Ben böyle şansın alnından öpeyim dedim kendi kendime. Bu şansa küsmek nankörlük olurdu. Fazla heyecanlıydım aslında onu göreceğim için. Kim bilir nasıl güzel olmuştu...

Bir kapı açılma sesi duyduğumda düşüncelerimden çıktım ve başımı kaldırdım. Babam hala genç haliyle benim gibi takım elbisesini giymişti. Kolunda ise annem vardı. Koyu yeşil uzun bir elbise giymişti o da.

"Sizi önden alalım Eren Bey." diyen babam ile ayakkabılarımı alıp dışarı çıktım.

Giydikten sonra Aylin'e kolumu uzattım girmesi için. Koluma girdikten sonra yavaşça sanki masaldaymış gibi merdivenlerden indik ve arabanın önünde durduk. Ceplerimi kontrol ettiğimde yüzük kutusunu unutmadığım için şükür ettim. Heyecanlıydım olmasına ama soğuk kanlılığımı korumam gerekiyordu.

Babamların geldiğini görünce arka kapıyı açtım Aylin'in binmesi için. Prenses rolü yapıp kibarca teşekkür etti ve arabaya bindi. Gülüp arabayı dolandım ve bu sefer annemin kapısını açtım ve ceketimi iliklemiş gibi yapıp biraz eğildim.

"Teşekkürler yakışıklı." deyip bindiğinde bana bakan babama sinsice sırıtıp arka koltuğa yöneldim.

"Uzak dur hatunumdan Eren efendi."

"Bakarız." deyip güldüm ve camdan dışarı bakmaya başladım. Beş sınıfın gözü önünde şarkı söyleyecektim... Ellerim ucundan titriyordu ama durdurmayı başarıyordum.

"Kemal Amca'lar çıkmış mı yola?" dedim babama ithafen.

"Bilmiyorum Melek ile konuşmadınız mı?"

"Hayır." deyip cebimden telefonu çıkardım.

Melek'e yazıp ekranı kapattım ve telefonu elimde tutarak bekledim. Titreşince direkt ekranı açtım.

"Babam arabayı park ediyor geldik biz."

"Tamam girin oturun yoldayız biz de. On dakikaya oradayız." yazıp telefonu Aylin'e uzattım çantasına koyması için. İstediğimi yapınca camdan dışarı bakmaya devam ettim.

Bir süre sonra babam arabayı park edince heyecanımı ve hızlı atan kalbimi boşvermeye çalışarak arabadan indim. Ceketimi düzeltip kapıyı kapattım. Yanıma gelen Aylin'e kolumu açıp girmesini sağladım. Biz önde babamlar arkada salona girdik. Gözüm Melek'leri ararken beyaz saten elbisesiyle Hatice Teyze ve Kemal Amca'nın ortasında oturduğunu gördüm. Elbisesinin askılı olduğunu fark edince kaşlarım çatıldı. Herşeyi kusursuz, mükemmeldi fakat bu kusursuzluğu herkesin görmesi canımı sıkmıştı. Etrafa tekrar göz gezdirdim ve bazılarının Melek'e baktığını fark ettim.

"Abi, ilerlemeyecek miyiz?"

Aylin'in sesiyle boğazımı temizledim ve Kemal Amca'ların masasına ilerledik beraber. Sandalyeye Aylin'i oturtup kolundan çıktım.

Kemal Amca ve Hatice Teyze'ye zorla kısa bir baş selamı verdikten sonra sinirimi saklamaya çalışarak ceketimi çıkarttım. Kemal Amca'nın göz hapsinde Melek'in arkasına geçip ceketimi omuzlarına örttüm. (multi temsili) Şimdi içim rahattı işte.

Kemal Amca'nın önüne geçip elini öptüm ve alnıma koydum. Hatice Teyze'ye de aynısını yaptıktan sonra yanına oturan Aylin'in yanına oturdum. Babamlar da yanımıza gelince onlar da selamlaştılar.

"Geldiğiniz için teşekkür ederim. Beni yalnız bırakmadınız." dedim Kemal Amca ve Hatice Teyze'ye bakarak. Bilmediğim bir şekilde Melek'e bakamıyordum. Üzerimde büyük bir yük varmış gibi, bu geceden sonra sorumluluklarım artacakmış gibi olgunlaşmıştım sanki şu bir ay içinde. Daha doğrusu evlenme teklifini edeceğimi karar verdiğimden beri...

MÜBREMTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon