

Harry daha sonra, Hogwarts Savaşı'nda ölen, adı verilmemiş yüzü aşkın öğrencinin aile üyelerini teker teker çağırırdı.

Daha sonra Luna'yı getirirdi, böylece genç kadın annesine güle güle diyebilirdi.

Cedric'e veda edebilmeleri için hemen hemen tüm Hogwarts'ı getirirdi.

Albus ve Ariana'ya hoşça kal diyebilmesi için Aberforth'u da odaya çağırırdı.

Snape'e veda etmek isteyenleri içeri alırdı.

Regulus'a elveda diyebilmesi için Kreacher'ı davet ederdi.

Dobby'e güle güle diyebilmeleri adına geriye kalan tüm ev cinlerini odaya getirirdi.

Ve Harry, diğer herkesin sevdiklerine veda etmelerini sağladıktan sonra, taşın etrafına elini sarardı.

Belirecek ilk şey, Harry'e doğru uçacak ve şefkatle okşanmayı kabul edecek olan güzel bir beyaz baykuş olurdu.

Daha sonra elbette ki diğerleri belirirdi, aynı Yasak Orman'daki o hayati gecede yaptıkları gibi. Harry onlarla çok uzun süre konuşmazdı, ne de olsa Kelid Aynası'ndan beri fazlasıyla büyüdü, ama sevdiklerinin fedakârlığı hakkında huzur bulmayı başarırdı.

Ve bundan sonra bile, taşı saklardı.

Onu tekrar kullanmazdı. Kişisel olarak değil, en azından. Aslına bakılırsa, evindeki şömine rafının üzerinde bulunan tozlu bir kutunun içine saklardı. Kullanmazdı. Ama unutmazdı da. Çünkü ona son bir şey için ihtiyacı olurdu.

Ve turkuaz saçlı oğlan anlayabilecek kadar büyüdüğünde, Harry onu kibarca oturturdu ve eline bir taş bırakırdı.

Ve Teddy Lupin, Remus ve Nymphadora ile tanışırdı.